- 2071 Okunma
- 40 Yorum
- 0 Beğeni
Düşlerinizi çaldırmayın
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Serpil, dört yaşında, beyaz tenli, sarı saçlı, siyah iri gözlü; çok güzel bir çocuktu.
Küçük Serpil, solmuş ve yer yer yıpranmış elbisesiyle sokakta oynarken, ukala çocukların alayından bıkıp usanmıştı. Ta ki, annesi, kendi bluzundan artan kumaştan minik bir elbise dikene kadar... Serpil, yeni elbisesini üzerine giyince, dünyalar onun olmuştu. Sevincinden, kendi ekseni etrafında dönerken, bukle bukle sarı saçları peri kızları gibi havada savruluyordu.
Heyecanla sokağa çıkıp bütün çocuklara elbisesini gösterdi. Yetmedi. İki sokak ilerde oturan babaannesine koştu. Ona da göstermek istiyordu yeni elbisesini. Babaannesinin evine geldiğinde koşmaktan beyaz teni kıpkırmızı olmuş, yüzünde boncuk boncuk ter oluşmuştu.
Tahta kapının aralığından minik elini sokup sürgüyü çekti. Açılan kapıdan sevinçle koştu babaannesine; eteklerini iki eliyle yana açtı. Başını hafif öne eğerek selam verdi.
“Babaanne, elbisem güzel olmuş mu?” dedi heyecanla. Babaannesi şöyle bir süzdü. Dudağını salladı. “ Cık, dedi. Şu anan, bi kere de parasına kıyıp sana şöyle bi fıldır fıldır ipek alamadı gitti. Neymiş o, amele gibi basmadan entari!” dedi. Küçük kız olduğu yerde dondu. Elbisesini en çok babaannesi beğensin istiyordu. Onun için koşa koşa gelmişti. Kocaman siyah gözlerini yere dikti. Küçük yüreği sızladı bir anda. Titreyen dudaklarını büzdü; “Babaanne, benim elbisem güzel değil mi?” diye yineledi sorusunu ama babaannesinden olumlu bir yanıt alamayınca ağlayarak gerisin geri döndü. Bir süre eve gidemedi. Evlerinin karşısındaki okulun duvarına dayanıp içini çeke çeke ağladı. Küçük yumruklarıyla gözlerini silmekten yüzü gözü çamur gibi olmuştu.
Sinan, esmer, uzun boylu, atletik bir gençti. Oldukça da yakışıklıydı. Ailesinin, “Doktor olacaksın.” Sözlerine aldırış etmemiş, öğretmen olmak da direnmişti. O, öğretmen olmak istiyordu. Sinan, okuduğu üniversitenin birinci yılını başarıyla tamamlamış, yaz tatiline gelmişti. O da, küçük Serpil, gibi dedesini ve ninesini ziyarete gitmişti. Amacı, hal hatır sormak, hasret gidermekti. Heyecanla içeri girdi. Önce anneannesine sarıldı, yanaklarını öptü. İlk kez evden ve sevdiklerinden bu kadar uzun süre ayrı kalmış, herkesi çok özlemişti. Sonra dedesine sarıldı, elini öptü.
Ninesi, torununa sıkıca sarıldı. “ Hoş geldin benim küçük oğlum, ne kadar da büyümüş, koca delikanlı olmuşsun maşallah.” Dedi. Torununa gururla baktı. Sonra dedesi, “Hoş geldin bakalım öğretmen adayı. Okul nasıl gidiyor, hayatından memnun musun?” dedi.
Sinan, “Okul gayet iyi gidiyor dedeciğim. Böyle giderse hiç sene kaybı yapmadan okulu bitireceğim inşallah.” Dedi.
Dedesi, dereden tepeden konuşmasına devam ederken, yine konuyu alıp doktorluğa kadar getirmişti. “Liseden sizin sınıftaki Hüseyin, doktor olacakmış, onca puanın vardı, sen neden olmadın anlamadım gitti. Öğretmen olacakmış beyimiz(!) Elin zibidilerini adam edeceğim diye uğraş dur! Doktor olsaydın, paraya para demezdin.” Dedi yine alay edercesine.
Sinan, dedesinin, hâlâ bu konuya takılı kalmasını bir türlü anlayamıyordu. Sakin olmaya çalıştı. Çünkü büyüklerini incitip kırmak da istemiyordu. Sessiz sessiz dedesini dinledi ama dedesi susmak bilmiyordu. Sonunda sabrı tükenme noktasına gelmişti.
“Dedeciğim, herkes doktor olacak da doktorları kim okutacak?” dedi sadece ve yerinden kalktı. Hayal kırıklığına uğramıştı. Kendine hakim olmaya çalışarak vedalaştı. Kapıdan çıkınca kabaran öfkesine daha fazla hakim olamadı. Hemen önündeki plastik şişeye hızlı bir tekme savurdu. Şişe havada uçtu. Köşede ağlayan küçük kıza çarptı. Sinan, teptiği şişenin kıza çarpmasına üzüldü. Hemen koştu. Kız ağlıyordu. Eğildi, “Neden ağlıyorsun küçük kız? Şişenin sana çarpmasına üzüldüm. Bir yerin acıdı mı? Affedersin.” Dedi.
Serpil, yaşlı gözleriyle Sinan’a baktı. Küçük elleriyle elbisesinin eteğini tutup Sinan’a gösterirken, “Elbisem çirkinmiş.” Dedi. Sinan bir şey anlamamıştı. Küçük kızın gözlerine baktı. “Sen ne kadar güzel bir kızsın. Elbisen de en az senin kadar güzel. Sen büyüyünce bütün oğlanlar sana âşık olacak. Kim beğenmedi bakalım senin bu güzel elbiseni?” dedi.
Serpil içini çekti.”Babaannem.” dedi. Sinan olayı anlar gibi olmuştu. İçinden,
“Ah şu büyükler; bir kez bizi anlamaya çalışsanız olmaz mı?” derken, eğildi. Serpil’in yanaklarından öptü.
“Çokbilmiş onlar. Kendi dedelerinin, ninelerinin onlara yaptığını, şimdi onlar da bize yapıyor. Biz büyüyünce onlar gibi yapmayalım emi küçük kız.”
17.08.2011/ Emine UYSAL
YORUMLAR
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selam ve saygılar
Ne güzel bir hikayeydi .Anlamlı mesajıyla en büyüklerde hata yapabilir diyordu.Malesef dede ve ninelerimiz alışık olduğumuz o sevgi ve içtenliğin yanısıra istemeden de olsa kuşak çatışmasından kaynaklanan korkunç uçurumun kenarında daa seyreltirebiliyorlar.
Sağol arkadaşım değerli eserini ve yazdıran yüreğini kalben kutlarım.Selam, sevgi ve en derin hürmetlerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Düşlerimizin çalınmaması dileğiyle.
Sevgiler......
Samimi ve safi bir paylaşım, hepimizin alması gereken önemli bir ders var.
Çektiklerimizi başkasına da çektirmeyelim, tıpkı bizden öncekiler gibi.
Teşekkürler güzel paylaşıma, sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgile
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
teşekkürler..saygılar
bildik yaşamların sesiydi...
Çokça beğenim ile
tebriklerimi bırakıyorum...saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve sevgiler
Canı gönülden tebrik ederim arkadaşım ,güne düşen güzellikteki bu anlamlı eseri ve yazan kalemi,
sevgiler yüreğimden yüreğine..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Çok büyük anlamlar yükleyemiyorum çalışmalarınıza. Yalnızca gayretlerinizi görüyorum ve takdir ediyorum. İnsan nerede ne şartlarda yaşarsa yaşasın bu çeşit meşguliyetlerle daha iyi, daha güzel bir hayat kurmalı kendine. En doğrusunu yapıyorsunuz. Asıl şaşırdığım yorumlar oluyor. Mükemmellik diye bi kaygınız olduğunu sanmıyorum ki, sanırım size yakınlıklarını hissettirmeye çalışıyor insanlar. Elbette, insanoğlunun ihtiyaç listesinde bununda kaydı vardır.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Tekin Bey, öncelikle dikkatinizden ötürü size teşekkür ederim. Yazımda, elbette öyle çok kayda değer bir şey yok. Her zaman söylediğim gibi yine söylüyorum; ben, ne yazarım, ne de şair. Sadece, zamana ayak uydurmaya ve boş vakitlerimde sevdiğim bir hobimi yapmaya çalışıyorum. Bunu anlamış olmanıza sevindim. Yazdıklarım, genellikle etrafımdaki gözlemlerimdir. Ağlayan bir çocuğa ve idealleriyle dalga geçilen bir gence dayanamıyorum.
Ezilen bir kadına, aşağılanan bir işçiye dayanamıyorum. Bütün bu gözlemlerimi ve duyduklarımı kaleme alıp bir çeşit terapi yapıyorum. İyi, ya da kötü bilmiyorum ama ben çok rahatlıyorum bu şekilde. Kadın günlerinde vakit geçirip dedikodu yapmayı sevmiyorum.
Eleştirdiğiniz yorumlara gelince; arkadaşlarımın benden bir beklentisi ve şirin görünme çabası olduğunu sanmıyorum ki, neden böyle bir şeye gerek duysunlar? Onlar, yazılarımda ya kendilerini buluyorlar, ya da benim şahit olduğum olaylara onlar da şahit oldukları için öyle yorum yazıyorlar. Yoksa burada kaç tane yazar var onu da bilmiyorum. Güzel yazan arkadaşlarımızı takip etmeyi, onlardan bir şeyler öğrenmeyi umuyorum.
Birçoğumuz, zamanımızı daha iyi değerlendirmek için buradayız ve güzel vakit geçirdiğimize inanıyorum. En azından ben öyle düşünüyorum.
Ayrıca, sizi diğer arkadaşlarımın sayfasında görünce, “Benim sayfama neden gelmiyor? Yazdıklarımı okunmaya değer bulmuyor mu?” diye düşünürdüm. Açık yürekliliğinizi takdir ediyorum.
Saygılar.
Sizde yapmıyorsunuz değil mi Emine hanım.:)) Ne kadar yapmamaya çalıişsakta hepimiz hemen hemen aynı hataları tekrarlıyoruz.... yazı öğreticiydi ve hakettmiş kurdelayı...... emeğe sağlık..
inci* tarafından 8/19/2011 11:35:52 AM zamanında düzenlenmiştir.
inci* tarafından 8/22/2011 12:13:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgiler.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Kuşak çatışması ve çoçuk ruhunu anlayamamak. Onların dilini konuşamamak.
Ama artık büyükler daha anlayışlı ve çok daha sevecen.
Yazıyı ve yazarını en içten duygularımla tebrik eiyorum.
Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgimle
Büyükler ve küçükler...
Anlaşılmayı bekleyen anlaşılmazlıklar yağmuru belki de...
Kutladım gününüzü....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Artık büyükler daha anlayışlı, en azından ben öyle olmaya çabalıyorum:)
sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Evet evet..Halen yapmaya devam ederler..Bu anlamda hep derim terbiye sistemimizin mutlaka gözden geçirilmesi lazım diye...
Çok güzeldi efnedim...
Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bence de terbiye sistemimiz değişmeli. Çocuklarında birer birey olduklarını unutmayıp, onlarında fikirlerini almalı bence. fikri alınan bir çocuk, ne çok sevinir değil mi? Kendine güveni artar, başarı grafiği yükselir. Kuşak çatışması, en aza iner belki de.
saygılar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgiler
Ah! Büyüklerimiz....
Elbetteki yaşanmışlıkları var ve ondan gelen bir çok konuda tecrübeleri.
Ancak bunu aktarırlarken, bazen sivri olabiliyor dilleri.
Hepsi böyle değil tabi, genelleme yapamayız. Belki de sadece kendi büyüklerinden bu tarz davranış görmüş olanlar ve hala o duyguyu üzerinden atamayanlar böyle davranmaktan alıkoyamıyorlar kendilerini. Bir çocuğun kalbinin, hayallerinin kırılması kadar kötü ne olabilir, üstelik asla unutmuyorlarda bunları. Bir çivi gibi saplanıyor minicik yüreklerine ve kalıyor orada ömür boyu...
Duygulu ve düşündürücü yazından dolayı kutluyorum Emine'ciğim..
Sevgiler,
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygılar
Tekrar tebrikler:)Güne çok yakıştınız...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkür ederim..saygılar
Baba annenin çekememesinin altında gelin kaynana sorunu yatıyor.Annenne olsaydı beğenirdi bence.Tebrikler
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler....saygılar
Merhaba, yazınız anlamlı ve etkili olmuş...Nesiller çatışması her toplumun sorunu...yaşanan değerlerin hızlı farklılaşmasından kaynaklanmakta genellikle...O yüzden değerlerini muhafaza edebilen toplumlarda bu süreç daha sağlıklı...Burada da başka bir sorun yaşanmakta...Gelişme durağanlığı sevmemekte...Kültürünüzü korurken olduğu gibi kalmasını sağlayamazsınız...O zaman dünya ile entegre olamazsınız...Öyleyse kültürü yozlaştırmadan modernize etmek ve gelecek nesillere taşımak gerek...Eğitimin tanımında da bu var zaten...Diğer yandan da ülkenin eğitim politikası yaşlananları da sürekli geleceğe taşıyarak yeniliklere...farklı düşünce kalıplarına adapte edebilmeli...yani her kuşağa uygun eğitim programları sürekli uygulanmalıdır...Bu eğitimin içinde özellikle insan psikolojisi(çocukluk,ergenlik,gençlik ve yetişkinler olarak),iletişim...empati yapabilme vb. hususlar olabilmeli...Bütün bunlar bir yana...esas olan sizin hikayenizdeki çarpıcı kurgu...Çok başarılı ve anlamlı buldum...tebrik ediyorum efendim...Entellektüel-41
Emine UYSAL (EMİNE45)
Selam ve saygılar
her zaman karşılaştığım hala söylemememize rağmen içimizde süregelecek bitmeyecek gibi geliyor bana bu konu... insanı insan olarak görmedikten sonra fikirleine saygılı olmadıktan sonra olacağı bu ...50 yaşına gelmiş bir adama hala babası hatalarını yüzünü vurup eleştiriyorsa diyeceğim bir şey kalmıyor konu şahane... örnekleri okadar çok kii... sevgilerimle canım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
Harikasın Emine'ciğim iki farklı ama benzer üzüntüyü yaşayan biri çocuk diğeri genç torunu nasıl güzel buluşturdun ve finali anlamlı bir sözle bitirdin. Sana hayranım. Kutlarım. Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Aysel AKSÜMER
“Ah şu büyükler; bir kez bizi anlamaya çalışsanız olmaz mı?
Alınacak ders alınmalı, çünkü çok önemli...
Gelecek nesiller kendine güvenli olmalı...
Bu yazınızı da zevkle okudum. Tebrikler, teşekkürler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar.
onlar yaptı biz yapmayalım...keşke....işte o zaman kuşak çatısması çıkmazki....güzel bir kurgu.... ustadan saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygımla
Öyle bir noktadan yakalamışsın ki konuyu, inan, büyülendim. Yüreğine sağlık, arkadaşım. Nakış gibi işlemek dedikleri bu'dur, bence.
Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgiler arkadaşım.
ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİN EMİNECİĞİM.NEDENSE BÜYÜKLER ÇOCUĞUN YETENEĞİNİ İLGİSİNİ GÖRMEZLIKTEN GELİP KENDİ DÜŞÜNDÜKLERİ YOLDAN İLERLESİNLER DİYE DÜŞÜNÜRLER ASLINDA ONLARIN ULAŞAMADIĞI ŞEYİ ÇOCUKLARINDA TTORUNLARINDA UYGULAMAK İSTERLER. GÖNÜLDEN ALKIŞLIYORUM SENİ SEVGİMLESİN
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle.
Okuduğum yazılarınız içerisinde ayrı bir yere koyuyorum bu çalışmayı. Gerçekten lezzetli olmasının yanında konu çok iyi işlenmişti. Esasında konuya kalbimi kaptırdığım çok enderdir ama bu kez konu ve gidişat büyüledi. Tebrikler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
selamlar
Enine bacı...
Yüklü duyguları sade kaleminle anlatmışsın.
Sağol.
Zevkle okuduk...
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar