Okuduğunuz
yazı
16.8.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
GİT PEŞİMDEN RAMON II-
Pardon bayan,
Ramon veya Roman olmak çok önemli değil.
Gerçi siz öyle dedikçe ramon’ a da alıştım.Hem zaten söylemesenizde, nasılsa duvarda adım yazılı.Harflerin yeri değişse de, gözünüzde ve gönlünüzde artık nasıl biri olduğumu iyi biliyorum ya.Benim için de önemli olan işte o...
Ama sizde şunu iyi bilin. Ben uydurma hayatların üzerinden köprüler kurmuyorum. Tam tersine... Benim köprülerimin altında ve üstünde çalışan ustalar var.binlerce, onbinlerce, Yüzbinlerce ustalar... Ellerinde kağıtlar, kalemler...Silgiler var.
. Ve işçiler var, görünmeyen işçiler...kulaklarını çınlattığımız işçiler var. Bu kez hayatın tersine gidiyor işler. Ustalar çalışıyor, işçiler oturuyor. Kalemler köprü oluyor hayatın içinde, işçilerse köprülerden gidip geliyor.Geçitler yapılıyor köprülerin altına bazen, olmuyor...Yıkılıyor. Bir usta geliyor Keban’dan, baraj yapıyor bizim köprülerin altına.Canı sıkılan bir işçi balık tutsun bari akşama diyor...
İşte Ramon ya...Hikâyenin bir benzeri nasılsa.
.
Havayı karartıyor bir işçi aniden, geceyle gündüz kolkola gezerken... Ter mi akan o yanaklardan ince ince... şehirler ıslanıyor gizlice. Yağmur yağarmış gibi yapıp gülümsüyor sinsice, bir ıslık çalıp el ediyor rüzgârına.
- gel diyor, gel leyleklerimi uyuttum, bu gece bizim şehre doğru gel...!
.. Bu mevsimde mi.? Peki ya şehirler...Ya insanlar...Onları da mı uyuttun bu mevsimde.? ..
Yoruluyor rüzgâr. Susuyor...Nöbetçi ağustos böcekleri geliyor...
Artık devir teslim. Köprüler de bitti, dileyen istediği yere gidebiliyor bizim buralarda.Hava güzel. Hastalık derdi yok.Öyle bir sorun olursa, geç o sayfayı geç. Hatta yırt at.
Ağustos böcekleri ne güzel ötüyor baksana bayan... Siz hiç okumuş muydunuz bunların seslerini, curcuna mübarek.Baksana sanki bit pazarında antika satar gibiler.
Dedim ya adım ramon ya da roman ne fark eder...İkisi de hikâyenin benzeri değil mi.
Sahi, siz hâlâ beni mi yoksa ağustos böceklerini mi dinliyorsunuz bayan.?
- hayır, az önce bir usta geldi elinde silgiyle...Ağustos böceklerinin sesini nasıl silecek diye merak ettim.Ona bakıyorum.
öyküsatıcısı2011Davidoff
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çağdaş durum öyküsünün tadı vardı...şiirden de nemalanmış...Ağustos böcekleriyle sevişen insanların yaşadığı şehirlerde gölgelerin dibinde ıslık çalan kaç Ramon ya da Roman olduğunu soralım hadi! Kentlerin gözbebekleriyle bakabilirsek hayata,tüyü bitmemiş kırlangıçların sesinden bir şiir ya da bir öykü daha çıkarabiliriz kendimize...yamalarımızı en şanslı cebimizde saklayarak...
Bazen, değişse de harflerin yeri ve hatta kelimeler...Cümle yine aynı cümledir. Ha devrik ha değil.Anlatılan da anlatılmak istenilen değil, anlamak istenildiği gibi algılanır bazen. Tüm açık ve çıplaklığına rağmen...
O usta ve işçileri iyi tanımak gerek. Bazen " yaşasın emekçiler" demek yetmiyor.Üreten olduğu unutuluyor. İşçi gibi yaşayıp, işçi gibi düşünmedikçe de ne işçi ne de usta olunmaz. İsterse taşaronun işçi ve ustaları olsun. Bu gerçeği değiştirmiyor.Sermaye- emek dengesi...
Vardır Ağustos böcekleri. Onlar her zaman periyodik gelirler, duyururlar seslerini. "Heeeyyytt" dercesine. ..Efelenirler.Sonrasında da çekilirler tribüne...Seyircidirler.
Her silginin, ne kadar mahir elde olursa olsun, yine de silemeyeceği çok şey vardır. Zordur bazı izlerin silinmesi.Bilinmez, belki de ustanın bilekleri incedir, gücü yetmez...Silemez.
Sn.Davidof' ça bir yazı. Beğeni ve düşünerek okudum.
Öykümü beğenmeniz tabi ki hoşuma gitti.Fakat anlamadığım öykünün asıl teması 1.bölümündeyken kimse onu okumadan 2.bölümünü okuyup yorum yapmaya başladı.
1.kattan merdiven olmadan 2.kata çıkmak zordur değil mi, -nâverân- :)
Ağlarım ama hem ben masal yazacaktım of aklımı bi toparlasam biliyorsun baş rolde sen olacaksın bak meşhur edicem seni yavrucum, sonra pişman olurusn. Hade, az sür elini başıma
Ağlarım ama hem ben maal ayzacaktım of aklımı bi toparlasam biliyorsun baş rolde s olacaksın bak meşhur edicem snei yavrucum, sonra pişman olurusn. Hade, az sür elini başıma.
hiç susar mı ormanın seni ateşböceklerinin kalbi çatlar / hiç bildin mi onlar kendileri intihar ederler yeni bir yaşamın başlangıcına doğru şehirler veya kentler romanlar veya ramonlar hepsi beyaz kağıdın orta sayfasındalar birer öykü olarak
Ve işçiler var, görünmeyen işçiler... bende diyorummki bu kadar hikaye, bu kadar şiir, bu hayal dünyası bir kişinin işi değil işçilerini alnından öpüyorum hikaye satıcısı ÇOK GÜZELDİ...
Tebrikler öyküsatıcısı, adı ne olursa olsun, hayatları sorgular, gözler önüne serer öykülerimiz. Duymak istemediğimiz sesleri beynimiz siliyor zaten,silgiyle gelen ustaya zahmet olmasın diye. Paylaşıma teşekkürler, selamlar.
Şiirsel, çıplak ve huysuz. Kimileri tavır alır ama ben çok beğendim. Okudukça daha çok kendim yerleştim içine. Siz siz oldugunuz gibi kalın,tıkayın kulaklarınızı lütfen. Tebrikler bol keseden:)
Galiba yanlış anlaşıldım, düzeltiyorum. Bir çocuk çok sevimli gelir ve ona hediye almak istediğinizde açık limit tanırsınız ya kalbiniz de işte aynen öyle. Yoksa hak edilmemiş bir şeye verilmiş fazlalık gibi algılanmasın. Çok özür dilerim iyi ifade edemediysem beğenimi. Bence mükemmel bir yazı...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.