- 1019 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
HAMAL (15. ve Son Bölüm)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle
Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder atlatmaya
En yalnız gününü
Başkaları için de bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve seni mutlu edecek herşeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında
Yitirme sakın cesaretini
Güneşin olsun gönlünde
Ve herşey iyi olacak....................................................(*)
8 Nisan 2010, Ayvalık
‘’Peşinen şu gereksiz resmiyeti kaldıralım ve birbirimize adımızla hitap edelim, ben Füsun’’ diyerek elini uzattı otururken.
‘’Burak, memnun oldum’’
‘’Ben de öyle...’’
Yeni tanışan iki yabancı aralarında ne konuşabilirdi, kısa bir süre suskunluk, gülümsemeler olduktan sonra Burak devam etti.
‘’Sesiniz çok güzel, seçtiğiniz şarkılar da öyle…’’
‘’Teşekkür ederim, kendi çapımızla bir şeyler yapıyoruz.’’
‘’Bir şeyler içmek ister misiniz?’’
‘’Beni konsomatris mi sandınız?’’ dediğinde Burak kıpkırmızı olmuştu ama Füsun’un kahkahasıyla o da yerlere yatarcasına gülecekti.
Aşk böyle bir şey miydi, çabucak kaynaştırır mıydı insanları? Burak içindeki bu duygunun hayranlıktan öte bir şey olduğunun farkındaydı ama Füsun ne düşünüyordu acaba, farkında mıydı? Fark etmesi uzun sürmeyecekti…
‘’Hayat Bahçesi’’nin ev sahibi Meryem Hanım da tüm misafirleri yolcu ettikten sonra bu masaya ve sohbete dahil olmuştu. Bir süre muhabbete eşlik ettikten sonra ‘’Gençler size doyum olmaz ama uyku vaktimi fazlasıyla aştım, çocuklar da temizlik yapacaklar ama siz sohbetinizi bozmayın, size dışarıda bir masa kurdurtayım.’’ diyerek masadan kalktı. Sohbete devam etmek isteyen ‘’gençler’’ hiç itiraz etmedi bu teklife, ‘’Hesabı ödeyeyim’’ deyip Burak da Meryem Hanım’ın peşine takıldı. ‘’Kasayı kapattık yavrum, yarın ödersin’’ dedi, bu bir davet miydi? ‘’Dışarı kurulan masadakiler de benden, Füsun en fazla iki bira içsin’’ diye ekledi. Neden? Onunla sadece bir duble rakı içmişti ve gördüğü kadarıyla gece boyu ağzına bir damla bile koymamıştı…
Hava serindi ama Hayat Bahçesi’nin bahçesi çok güzeldi. Masa merdivenle çıkılan bir terasa kurulmuştu, masada bir küçük rakı, dört şişe bira, bir karışık çerez tabağı, bir meyve tabağı, beyaz peynir, domates-salatalık söğüş ve deniz börülcesi vardı.
‘’Saçların kızıl, dün siyahtı?’’
‘’Ah evet, peruk… Saçlarım dökülecekti, kazıttım ben de… Kutsiye’nin fikriydi değişik renklerde peruk kullanmam, ben de öyle yaptım.’’
‘’?????’’
‘’Kanserim ben, yakında kirpiklerim de dökülecek’’ dedi, gülümseyerek devam etti; ‘’Başıma gelecek her şeyi biliyorum ve hazırlıklıyım. Saçlarım en kıymetli hazinemdi, boyatmaya bile kıyamazdım. Onlar dökülmeden kazıttım, dayanamazdım öyle tane tane beni terk etmelerine…’’ derken gülümseme biraz acı bir hal almıştı. ‘’Ama gardımı aldım, eğer savaşacaksak kuralları ben koymalıydım!’’
Gözlerine baktı Burak, gerçekten de savaşta bir komutan gibiydi; kararlı, cesur… Bir kez daha hayran oldu o gözlere, kadına…
‘’Savaşının şerefine’’ diye kadehini kaldırdı Burak, ‘’Zafere’’ diye karşılık birasıyla Füsun.
-------------------------------------------------------------------------------------- SON------------------------------------------------------------------------------------
SON SÖZ
Hayatı hiçbir zaman insanların kurgulamasını istemedim, bize binlerce yıl önce kusursuz düzeniyle teslim edilen doğanın ve insanların durumu ortada… Ama yine de bu öykünün tamamen bir ‘’kurgu’’ olmasını dilerdim.
İki yıl önce trafik kazasında kaybettiğim can dostum Kemal Müderrisoğlu ve eşi Özge Dülger Müderrisoğlu’na adanmıştır bu öykü…
‘’Hamal’’ burada sona eriyor fakat Leyla’nın platonik aşkı, Füsun ve Burak’ın neler yaşayacakları, yepyeni karakterlerin katılımıyla çok yakında başlayacak olan ‘’Hayat Sahnesi’’ isimli öyküde devam edecek…
Bu öyküyü takip eden herkese teşekkürlerimle…
Ufuk Bayraktar
______________________________________________________________________________________________________
(*) Grup Kızılırmak ’Güneşin Olsun’ şarkısından (Şiir : Casar Flaischlen)
Resim : Salvador Dali ’Kelebek’ isimli tablosu
YORUMLAR
daha önceki bir yazınızda bu üzücü yürek yakan olayı bahsetmiş seri halinde acıklık getirmeniz anlatmanız yazmanız onların anısına... acınızın tazelenmiş olması ise yürek isteyen bir cesaret kutluyorum ..saygılarımla.. Allah tan rahmet geride kalanlara sabırlar diliyorum...mükkemmel bir anltmdı kutlarım..
Dr. Ufuk Bayraktar
biraz kurgu, biraz gerçek... evet ağır bir yüktü bu öykü omuzlarımda, tıpkı onun yokluğu gibi; o yüzdendir öyküye ''hamal'' isminin verilişi...
ilginiz ve yorumlarınız için ayrı, dulalarınız için apayrı teşekkürlerimi sunuyorum...
sağlıcakla kalın tüm sevdiklerinizle...
Bekliyoruz o halde,
Çok bekletmeden, ekleyin sırasıyla :))
Sevgiler,
Dr. Ufuk Bayraktar
Dr. Ufuk Bayraktar
Çok güçlü bir finaldi. Etkilenmemek mümkün değil. Emeğinizi kutluyorum. Yeni öykünüzü baştan sona takip edeceğim. Saygılarımla.
Dr. Ufuk Bayraktar
saygılarımla...