GİDECEK YERİM YOK BENİM
Gidecek yerim yok benim, zaten hiç olmadı ki bu güne kadar.
Gelen geldi, sesimizi çıkarmadık, razı olduk kadere. Giden gitti, gitme kal diyemedik, yüreğimizde acıyla…
Seni seviyorum bile diyemedik, gururumuz yıldızlar misali üzerimize yağıp yıprattı bizi…
Oysaki sadece başımızı dayamak için bir omuzdu aradığımız… Karşılıksız selam bile verilmez olmuş, anladık ama geç oldu…
Yalnız geldik bu dünyaya, yalnız yaşayıp gidiyoruz… Aslında kalabalıkların olduğu bir sahnenin içindeyiz ama bize verilen rol yalnızlık olmuş bu senaryoda.
Günler geçip gitti, kaydı avuçlarımızın içinden… Bir tutam kır çiçeğinin intihar edişi misali… Tutamadık…
Koştuk peşinden… Yakalayamadık… Çok şey değildi istediğimiz, bir ufak tebessüm, bir sıcak dokunuş… Sıcak bir merhabaya bile razı olurduk aslında…
Dostları kaybettik belki de anlamsız birkaç nedenle, ama yas tutmadık, kuyruğumuz dik dolaştık bu hayatta, içimiz kan ağlasa da…
Özür dilemek tonlarca ağırlıkta bir kayayı yerinden oynatmak gibi geldi bize. Uçurumlardan düşeriz diye korktuk… Yapamadık… Belki de bundandı gidecek yerimizin olmaması…
Aslında o kadar yumuşaktı ki ruhumuz ve kalbimiz ama fırsat vermediler bunu göstermemize… Utandık saf kalpliliğimizden ve hapsettik onu ruhumuzun derinliklerine…
Bize kötü davrananlara kötülükle karşılık verdik… İyi olanlara yazık oldu, kaynayıp gittiler arada…
Avucumuzda kalansa mavi bir hüzün oldu…
Derinlerde bir yerlerde çekilen bir acı vardı içten içe ruhumuzu zehirleyen… Tedavisi imkansız… Doktoru kayıp…
Şımarık dediler, hırçın dediler, geçimsiz dediler… Aslında değildik hiçbirimiz de hep öyle yansıttık kendimizi çarpık bir ayna misali…
Ayna kırıldı, zira doğru göstermiyor hiçbirinizi… Zaten insanlar aynaları görmezlermiş, onlar sadece içlerindekine bakarlarmış, aynen böyle dedi dün izlediğim bir filmde aktör…
Dün izlediğim filmde…
Dün yalnız izlediğim filmde…
İzlerken yalnız olduğum filmde…
Yalnızlığın filminde…
Asıl olan, insanın gidecek yerinin olmaması mıydı?
Yoksa gideceği yerde beklediğinin olmadığını bilmesinden miydi gidemeyişi?
Yoksa sizin de gidecek bir yeriniz, dökmeyin yazıya bunu mümkünse… İşte böyle saçma bir yazı oluyor zira… :)
09.12.2007
22:34
Pelin Ö.
YORUMLAR
Günler geçip gitti, kaydı avuçlarımızın içinden… Bir tutam kır çiçeğinin intihar edişi misali… Tutamadık…
tutamadıklarımız utansın, tutabileceğimiz şeylere mâl etmeyelim faturayı hak etmeyenlere ödetmeyelim ne dersin pelincim....
duygularıma tercüman bir yazı okudum, yine gözüme toz kaçırdın alacağın olun bakalım...:)
sevgi,selam gönderiyorum, gönül dolusu...
'Seni seviyorum bile diyemedik.Gururumuz yıldızlar misali üzerimize yağıp yıprattı bizi...
Aslında o kadar yumuşaktı ki ruhumuz ve kalbimiz ama fırsat vermediler bunu göstermemize..Utandık saf kalpliliğimizden ve hapsettik onu ruhumuzun derinliklerine..'
Çok güzel sözler bunlar.Yazının bütünü de mükemmel olmuş.
Kutluyorum bu genç yazar kardeşimi.
Yalnız geldik bu dünyaya, yalnız yaşayıp gidiyoruz… Aslında kalabalıkların olduğu bir sahnenin içindeyiz ama bize verilen rol yalnızlık olmuş bu senaryoda.
kalabalık içinde sessizliğin kendisiyle çok karşılaştım.kimse de dur demedi, bak etrafına demedi...çünkü bilemezlerki içimizi...o kadar kişi içinde yalnızlığı oynadığımızı biz demesek biz haykırmasak nereden bilecekler ki...yalnızlığı biz seçiyoruz demekki...belki de yalnızlığı sevdiğimizi söyleyemiyor ve yalnız kalmamızın sebebini başka şeylerde arıyoruz .kimbilir...
güzel bir yazı olmuştu. bana hiç de saçma gelmedi :=}
kalemine sağlık
artık hiçbirşeyin kıymetini bilmiyoruz...sürekli kalp kırıyor,kıymet bilmez,sevgi yoksunu,geçimsiz kişler olarak sürdürüyoruz hayatmızı...
iyi insan dediğimiz,o şekilde algıladığımız kişilere de yapmadığımız kalmıyor sonradan pişman oluyoruz ama gönüllerini almıyoruz...
peki nereye doğru yol alıyoruz...
yalnızlığa...
güzel bir yazıydı pelin....sağlıcakla kalasın...
mavigiz tarafından 12/9/2007 11:07:42 PM zamanında düzenlenmiştir.