- 406 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Evreni Biz Etkiliyoruz
Evreni Biz Etkiliyoruz
Yaşadığımız evreni etkileyen biziz. Tercihlerimizle etkiliyoruz. Evrenden ayrı değiliz, aynıyız. Tercihlerimiz, bizim şuurumuz kadar evreni yönlendirir. Bilinç kadar etki var.
Bilinçsiz olanlar, kendi tercihleriyle belirlenecek kaderlerini başkalarına itaatle başından atmaya çalışır. Bu halleriyle kendi yüklerini ve sorumluluklarını başlarından atarken potansiyellerinden de vazgeçmiş olurlar. Kimi taklit ediyorlarsa potansiyel ona gider.
Bu potansiyel savaşında çok ciddi iddialarla ortaya çıkanlar olur. Firavunlar tanrılıkla çıkar, hükümdarlar halifelik iddiasıyla çıkar; yani herkes kendi gücüne göre pay alır. Bazısı ideolojik lider olur, bazısı dini lider, bazısı köy ağası, aşiret reisi… Bazılarının Mehdi ve İsa iddiaları da bunun yansısı.
Yani toplumu bir şekilde itaat ettiren işi götürür. Bu itaat mekanizmasının iki ana esası vardır. Korku ve menfaat. Toplumun geneline kendi istedikleri şeyleri yaptırmak isteyenler ya onları ödüllendirir ya da onlara ceza verir. Diktatörlerin ve bazı geri toplumların cezada aşırı gitmesi ve mükafatta da yetersiz kalması yüzünden isyanlar çıkar. Toplumu kontrol etmek zorlaşır.
Bu nedenle ceza ve mükafatın ertelenmesi ise bal üzeri kaymak olur. Yani itaat edene mükafatı ve cezayı ahrete ertelerseniz sıfır masrafla itaat sağlanır. İtaat etmeyeni güç kullanarak cezalandırmak külfetinden kurtulmak veya itaat edene mükafat vermek için kaynak kullanmaya gerek yoktur. Zaten geri toplumlarda yöneticiler, hanedanlar aynı zamanda dini temsilci konumundadır. Halk ise hanedanların giyim kuşam ve şaşalı yaşamlarını kendi aralarında anlatarak tatmin olur. Bizim başımızdakiler şöyle şaşalı diye… Yöneticiler ise cafcaflı törenler yaparlar, lüks yaşamlarını gösterirler. İkna ettikleri potansiyellerini kullandıkları topluluğa kendilerini gösterirler. Bu puta tapmaya benzer. Hani elleriyle put yapıp sonra da ona taparlarmış eskilerde. Aslında günümüzde de benzeri bir hal. Zavallılar kendi potansiyellerini hediye ettikleri kendileriyle aynı olan insanlara adeta taparlar.
O halde tüm insanların eşit olduğunu kabul edersek kimse diğerine karşı üstün ve ayrıcalıklı değildir. Madem ayrıcalık yok, üstünlük yok. Kutsal, üstünlük, ayrıcalık ve seçilmiş ırk konularında daha dikkatli olunmalı.
Saygılar
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.