- 5885 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
SOMALİ'DEKİ AÇLIK VE YOKSULLUK
Son günlerde sıkça söz edilen Somali ile ilgili 2003 yılında yazılmış olan bir makaleyi sizlerle paylaşacağım. Ancak, bu yazıyı paylaşmadan önce sizlere Somali hakkında bazı bilgiler vereceğim.
Somali,” Afrika Boynuzu” olarak anılan,Afrika kıtasının doğusunda Aden Körfezi ile Hint Okyanusuna uzun kıyıları olan, Aden körfezi üzerinden yapılan deniz taşımacılığını ve Güney Doğu Asya petrollerinin batıya aktarma yollarını kontrol eden bir ülke.
Nüfusu yaklaşık 10 Milyon civarında.
Nüfusunun büyük çoğunluğu Sünni Müslüman.
Ülkenin büyüklüğü yaklaşık 637.000 km.kare.(Türkiye’den biraz küçük)
Doğal kaynakları: Uranyum, demir, kalay, alçıtaşı, boksit, bakır, tuz.
Tarım ürünleri: Sığır, koyun, keçi, muz, mısır, mango, şekerkamışı, susam, fasulye, balık.
Dış ticaret: İhraç ettiği ürünlerin başta gelenleri canlı hayvan, çeşitli tarım ürünleri ve deridir. İthal ettiği malların başında gıda maddeleri, petrol ürünleri, makineler, ulaşım araçları ve yedek parçalarıyla kimyasal maddeler gelir. Dış ticareti en çok Suudi Arabistan, İtalya, ABD ve İngiltere’yledir.
Ülkenin yakın tarihi:Ülkede 1991 de iktidar için çıkan iç savaş ve iç savaşla aynı zamana denk gelen kuraklık, ülkede büyük bir açlık faciasının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Uluslararası kuruluşların ilgisizlikleri ve yardım konusunda gösterilen gevşeklik ise faciayı daha da dramatik bir hale getirmiştir. Somali’deki açlığı bir fırsat olarak değerlendiren Hıristiyan yardım kuruluşları da ülkeye girerek yoğun misyonerlik faaliyetlerinde bulundular. Hıristiyan yardım teşkilatları hem ülke içinde yardım dağıtımı ile birlikte Hıristiyanlık propagandası yapıyor hem de Somalili çocuklardan seçtiklerini Avrupa’daki kilise teşkilatlarına gönderiyorlardı. ABD yönetimi Kasım sonlarına doğru yaptığı açıklamada Somali’ye 30 bin asker gönderme niyetinde olduğunu bildirdi. ABD’nin Somali’ye asker göndermekteki gerekçesi bu ülkede devam eden iç savaş yüzünden yapılan yardımların yerlerine ulaşmaması ve bundan dolayı açlıktan ölümlerin gittikçe artmasıydı. BM Güvenlik Konseyi de, 4 Aralık 1992 tarihinde çıkardığı kararla, Somali’ye ABD komutasında bir askeri harekâtta bulunulması teklifini onayladı ve ardından "umut operasyonu" adı verilen askeri operasyon başlatıldı. Türkiye de o yıllarda bu barış gücünün komutasını yürütmüştür. Ancak gelişmeler operasyonun amacının Somali halkını kurtarmak değil, ABD’nin Afrika boynuzu üzerindeki çıkarlarını korumak amacıyla Somali’yi bir askeri üs haline getirmek olduğunu ortaya çıkardı. Bu durumu gören Somali halkı ve siyasi gruplar yabancı askerleri ülkelerinden çıkarmak için bir mücadele başlattılar. Operasyona katılan bazı ülkeler gelişmelerin aleyhlerine olduğunu görünce askerlerini çekme kararı aldılar ve 1993’ün sonlarına doğru geri çekilme işlemi başlatıldı. 1994’te dış güçlerin Somali’den tamamen çekilmesine rağmen içerdeki istikrarsızlık ve iç çatışma hâlâ devam etmektedir.
Bu kısa bilgiler ışığında, özellikle Somali’nin statejik coğrafi konumunu ve sahip olduğu doğal kaynaklarını dikkate alarak, aşağıdaki makaleyi incelediğiniz takdirde Somali’nin bu güne nasıl geldiğini daha iyi anlama imkânına kavuşacağınıza inanıyorum.
Aşağıdaki makale, 10-11 Aralık 2003 tarihlerinde VAKİT GAZETESİ’inde yayınlanmıştır.
“ SOMALİ’DEKİ YOKSULLUK ve ABD
Amerikan emperyalizmi ve ona yön veren zihniyet bütün insanlığın başında en büyük beladır. İnsanlığın bugün karşı karşıya olduğu terör belasının en büyük sebebi ve kaynağı da Amerikan emperyalizmidir. (Bu konuda Cuma dergisinin son sayısı için yazdığımız "ABD Terörle Ayakta Duruyor" başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz.) Ancak Amerikan emperyalizminin terörü sadece savaşlardan ve şiddet olaylarından ibaret değil. Bugün İslam âleminin çoğunun karşı karşıya olduğu yoksulluğun, geri kalmışlığın temel sebeplerinden biri de ABD’nin ekonomik terörüdür. Bir örnek olarak bugün Somali’nin karşı karşıya olduğu yoksulluk ve açlıkta ABD emperyalizminin izlediği politikaların rolünden söz etmek istiyoruz.
Somali uzun süreden beridir yoksullukla ve açlıkla boğuşan bir ülkedir. Buna son yıllarda iç kargaşa ve istikrarsızlık da eklenince büyük bir kriz yaşanmaya başlandı. Siyasi istikrarsızlık ve krizde Amerikan işgal güçlerinin "Umut Operasyonu" adıyla gerçekleştirdikleri işgal hareketi esnasında ektikleri fitne tohumlarının büyük rolü oldu. ABD bu fitnenin kaynaklarının kurutulmasına fırsat vermediği gibi ülkenin ekonomik yönden toparlanmasına da fırsat vermek istemiyor ve ülke halkının sürekli açlıkla, yoksullukla boğuşmasının devam etmesini istiyor. Bunda ne gibi uygulamalara başvurduğuna bakalım:
Amerika, Somali koyunlarının ihraç edilmesine izin vermiyor. Gerekçesi ise "Afrika boynuzu" adı verilen bölgedeki koyunların "vadi vebası" adı verilen hastalığa maruz kaldığı iddiası. Bu iddia tamamen politik amaçlarla ortaya atılmıştır. ABD bu konudaki kararıyla bir bakıma kendisinin işgal güçlerini barındırmayarak sınır dışı eden Somali halkından intikam almaktadır. Çünkü bu yasak birinci derecede Somali halkına büyük zarar vermektedir. Zira Somali halkının büyük çoğunluğu koyun yetiştirmekle geçimini sürdürmektedir. Bu ülkede nüfusun % 72’si göçebe hayvancılıkla ve tarımla uğraşmaktadır. İhraç ettiği ürünlerin başta gelenleri de canlı hayvan, tarım ürünleri ve deridir. Koyun ve deri satışının durması Somali açısından dış ticaretin tamamen durması anlamına gelir. Dolayısıyla bu uygulama Somali açısından, Irak’a ve Libya’ya uygulanan ambargodan daha tesirli bir ambargodur.
Gerçekte ise BM’in 2002’de hazırladığı raporlarda, Avrupalı ve Arap uzmanların ülkenin değişik bölgelerinde yaptığı araştırmalardan ve muayenelerden çıkan sonuçlara dayanılarak Somali koyunlarında artık söz konusu hastalığın kalmadığı vurgulandı. Bu durum karşısında ABD’nin uygulamasının sadece bir intikam ve yıpratma amacı taşıdığını tahmin etmek zor değildir.
Amerika’nın Somali’yi yoksullaştırmada önemli rol oynayan kararlarından biri de el-Berekat adlı finans kurumunun tüm faaliyetlerini durdurması, bu kurumun bütün ithalat ihracat işlerine yasak getirmesi oldu. Oysa bu kurum, ülkenin iç - dış ticaretinin büyük bir bölümünü organize ediyordu ve çok sayıda aile bu kurum üzerinden geçimini sağlıyordu. Bu kuruma yasak koymasının gerekçesi de ilginçtir ki el-Kaide ile ilişkisinin olduğu iddiasıydı. Malum, el-Kaide artık her derde derman hale geldiğinden Amerika’nın tüm dünyayı hakimiyeti altına alma çabalarına malzeme olarak kullanılmakta, gerekçe kabul edilmektedir.
ABD, Somali’deki finans sektörünün motoru vazifesi gören ve bu ülkedeki ithalat-ihracat kendisiyle yürüyen el-Berekat şirketini, 2001 yılında yayınladığı listede terörü destekleyen kurumlar listesine aldı ve bütün bankacılık işlemlerine yasak getirdi. Oysa Somali hükümeti el-Berekat şirketinin bütün faaliyetlerini ortaya çıkarmış ve Amerikan emperyalizminin masasına koymuş, el-Kaide’yle ilişkisine dair en ufak bir işaretin bulunmadığını bildirmişti. Ayrıca oluşturulan ABD-Somali ortak heyetinin araştırması neticesinde hazırlanan raporda da bu şirketle el-Kaide arasında herhangi bir ilişkinin tespit edilemediği ortaya kondu. Ne var ki Amerika için önemli olan, söz konusu şirketin ve ona bağlı kurumların el-Kaide’yle ilişkilerinin olması değil, işgal güçlerinin barınmasına fırsat vermeyen Somali’nin cezalandırılması ve bu ülke halkının iyice yoksulluk ve açlığa mahkum edilmesiydi. Tıpkı Irak’a saldırılması için bu ülkenin toplu imha silahlarına sahip olduğu iddiasının sürekli tekrar edilip durulmasına rağmen ispat edilememesi ama yine de işgalin gerçekleştirilmesi olayında olduğu gibi.
Somali’deki fakirleşmeyi körükleyen gelişmelerden biri de başkent Mogadişu’nun en büyük çarşısında Nisan 2002’de meydana gelen yangındı. Bu yangında bir bakıma ülke ticaretinin kalbi durumundaki çarşı tamamen yandı ve 400 milyon dolar zarar meydana geldi. Bu ise Somali ekonomisi açısından büyük bir miktardır, çünkü bu ülkede kişi başına düşen ulusal gelir 170 dolar civarındadır. Meydana gelen zarar ülkenin bir yıllık toplam gelirinin üçte birine denkti. Yangının sebebi kuvvetli ihtimalle sabotajdı, ama arkasında kimlerin olduğu henüz ortaya çıkarılabilmiş değil. Bu tür olayların arkasında karanlık güçler olduğunda genellikle gizli kalmaktadırlar.
Sonuç olarak şunu ifade edelim ki insanlığın huzura kavuşabilmesi için Amerikan emperyalizminin dünyaya hükmetme sevdasından, uluslararası siyonizmin fitneci politikalarından ve onlara hizmet eden medya organlarının zihin bulandırma faaliyetlerinden kurtulması zorunludur.”
Bekir GÜÇLÜER
.
YORUMLAR
Çok güzel bir yazı. Bizimkiler de kalktılar şimdi Somaliyi kurt/aracaklar. hahah ...100.000 SMS kampanyası...Avanta para kokuyor burnuma...Selam ve saygılarımla çokça...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Yine Amerika hep Amerika.. Hangi ülkede bir iç savaç ,bir karışıklık varsa uzun kollu Amerika oraya fitnesini ah pardon barış elçilerini gönderiyor.
Bunu değiştirebilecek bir güç nasıl olur da olmaz koskoca dünyada?
Amerika'nın kirli planlarıyla dönmeyen bir dünya istiyorum kendi adıma, inş nasib eder Rabb.
Tebrikler çok değerli, önemli bir paylaşımdı.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
Dünyadaki güç dengesi tarih boyunca hep değişmiştir. Bugünün efendisi ABD'dir, ama bir gün mutlaka değişecek ve başka bir güçlü çıkacaktır.
Saygılarımı sunarım.
Bekir bey, bilgilendiren geniş kapsamlı yazınıza çok teşekkürler.
Yazdıklarınız çok doğru, ABD ve yandaşlarının entrikaları sonucu, bir çok ülke gibi Somali de çok perişan durumdadır.Siz geniş kapsamlı bilgi boyutunu ele alarak güzel bir çalışma hazırlamışsınız.
Bir fert olarak ne yapabiliriz naçizane onu işledim, bugünkü yazımda.
Selam ve saygılarımla...
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
Sizin yazınız da çok güzel ve insanların bu konuya dikkatini çekici olmuş.
Umarım okuyanlar gerekli ilgiyi gösterirler.
Saygılarımla.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Paylaşım çok içerikli. Zamandan kazanmamıza yardımcı oluyor. Değerli görüş ve araştırmalarınız sayesinde oturduğumuz yerden saatlerce uğraşarak elde edebileceğimiz bir birikim sahibi olduk. Elbette bu tarz meseleler ne yazık ki çok az kişinin ilgisini çekiyor. Ama bence kesinlikle herkes okumalı. Bir fikir sahibi olmak için...Daha iyi görebilmek için..
Teşekkür ve tebrik bir arada:)
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.