- 1267 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Sığınmak istiyorum yeniden gözpınarlarına sevdiğim…
Yıllarca hep, seni sevmeye, hakkım olmadığını düşünürdüm,
Oysa; sevgi herkese hak dı…
Ananelerin arasına, yasaklar kurallar içinde boğarak saklamışlardı...
Çok geç öğrendim…
Oysa; sevmeyi biliyordum, iliklerime kadar...
Saçaklardan süzülüyordu yağmur ,
İçim yanıyor boğazıma takılıyor acı bir hıçkırık
Islanıyordum ama hissetmeden
Adımlarımsa aksak
Saklanıyordum,
Sormasınlar
Dermanım , yoktu konuşacak
Ilgıt, ılgıt akıyordu duygularım
Acıyor , susmuyordu içimdeki
Sözler…
Kıpkırmızıydı, gözlerim yüreğim gibi…
Yağmur, damlalar halinde yağarken, başım önümde, yan yana yürüdüğüm insanlar koşmaya başladı benim se adımlarım ağırdı. Belli ki birazdan saçaklardan dökülecek, hazırlığını yapmış uyarmıştı damlalarıyla. Bazıları, şemsiye acıyor, ben ise sadece yürüyordum. Ruhum karmaşık, zihnimi toplayamıyordum.
Bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı saçak altına sığınan insanlara ilişti gözlerim. Onlar sarılmışlardı yaşama, bense sırılsıklam kalıp, ruhum bedenimin huzurunu bulma ümidi ile hala yürüyordum aksak yüksek kaldırım taşlarında. Bir yandan gözlerimden yaşlar sicim gibi akıyor saçlarımdan süzülen damlalara karışıyordu. Hissetmiyordum, üşümüyordum. Buz tutmuştu yüreğim.Tenim, bedenim beni terk etmiş içimdeki yaramla bütünleşmişti adeta. Arınmak yeniden doğmak gözlerimdeki parıltıyı içimdeki kıvılcımları yakalamak istiyordu gönlüm. Dermansızdım gücüm yoktu, medet umuyordum yağmurdan…
Ne kadar yürüdüm bilmiyorum, sadece boş gözlerle sıcak çukulata bardağının elime verdiği sıcaklığı ile cafe de ıpıslak giysilerimin üstüme yapış yapış verdiği hisle kendime geldim. Mutluluk verir derler çukulatayı. O kadar ihtiyacım vardı ki içten sarılışa, sımsıcak dosta dudaklarımda gülümsemeye.
Yağmurdan kaçan insanlara dalgın dalgın baktım uzun süre, hala bardaktan boşanırcasına yağıyordu ip gibi dökülüyordu saçaklardan. Yaz yağmuru oysa, uzun sürmezdi fakat bugün benimle eşlik ediyor içimdeki susuşlarımı yıkıyordu. Uyanmalıydım bir nefesle dahi olsa akıp giden hayatın varlığını doyumsamalıydım. Parmaklarımı yakan sıcak cukulata bardağından bir yudum alınca bıraktığı tadı ve yakışını hissettim ısındım. Bir soba olsaydı ısınsam iliklerime kadar titremelerim geçer miydi diye düşündüm. ‘Hava soğuk değildi ki,’ acı bir tebessümle yanıtladı içim. Dermanı ne sobaydı ne yağmur bal gibi yüreğim haykırıyordu özlemdi bu bir türlü çözemediğim günden güne göğe yükselen ve beni çepe cevre sarıp elİmi kolumu bağlayan hapseden. Dondu gülüşlerim boşluğa, yaşadıklarımın anlamsız, manasız uzayan zaman diliminde hep yokuşların duvarların yığılışıyla.
Duygularımı kaybettim
Sevinçlerimi, heyecanlarımı
Hatta içimi yakan acı hüzünlerimi
Yediğim yemeğin tadını
Nefes almanın kıymetini
Minik sevgi dokunuşlarını
Elim kolum ruhum bedenim
Yaşamıyor benimle
Mekanik bir robotum,
Hissiz duygusuz olduğu yerde sayan.
Nerede?
Gözpınarlarımda ki incilerim
Dudağıma yayılan sıcak gülümseme
Sevgi selleri, gönlümün taşıran sevdam
Ahlarım! vahlarım!
Geri istiyorum duygularımı
Geri verin bana…
Ne çok beklemiştim. Her baktığım yerde senden izler buluyordum. Tarifsiz heyecanım vardı geleceksin diye, günler geçiyor acaba bu gün mü yarın mı derken bir mum gibi eriyordum oysa ben. Tükeniyordum batan her günün ardında. Gecenin yıldızın da ayında soruyordum onlarda suskundu bilmiyorlardı. Uykunun kucağına atıyordum ömrümü tamamlamak için…
Kayıverdi avuçlarımdan.
iyot kokusu genzime
nemli kaldırım taşları
ayaklarıma dolanırken
rüzgar esiyor saçlarımı savurarak..
güneş se istemiyor dağların ardından
gitmeyi,
beyaz bir bulutun gölgesine sinmiş
ferini kaybetmiş
rüzgarla fısıldaşıyor.
Maviler dalgalarını kucaklıyor
Beyaz yelkenli süzülüyor
Martı eşliğinde,
Vuruyor yüreğim çılgınca
Ritimleri bozuk
Derinlerime damarlarıma.
Mutluluk bir adımdı
Kayıverdi avuçlarımdan.
Ah! tadım yok bu gece...
AH! LE YAR!...
Uzanıyor dermansız ayaklarım
Başım önümde ömrümün önünde..
Tek tek kayıyor kaldırım taşları
Buluşunca mavi denizimle
Hafiften rüzgar elleri saçlarımda
Kımıl kımıl denizim
Usulca dalgalarını salıyor kıyıya
Yosunlu taşlar parlıyor yıldızların ışığında
Dalıyor gözlerim şehrin ışıklarına
Kim bilir kaç kişi ben gibi dertli
Kaç kişi hasta yatağında
Kaçı şen kahkahalarıyla çınlatıyor gök semayı
Bense sevmenin tadına uzanacakken
Ansızın uçup giden martı gibi boşluğa düşen ellerimle
Bekliyorum geceyi..
Payıma düşen hüznü soluyarak çöküyorum tahta banka
Soluk yıldızlar, ay sa yitik
İçimde kuruyan damarlarımla pıhtıtan kan göleti ruhumla
Sevmekten suçlu duyulacağımı inanmayan
benliğimle itilmişliğimle kalıveriyorum
boynu bükük denizimin karşısında…
sonuna kadar ardına düştüğüm sevdamı
yok saydın ya
anlamadın ya
kınadın ya
mesut, mutlu, huzurlu ol!
İçim o kadar ezik ki
Umudum kayıp
Oysa; yüreğini yüreğime sarmıştım
Ey yar!
Tadım yok bu gece…
Derdim i yok anlayan…
Tek tük yıldızları seyrediyorum hafif rüzgar yüzümü okşuyor, serin sayılır. İçim kıyılıyor. Beyaz duvara, Koyu kahverengi, acık kahve renkte çizgili bir kelebek kondu. Gözlerin aklıma düştü. Özlemin yaraladı yine.Yarın sa iskeleti kalacak, eskiden üzülürdüm kısacık ömürlerine şimdi ise görevlerini tamamlamasına saygı duyuyorum kabulleniş. Nasıl minicik anlar bir ömre bedelse, güzel olan şeyler kısa sürse de ;
Sığınmak istiyorum gözpınarlarına
Bırakmak istersin kendini uykunun derin kollarına
Almaz uyku kucağına …
Bu defa, Katıla katıla hıçkırıklara boğulursun
Ipıslak yastığına gömülür başın
Kan çanağı gözlerinle
Sızıp kalırsın sabahın ayazına
Az da olsa yıkanmıştır acın
Bir daha alevi sarıncaya kadar
Bitmek bilmeyen zamanın adımlarını arşınlarsın…
Gün seni kucaklar
Hüzün doludur yüreğin
Gönül ezik
Yürekse param parça
Midene derin bir sancı saplanır
Kimseler bilemez içindeki fırtınaları
Canın çıkacak gibi nefessiz kalırsın bir an
Dualar avuçlarına serpilir
Üflersin dört bir yanına
Boynun eğik, sema ya uzanıverir ellerin…
Eksik kalır şiirler
Yarım kalır diline dolanan şarkılar
Satırlar islenir bembeyaz kağıdın altında
Buruk gülümseme yayılır dudağının kıvrımlarına
Maviler o eski maviler değildir artık
Siyahi bulutlara gebe ha yağdı yağacak
Yelkenleri yırtılmış fırtınaya yenik gemi gibidir ruhun
Ne yana dönsen acı su alıyordur için
Ne doğan yeni bir can ne filiz veren tomurcuk güller
Olamaz dermanın , basamaz yarana tuz
Gecenin içine fısıldarcasına düşen
Feri kısık isli lambadır sesin
Hasret yapışmıştır yakana kopmamacasına
Ne gündüzün ne gecenin kalmamıştır hayrı…
Ufalanır kelimeler hüznün pençesinde
Yokluğunun derin ahlarının altında ezilirken
Senden geriye kalan yitik umutlarınla
Sığınmak istersin güven sevgi dolu limanına
Uçmak istersin içini ısıtan güneşine
Ulaşmak istersin,Kucaklayan saran kollarına yasladığın omza
Gönlün kanayarak ruhun acıyarak silmek istersin özlemleri
Dilin de yüreğinde kazılı adıyla anıların kucağında
Az da olsa teselli bulur , aşkının kokusu ,tek nefeste…
Yokluğunla deli fırtınalara tutulan benliğim
Mani olamadığım yaşlarımla
Sığınmak istiyorum yeniden gözpınarlarına
Kuşanmak istiyorum aşk ını yeniden
Taptaze umutlarla sevdiğim…
Gözlerini üzerimden çekme bir anlık bile olsa...Özlemini sığdırmasın, yazmasın o anına bile..
Sığınmak istiyorum yeniden gözpınarlarına sevdiğim…
…/…
YORUMLAR
Gülayşe DELEN
Harika bir denemeydi şiir tadında. Tebrik ediyorum Sevgili Gülay Hanım. Okumaktan çok büyük keyf aldım. Sevgiyle
Gülayşe DELEN
offfffffff!!!yürek çağlayınca..nereye ne yazacagını şaşıyor gülayşem!!!harikasın..kutladım sevgiyle kalem tutan eli..yüreği...
Gülayşe DELEN
adeta bir roman okudum ben
yorumsuz kalmayı tercih ediyorum, susmam gereken anlardan biri sanırım bu
Allah yüreğinden yaşama sevinci, mücadele azmini, umut ve sevgiyi hiç eksik etmesin inşallah canım, sevgilerimle...
Gülayşe DELEN
Canım duygu sağnağına tutuldum adeta. Ne güzel bir anlatımdı. Kalemini seviyorum. Daha sık yazmanı rica ediyorum. Tebrikler. Sevgilerimle.
Gülayşe DELEN
Gülayşe DELEN
AYSE 09
sevgiye layıksın ve ben seni seviyorum