- 2031 Okunma
- 39 Yorum
- 0 Beğeni
HEPSİ BU KADAR
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir tepedeyim.
Ayağımın altında koca bir deniz var. Gökyüzünde dev bir takvim. Tekmil yaprakları dökülmüş. Bir kuş ağzında küçük bir çuvalla geliyor. Takvimin yapraklarını geri dikiyor birer birer. Zaman geri geri gidiyor.
İçimde bir kum saati devrilmiş. Hayaletler uçuşuyor kirpiklerimde. Tanımıyorum onları. Belki tanıyordum da unuttum. Annem bir sandalda yatıyor. Başında kimsecikler yok. Martılar bildikleri bütün besteleri unutmuş. Uçmuyorlar; öylece duruyorlar havada. Bir güneş, iki bulut var gökyüzünde. Ne güzel iğde kokuyor her yan.
Burası bilmediğim bir yer. Hiçbir şey bildiğim şeklinde değil. Bilmiyorum kimim. Bilmiyorum kiminim. Öylece açmışım iki kolumu yana, bekliyorum. Rüzgar dönüyor etrafımda. Bana değmeden, korkak ve telaşlı.
Derken yarılıyor gök.
Kedi bakışlı bir kuş konuyor burnuma. Ağzı olsa gülecek. Gözlerinden anlıyorum. Gözler güler ya en önce. Ak kanatlarında adım yazılı bir mühür. Yaklaşıyor. Yaklaşıyor. Rüzgarla karışık bir ıslık gibi çıkıyor gözlerinden kelimeler.
“Hadi konuş da sus! Ağzın mühürlenecek.”
İçimdeki bütün bastırılmış cümleler parmak kaldırıyor. Ta çocukluğumdan kalma küflü itirazlar, gençliğimden kalma ölgün hevesler, bugünüme ait keşkeler. Hepsine sözüm vardı benim. Bir gün mutlaka hepsini söyleyecektim.
“Sadece bir cümle” diyor kuş. Acıyorum içimdekilere. İki damla yaş süzülüyor yanaklarımdan. Gözlerimin yeşiline bulanmış iki eyvah. Bakıyorum denizde yüzen kayığa. Anneme bir şey soracağım. Kanatlarıyla örtüyor dudaklarımı kuş.
Susuyorum.
Su istiyor canım.
Son cümlem de olmayıversin. Benim öyküm kimseninkilere benzemesin. Bitmesin.
***
Karanlık yavaş yavaş dağılıyor. Çok sevdiğim bir rüyadan uyanır gibi açıyorum gözlerimi. Hastanedeyim. Başucumdaki kutu ötüyor. Bir yerlerden hatırlıyorum bu sesi. İki yanımda birkaç tanıdık. Birileri de dışarıda ağlıyor. Her şeyi duyuyorum. En sevdiğim elbisemi giydirmişler bana. Bir kadın eğile büküle Kuran okuyor. Tanıyorum onu. Bizim mahalleden. Onun evinde toplanırdık mevlit geceleri.
Gül suyu kokuyor oda. Canım çay istiyor. Elmalı kurabiye bir de. Hep dar zamanlarda acıkırım ben. Dilim damağım kurur. Şimdi dar zaman. Ama ne zaman bilmiyorum.
Çok uykum var.
Kalbim ağrıyor bir de.
***
Geniş salonumun tam ortasına yerleştirmişler masayı. Bugün doğum günüm. Herkes garip bir heyecan içinde el çırpıyor. Mahalleden ahretliklerim ve eski arkadaşlarımın hepsi burada.
Nuray Hanım’a bak. Ne kadar yaşlanmış. Hala bekar olmalı. Parmağında yüzük yok. Bülent Bey de gelmiş. Herkes burada. Kızlarım…Onlar yok. İzin alamamış büyüğü. Diğerinin çocuğu küçük. Olsun gelmesinler. Sağ olsunlar da.
Ama neden içim titriyor. Artık kolay inanmıyorum bahanelere. Susuyorum ama, sessiz sitemler geçiyor kalbimden. Pencereye bakıyorum. Mevsim yaz. Perde kımıldıyor hafiften. Elimi tutuyor eşim. Ellerine bakıyorum. Mor beneklerle kaplı birer çiçek tarlası elleri. Kaç kere kaldırdı beni bu eller. Tanrım, her şey ne kadar dokunaklı. İnce bir kalemle siyah bir gölge çizilmiş her şeyin etrafına. İnsanların, eşyaların. Duvardaki takdir belgelerinin, üzerinde yetmiş mum yanan dev pastanın. Bir de resmimi koymuşlar üzerine. Habersiz çekilmiş, ihtiyar bir resim…
İyi ki doğdum ben.
***
Keratalar yelek cebimi yoklamadan gitmiyorlar. Sanki ben bitmez bir sakız ağacıyım.
“Gene gelin olmaz mı?”
“Ama her seferinde de ağlanmaz ki anneanne.”
Annelerinin arkasına takılıp gidiyorlar sokağa doğru. Bu aralar bana ne oluyor. Hazırda hep iki damlam var.
Postacıyı görsem sarılıp ağlayasım geliyor.
***
Götürüyorlar onu. Bunca yıllık emeğimi.
Beyaz konfetiler yağıyor gökten. Herkes çılgınca el çırpıyor. “Ne oluyor size” diyesim var. Bir aralık bulup ağzımı açamıyorum. Rüzgar gözlerimden giriyor içeri.
İki elma kızardı koca gövdemde. Birini çoktan koparıp aldılar. Biri şimdi gidiyor. Ben ne işe yararım artık?
Tam arabaya bineceği sırada geri dönüp bakıyor. Kundağım, aç karnım, ağrılarım. Ağlamış da rimeli akmış. Duvarda eğri duran bir fotoğraf gibi bakıyor, boynu bükük. El sallıyor bana. Göğsü dalgalanıyor.
Bu kadar…
Kapatıyoruz kapıları beyefendiyle. Ev ne kadar sessiz. Yere bir peçete düşmüş. Eğilip alıyorum. Son kez silmiş kızım gözlerini, geri dönüp odasına bakarken.
***
“Sıraya girsene evladım. Sabahtan beri bekliyoruz biz.”
Genç gülüyor alaycı bir dudak bükümüyle. “Sizi beklersek” diyor, “Sıra ancak sizin yaşınıza geldiğimizde biter.” Yanındakiler de gülüyor. Ne günlere kaldık Ya Rabbi. Şükür benim kızlarım bunlara benzemiyor. Biz böyle miydik gençken?
Ah nerede o eski günler?
***
“Bugünleri de gördük çok şükür.”
“Daima şükür müdür bey.”
Sarılıp öpüyor beni arkadaşlarım. Kimi gıptayla bakıyor yüzüme, kimi kem gözlerini gezdiriyor üzerimde. Elime bir yığın kağıt tutuşturuyorlar. Hepsinde adım var. Nasıl da sabırla beklemiştim bugünü. Oysa şimdi ağlayasım var çocuklar gibi.
Asansör boşluğuna düşmüş gibiyim kapıdan çıkarken. Caddeye doğru bakıyorum. Artık bir sıfatım yok. Sanki yeni doğmuş bir çocuğum. Hiç geçmedim bu yollardan. Şu otobüslerde sıkışmadım yıllar yılı.
Arkamdan sesleniyor yaşlı odacımız.
“Allah sağlıkla yemek nasip etsin paranı.”
Bu kadar…
***
Babam son kez çıkıyor evin eşiğinden. Artık dönmeyecek. Bütün gurbetleri bitirdi.
Bu çaresiz bir ayrılık. Oysa o hiç gitmeyecek gibi duruyordu. Babalar ölmez ki. Nasıl ölsünler? Bir sürü işleri var onların. Dünya omuzlarına kurulu bir kere. Kıpırdayıverseler gök çatırdar.
Annem de gitti. Basma eteklerini doldurup bir çuvala konu komşuya dağıttılar. Kimseye yakışmadı o etekler annem kadar. O gidince babama yaslandım. Çok yaslandım. Yana devrildi yaşlı bedeni.
Ne olacak şimdi?
***
Beyefendi haberleri izliyor. Ne anlıyor kırk yıldır aynı adamlara bakmaktan bilmem. O kadar da dikkatli ki; televizyonun önünden geçsem kaşları çatılıyor. Sanki bir saniye kaçırıverirse gözlerini, adamlar onun bilmediği bir şey söyleyecekmiş gibi.
Hayat pahalı, altın fırlamış. Süleyman siyasi gelişmeler hakkında fikir beyan ediyor hala. O hiç ölmeyecek. En son o kapatıp çıkacak ışıkları bu dünyadan.
Kurdela kesiyorlar. Bakanlar bakmayanlara bir şeyler anlatıyor. Açıyorlar, kapatıyorlar. Konuşurlarken tükürükler saçılıyor ortalığa. Kalkıp televizyonun camını silesim geliyor.
Yan odadan bir hıçkırık sesi. Gidip bakıyorum. Büyük kızım yastığına sarılmış ağlıyor. Küçüğü kulağına bir şey takmış, yattığı yerde tepiniyor.
“Yavrum neden ağlıyorsun?”
“Ben aşık oldum anne.”
İçimden, ta derinlerden bir şey yıkıla yıkıla gözlerime iniyor. Ağlayasım var. Korktuğum şey, bu kadar mı çabuk gelecekti başıma? Ne demeliyim ben şimdi? Ben ne zaman büyüdüm de kızım aşık oldu?
Elimdeki leğeni yatağın ucuna bırakıp sarılıyorum ona.
Susmak en iyisi. Susmak ve sarılmak doyasıya. Sen yalnızca benimsin diyorum oysa, kızım ne anlıyor bilmiyorum.
***
Her akşam aynı sıkıntı. Biri bu otobüsleri toplatmalı. Avrupa’da böyle mi? Vallahi bilseler halimize gülerler. Otobüsler antika, içindekiler tarifi mümkünsüz insanlar. İtişen itişene. Hele bir de cam kenarı savaşları çıkmıyor mu? Sanki dışarı bakanlara gördüğü yerleri verecekler.
Kızlarım kapıda karşılıyor beni. Dünden söz vermiştim onlara. Arkadaşlarında kalacaklar.
“Kızım size bir haller olmuş. Bu kılığınız ne?”
“Aman anne, şimdi böyle.”
“Ben sevmiyorum ama.”
Küçüğüm, yanağıma bir öpücük konduruyor. Nasıl da biliyor işini hınzır.
“Memlekette demokrasi var anne.”
İki kardeş kol kola girip kayboluyorlar sokakta.
Artık yalnızca bakıyorum arkalarından. Hiçbir şeyin ardından koşamayacak kadar yorgunum.
***
Okulun ilk günü. Büyük kızım okula başlıyor. O endişeli, ben ondan ağlamaklı. “Yapma diyor” beyefendi. “Korkutuyorsun çocuğu.”
Ama ben korkuyorum. Dünya çok pis. Kızım kavanozda büyümüş bir kelebek. Çarpar düşürürler onu, koşar terler. Acıkır. Anne diye ağlar, gelmediğimi görünce kırılır bana.
Bir anne her çağrıldığı anda koşmalı yavrusuna.
“Hayır” diyor beyefendi. “O büyüdü artık. Hayatı tanıyacak.”
Ben nasıl ağlamam. Sınıfın kapısını yüzüme kapatıyor yabancı bir kadın. Aralıktan bakıyorum kızıma son kez. Elini uzatıyor bana, sanki ağlıyor.
***
Her taraf yemyeşil. Biri adımı çağırıyor. Çok derinden geliyor ses. Yusuf’un kuyusunda gibiyim. Yüzüme vuruyorlar. Canım yanıyor. Seslenenlerden biri eşim. Vurmayın diyeceğim. Kelimelerimi çalmışlar.
Annemin sesini duyuyorum bir zaman sonra. “Yapmayın ne olur” diyor. “Uyanır nasıl olsa.” Anne işte. Annem benim. Nasıl da biliyor içimdeki acıyı. Sesindeki hüzünlü perdeden belli.
Bir bebek çığlığı…
Bir kadın anneme “Hayırlı olsun” diyor. “Genç yaşında ikinci kez anne oldu.”
O benim.
Anne olmuşum bir kez daha. İki düğüm attım kadınlığıma. Hiçbir şey öldüremez beni artık.
***
Annem kapı eşiğinde ağlıyor. Babam güçlü görünüyor ama, biliyorum o annemden de üzgün. Götürüyorlar beni. Ben istedim gitmeyi oysa. Tanrım ne kadar üzgün ve mutluyum böyle. Alkışlayanlara bakıyorum. Sanki bin yıldır bu anı bekliyor gibiler. Sanki hep bu şekilde giyinip süslenip, şu kareye poz vermek için beklediler.
Gözlerimi siliyorum. Eldivenimde siyah bir leke. Rimelim akmış. Hayır, bu olmasın. Kara olmasın bugünümde. Annem gibi, bir kırık pencere önünde sabahlara kadar ağlamak istemiyorum ben.
Bir sürü hayalim var.
Son kez el sallıyorum anneme. Dayanamayıp eve giriyor.
Biliyorum çok ağlayacak bu gece.
***
Bugün işte ilk günüm. Ne kadar korkuyorum böyle. İnsanlar bir tuhaf mı bakıyor ne. Tanrım hiçbir şey bilmiyorum. Aklımda ne varsa silinip uçtu. Masamı gösteriyorlar.
Herkes dağılınca ellerimi gezdiriyorum eşyaların üzerinde. “İşte bu kadar” diyorum ağlayarak. “Başardım baba.”
***
“Seninle gurur duyuyoruz kızım. Helal olsun sana aç geçirdiğimiz günler.”
Annem diplomama bakıyor titreyerek. Sonra babam alıyor elinden yaldızlı kağıt parçasını. Ağlıyor. Babalar da ağlarmış.
İçimde garip bir mutluluk var. Bir yanım yıkılmış gibi. Fakat bir yanımda daha yeni başlamış bir şantiye var.
***
Mevsim kış. Durmamaca yağmur yağıyor. Annem yakamı taktı az önce. Koştu mutfağa ağladı sonra. Babamla bisiklete biniyoruz. Okula gidiyormuşum.
Hava çok soğuk. Yol uzun, bacaklarım küçücük.
Burnum üşüyor.
***
Nefes…
Nefes…Aydınlık.
Neredeyim. Bir kadın tuhaf tuhaf bakıyor yüzüme. Bu benim gördüğüm ilk insan. Yaşlı ve çirkin. Kaşları da çatık.
“Ağlamıyor bu!”
Ağlamayacağım tabi.
İşte ilk darbe, tokat üstüne tokat. Vurmayın. Vallahi ağlayacağım ömrüm boyunca…
***
Bir tepedeyim. Ayaklarımın altında sonsuz bir deniz. Zaman lahza oluyor. Kuş geniş kanatlarını sokuyor göğsümden içeri. Devrilen kum saatimi doğrultuyor. Sallıyor…Birbirine karışıyor bütün sesler ve suretler. Ahlar eyvahlar şükürler.
Sonra kaldırıp denize fırlatıyor kum saatini. Deniz bin parçaya bölünüyor. Annem hala bir kayıkta yatıyor. Kısa bir an bakışıyoruz. Ve dev bir cam gibi şangır şangır dökülüyor deniz…
Son cümlem yok hala.
Bitti mi?
Hayır…
...ENGİNDENİZ...
YORUMLAR
hep bu kadar muhteşem olmak zorunda mısın ...
beni çatlatışının ''hepsi bu kadar'' mı bereketim ?'!
Aynur Engindeniz
Sevgiler.
Çok güzel bir tablo yaptın bu yazında, canlı ve konuşan bir tablo.. Her yanına baktık tek tek.
Evlat sahibi olanlar kendinden renkler buldu içinde. Bir çok anne aynı duyguları paylaştı seninle.
Ama elinle verince insan kuzusunu ele, bıraktığı tat da pek bir buruk oluyor değil mi ?
Evet...Hayat bir kum saati gibi Aynur kardeş... Çok çabuk akıp geçiyor ne yazık ki. Ama kızaran elmalar ve
onlardan üretilecek daha niceleri, hayatı anlamlı kılıyor çok şükür ki..
Sevgiler ve güzel yazın için tebrikler bırakıyorum sayfana :))
Aynur Engindeniz
Billur T. Phelps
Ben sana ne deyim ki bunun üzerine.. Bari kocaman bir gülücük göndereyim sözlerin yerine
:))))))))))))))
Bir şeritki dokunası geliyor insanın denize,nasıl bir yoğun duygu seli ki kapılası geliyor insanın, nefesi tıkanıyor adımlarımın...
MÜKEMMELDİ.... Kutluyorum güne düşen ışık kümesi yüreğinizi,
Değerli şairem,ilk defa okudum yazılarınızı artık abonesi oldum bundan sonra hep okunası dizeler olacakdır..
Sevgilerim kocaman yıldız yüreğinize,
Selam ve dua ile,
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Mutlu oldum.
En kısa zamanda görüşmek dileğiyle:))
Sevgiler.
"İçimdeki bütün bastırılmış cümleler parmak kaldırıyor. Ta çocukluğumdan kalma küflü itirazlar, gençliğimden kalma ölgün hevesler, bugünüme ait keşkeler. Hepsine sözüm vardı benim. Bir gün mutlaka hepsini söyleyecektim"
SÖYLEYEBİLMEN DİLEĞİMLE :))
Ama içimde kalacaktı, buraya çakıldım kaldım........
Aynur Engindeniz
Çok teşekkür ederim temennin için. Sevgiler.
Kalimera.
Aynur Engindeniz
Kalimera.
Aynur Engindeniz
O kadının da birgün mutlaka ayağı tökezleyecek ve senden olduğunu bilecek.
Bir daha sevgiler:)
Kalimera.
O kadın da Allah' a emanet, yerini daraltıyor ahiret için bilmiyor. Neyse canım, hayılrı günler diliyorum, tüm içtenliğimle.
koca birömrü başa sarıvermek.......
Of, dedim, silkelendim bir anda
neler yaşıyoruz değil mi
zaman su gi geçmiş iken
oysa hiç de su gibi dğeil
anlar geçyor da yıllara neler birikiyor
...
kurguya bayıldım yine
sondan başa sarmış sevgili ENGİNDENİZ
Enginliğinde kaybolmak çok çok güzel
ömrüne bereket, harkasın.......
müthiş yaaa... bir film şeridi gibi hayat böylesine mi anlatılır
bir kumsaati ile ömür ne güzel özdeşleşmiş,
anlık duygular ne de keskin saplanıyor yüreğe.....
kalemini,
kalemine yön veren yüreğini kutların üstadem:)))
reyya tarafından 8/11/2011 4:02:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Canım benim, teşekkür ederim okuduğun için. Sevgiler.
reyya
Bu süre benim gibi her yazıdan sonra benzinciye gider gibi kitap karıştıranlar için geçerli
evet yaaa ben hala kağıt üzerinde emekliyoruuum:(((((((((
Aynur Engindeniz
Mutlaka sebeplerin vardır kendince tabi. Ahkam kesmek istemem. Ben seni okumayı seviyorum Reyya.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz
Sevgiler.
ya ben o kadar etkileniyorum ki senin yazdıklarından yaşıyorum seninle sanki..
teşekkür ederim yüreğine ablam..
okumanın keyfi senin sayfanda başka bir haz veriyor..
sevgimle..
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim canım benim. Sevgiler.
Her tarafını böcekler(!) sardı, Aynur ya. Biraz da bana göndersen olmaz mı...
Tebrikler hocam...
Selamlar...
Aynur Engindeniz
Sevgiler yazarım.
Aynur Engindeniz
Sevgiler Davidoff...
Davidoff
ımmmm hem de nassıLL OLCAK.
İmza günlerinde, İMZA ATMAKTAN YORULACAKSIN :)
Aynur Engindeniz
Yine de umut saçtığın için teşekkürler can öykücüm.
Harikulade, okuru sürükleyen ve sıkmayan bir yazıydı. Tebrik ediyor, başarılarınız daim olsun diyorum.
Sevgiler...
Aynur Engindeniz
Her gün güne düşse daha çok sevineceğim bir kalem. Tekrar Tebrikler...:)
Aynur Engindeniz
İşte hepsi bu...
Başarıların hep daim olsun canım...
Tebrik ederim:)
Aynur Engindeniz
Ben de seni tebrik ediyorum canım benim. Gerçi bana göre senin bütün şiirlerin çok güzel.
Sevgiler.
"Karanlık yavaş yavaş dağılıyor. Çok sevdiğim bir rüyadan uyanır gibi açıyorum gözlerimi."
Ölümün en pembe anlatımlarından biri bu olmalı. Önce ölmeli, sonra dirilmeli miyiz acaba? O zaman da ağlıyoruz.
Tersine film şeridi ister istemez kişiye "Ya benimki?" diye sordurtuyor. Boş bir salonda hala düşünüyorum. Tebrikler.
Aynur Engindeniz
Sizin için kayıp ilanı verecektik:) Geldiğiniz iyi oldu...
Saygılar.
Aynur'cuğum hani başlığında "Hepsi Bu Kadar" diyorsun ya "daha ne olsun" be Aynur'cuğum. Böyle güzel bir yazı okuttun ya bize teşekkürler sana. Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER tarafından 8/11/2011 7:23:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
can kardeşime tebriklerin en sadesini bırakıyorum...
yağı sevmeyen bir hikaye, dubduru...
ama 9 yıldızı iliştiriyorum hakayenin yüreğine kutlamak adına
selam ve saygılarım çokça uzaklardan kardeş yüreğime...
koşar adımlarla hikaye yazmaya devam abimm... yakışıyor sana... enişteme söyle simitleri bol susamlı ve çıtır yapsın!..
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim Zafer Abi. Saygılar.
Allak bullak oldum.
Söylecek bir şey bulamadım yine.
Yorumum öykünüzden bir cümle olsun:
"Tanrım, her şey ne kadar da dokunaklı"
Çok etkileyiciydi, yine soluksuz okuttu.
Kutlarım yazarım.
Selam ve sevgimle.
Aynur Engindeniz
Aynur, öykünün içinde kayboldum. Ya kafam karıştı desem inanır mısın ? Olaylar ve zinci,rlerini bağlamadaki ustalığını takdir ediyorum. Bazen öykünün içinde kahramanların isimlerini karıştırıyorum. Teşekkür ve takdirimi sayfana bırakıyorum kardeşim. Takdir ise takdir, eleştiri ise eleştiri hepsine varım ben. Sevgilerimle :)))
Aynur Engindeniz
Hepsine var olmana sevindim canım. Ben de varım:))
Sevgiler.
Zaman tünelinde ben de sessiz bir yolculuk yaparak öykünün içine girdim.
Tebrikler, sevgiyle kal daima...
Aynur Engindeniz
Dökülen denizin duvağına asılıyordu bir kadının yarım kamış cümleleri...
Son cümlesine sakladığı martıların çığlığında geleceğine soyunuyordu belki de suskun ve düşünceli...
Sana artık birşey diyemiyorum huzurum...
elbette kutladım...
Aynur Engindeniz
Sevgiler.
Bu hikâyede, yazar daha önceki bir yazısına atıfta bulunmuş sanki.
Bir çok şeye farklı dokunarak- önümüze sererek-, güzel bir okuma keyfi yaşatıyor.
En azından ben yaşadım.Yaşadım, diyebiliyorum.
Mesela, martılara dokunuşu farklı olmuş,daha önce kaleme alınmış bir hikâyesinde: BİZ GENCİZ, GÜZELİZ, ZENGİNİZ BİR DE-. Bambaşka martılar okumuştuk,gördüklerimizden apayrı ama.Şimdi ise yine martılar,tabii bu defa apayrı martılar…
Yazarlık biraz da bu değil mi zaten?
Sonra ilk defa kedi’ okudum bu sayfada.
Kedi; ifade ettiğim gibi: bir şeyi sevmem için kâfi bir sebeptir.Ve öyle oldu. Hele kediye farklılık kazandırılmışsa,
işte o an değme keyfime.
Bakınız:
‘’Kedi bakışlı bir kuş konuyor burnuma.’’ Bu nasıl bir ifade Allah’ım.
Burası başlı başına hikâye…Sanırım ne demek isteğimi anladınız hocam.Susmak istiyorum,
tabii şapkamı çıkararak,güneşe inat.
Kendini geliştirilmişlik deriz buna.Her yazıda bir başka tat almak ya da…
Bazen birincil ağızdan,bazen de ikincil tekil ağızdan…bu da sevindirici değil mi?
Mütemadiyen deneme aşamasında.Ve bir gün gelecek noktayı koyacak.
Zaten kaliteli kumaş varsa,söylemeye gerek bile yok; ama biz söylemiş olalım,o gün geldiğinde de,
evet,-mağrur bir şekilde- ben demiştim,büyük yazar olacak,diye,ancak siz inanmamıştınız…
...
Bakın ne var elimde? Dayanamayacağım paylaşacağım sizlerle: Tolstoy:
Kendini geliştirmek isteyenlere bir tavsiyesi var,yani biz okurlara:
Hangi seviyeye gelirseniz gelin,kendinizi asla bir seçkin sınıf sanmayın.Bu insan için en büyük tuzaktır.
Akıl,yaşamak için vahşice öldürmeyi öğretir. İnsanları seveceğin zaman akıl hemen karşına dikilir.Ve büyük bir tuzak.Ben akıllı değilim,akıl bana hiçbir şey öğretmedi,bütün bildiğimi yürek verdi,vicdan verdi…
O halde gelişmek istiyorsan çevrene iyi bak,dikilme,eğil. Unutma, kötülük,insanların akla uygun bulduğudur.
Hep akıl dersen bunalıma girersin,kalbinin ve yüreğinin sesine de kulak ver’’
Ve akabinde, yazarlık için,iki şeyin önemiyle devam eder:
İnatla çalışmak ve gerçek bilgi.
Sonra da;
‘’…Açık olmayan,çok uzun ve fazla akademik olan yazarlar güzel de olsa okunmaz,
hemen acımadan yok etmeli bu tarzı. Çünkü insanlar sizden kendilerini olduğu gibi anlatmanızı bekler.’’
Öyle ki, en çok bu tür yazıları seviyorum bende; çünkü yazılanlar o zaman benim için anlam kazanmaya başlıyor.
Çok akademik yazılar okunmuyor, gerçekten. Dolu dolu olabilirler,ama okunmadıktan sonra,
hiçbir anlam ifade etmez,öyle değil mi?
Peki niye anlattın bunu diyebilirsiniz,haklı olarak.
…
Sakın bu yüzden olmasın:
Sanırım Aynur Hanım’ın yazdıkları o kadar da akademik değil,dolayısıyla herkes anlayabiliyor.
Zaten en büyük korkuları yazarların; anlaşılamamak’ tır.
Bilge Karasu,okur yazdıklarımı anlayamayacak diye,sürekli parantez açmıştır cümle sonlarında.Oğuz Atay,g eç anlaşılmıştır zaten…ve daha bir sürü kimlik.
Şimdi pencereyi örtebilirim sanırım…
Ama şimdilik…
Saygılarımla...
Harun Aktaş tarafından 8/11/2011 2:54:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Elbette takdir, benim dikkatli okuyucum. Teşekkür ederim.
Yine emek dolu okuyanlara bir şeyler katabilecek bir yorum yazmışsınız.Çok güzel örnekler.
"Anlaşılamamaktan" bahsetmişsiniz. Bazıları der ki kimin ne kadar anladığı önemli değil. önemli olan sanat. Ben kesinlikle bu fikre karşı çıkarım. Sanat halk için olmadıktan sonra ne işe yarar? O yüzden edebiyat gizemini muhafaza ederek ama yalın bir dille yapılmalı bana göre...
Akademik dil...Buna gerek yok bence. Edebiyat sen ben o demek. İnsanların zaten sıkıntılarla dolu yaşamlarında bir de benim yazdıklarımı okuyup "Acaba ne demek istiyor" diye kafa yormalarının alemi yok. Benim ruh dehlizimde yol iz aramalarına gerek yok. Okura bu çileyi çektirmeye hakkım yok:) O yüzden anlaşılır olmak en güzeli.
Vakit ayırıp güzel paylaşımlarda bulunduğunuz için tekrar teşekkürler.
Saygılar.
gel-gitlerin armonisinde,doğduk ,büyüdük evlendik ,kendimize baktık sorguladık,dönüp diğerlerine baktık
hep baktık,hep sorguladık,ve kaçırdık kendimizi engin bir denizin içinde kaybolduk
bitti mi
hayır bitmedi,bitmesi imkansız ,içim patlayacak deniz şakırtısından,ki o benim senin diğerlerinin öyküsü
sevgiler
lacivertiğnedenlik tarafından 8/10/2011 3:01:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim sevgili Aysu...
Sevgimle.
Günümün en güzel yazısı ilan ediyorum seni!
"Bir tepedeyim. Ayaklarımın altında sonsuz bir deniz. Zaman lahza oluyor. Kuş geniş kanatlarını sokuyor göğsümden içeri. Devrilen kum saatimi doğrultuyor. Sallıyor…Birbirine karışıyor bütün sesler ve suretler. Ahlar eyvahlar şükürler."
Aynur Engindeniz
Sevgiler.
Tam iki kez okudum. Tadına tekrar tekrar varmak için... Zaman tünelinde gezinmek muhteşemdi. Duygular, hüzün ve mutluluklar hep bir arada. Hele kızınızın dönüp bakması son bir defa...(Bana en çok bu dokundu) İçiçe geçmiş annelik yazgıları. Doğumdan yaşlanana dek yolculuğa çıktık sizinle hep birlikte sanki. Sayenizde. Teşekkürler, sizi okumayı seviyorum. İyi ki buradasınız, iyi ki buradayım. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Beğenmenize çok sevindim.
Evet, iyiki buradasınız.
Saygılar.
Ruhumveben
Sevgili Aynur.
Yazın için bir şey demiyeceğim. Onun değeri belli zaten. Denilmesi gerekenlerin bir çoğu da denilmiş.
Ben başka bir şey diyeceğim.
Tacettinin yorumuna verdiğin cevapta " Sözlük okuyorum" diyorsun.
Evettt...
Bunu bende yapıyorum..
Sözlük okuyorum dediğimde bana kahkahalarla gülmüşlerdi..
İşte... Deli ise bir deli daha...
Akıllı ise bir akıllı daha...
Sevgilerimle Aynur...
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum, saygılar çok çok.
Ne bilgece söylemler
hem edebiyat hem felsefe hem psikoloji
İsminiz bildirimle geldiği an anlıyorum
hayata dair duyguya dair tüm tadları yaşayacağıma
Takdir ve saygılarımla Aynur hanım
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum. Çok çok sevgiler.
Garip xu hayat...
Aslında bizmi garipsiyoruz ne?
Yok yok garip...Buna kanaat getirdim.Beni inandırdı ister istemez .Tam da anlatmak istediğime uygun bir söz var.Paylaşmak dilerim:
Diyor ki Chateaubriand: İnsanın bir tek ve hep aynı yaşamı yoktur.Peşpeşe eklenen bir çok yaşamı vardır ve çektiği acıların nedeni budur.
Sanırım bende kendimi bu şekilde ifade edebildim sana...
Korktuğu şeylerden kaçmak mümkün değildir insanın.İlla ki başa gelecek.Sevmek-aşk-özlem-hasret-
Kızlarını paylaşamayacağını düşünüyorsun ya...Ona da alışacaksın zamanla.O iyi olsun da.Aşkı ya,mühim değil gibi gibi...Sen anladın beni:)
Güzel be ciğer parem.Kırk kanatlı kuş gibi uçtum.Hala gökte geziniyorum.Bir inebilsem yere...
Sevgiyle kal -mutlu kal...
Aynur Engindeniz
Evet anladım seni...Ama ben gerçekten veremem kızlarımı. Gerçi Asran Hanıma küçüğünü söz verdim ama:)
Teşekkür ederim. Seni seviyorum güzel kız kardeşim ...
gece yazı yayına verildiğinde sayfaya girdim...bir türlü yazıya konsantre olamadım. çünkü göz kapaklarımda yapıştırıcı gibiydi uykum neti açınca ilk işim sayfaya girmek oldu. yaaa dedim bildiğim kadarıyla aynur çalışan biri iki kız annesi bu ne zaman vakit buluyor bu ne kadar efor...her gün maşallah....bir koltukta bin karpuz...kardeşim yazdıklarıda ses getiriyor...sitede bu tür arkadaşları düşündüm...başta aynur. kemnur.aksümer durdu şahin...her gün yazıyorlar helal olsun...vallahi kıskandım. demekki edebiyat aşıklısı bu demek...bir ara toynakta çoşuyor ama hemen pes ediyor...ben bıkmadan büyük keyifle okuyorum sağolun sitenin atom karıncaları....allah yokluğunuzu vermesin...saygılar
Aynur Engindeniz
Güzel sözlerin için çook teşekkür ederim.
Nazar etme ne olur, otur yaz senin daha iyisi olur:)))
Sevgiler.
Bir gün bu yazdıklarını bir kitap olarak,her zaman çantamda bulunduracağım.Nereye gidersem,benimle birlikte gelecek...Canım sıkıldıkça okuyup ifadelerin derinliğinde yüzeceğim...
Yalnız bir şartla; Her zaman hüzün olmasın şu yazdıklarında,kardeşim. Valla neredeyse her kelimesinde Aynur'un ruh halini okuyor gibiyim...Eğer öyleyse bu genç yaşta bu denli karamsarlık da olmaz ki! Bak benim bir ayağım çukurda,hala mizahın içerisinde hoplayıp duruyorum.
Velhasıl çıktı almadan okudum ya; kardayım yine. (Aysu için diyom...)
Selamlar Aynur. Sabah şerifleri hayırlı olsun.(Bana uyumak yok, birazdan tezgah açmaya çıkacam.)
Aynur Engindeniz
Aysuya çok selam.
Hayırlı işle Ayhan Abi.
Kitaplar ne zaman geliyor? Ama kulağıma söyle buraya değil:)
Kemnur
Aynur Engindeniz
Saygılr ve teşekkürler.
Sonuna kadar, öykü de bütünlüğünü koruyabilmek önemlidir...Ki özellikle böyle düşüncelerin bol olduğu, iç çekişlerin çok olduğu yazılarda.
..bunu iyi derleyip, yazıyorsunuz daima ablacım..
Hürmetle..
Aynur Engindeniz
Selamlar.
Harika Aynur'cuğum, okurken tuttuğum nefesimi bir süre sonra derinden bıraktım.
Çok beğendim, bana söz bırakmamışsın, hepsi sana kaçmışlar, selamlar ve sustum.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz
Susadığım yerden sonrasını okudun ama değil mi:)))) Yetti deyip bırakmadın:))))
Öykücüm benim.
Aynur Engindeniz
kızım doğduğunda arkadaşlarım takılmıştı
"hayırlı bir damat ara"
çok sıkıntı çektiğim içinde bir gün
bu kızı ilk istemeye gelenin ayağına bir kurşun sıkacağım diye yemin etmiştim:)
bir de babam ben cezaevindeyken evlenen kızkardeşim vedalaşıp evden çıkarken
balkonda oturmuş anneme...
"bunu yolcu ettik,canım çok yandı inşallah öbürü gidene kadar ölürüm,demiş.
öbürü evlenmedi.bilim kadını oldu.
öykünün o bölümünde senin ihtiyarlığın geldi aklıma:)
emekliliğin,çocukların evliliği
sonrasına bile hüzün düşüren düşünce monoloğu...
çok iyiyidi kardeşim...
Aynur Engindeniz
Daha emekliliğime 27 yıl var. Büyük kızım da 11 yaşında. Ama bizde bir söz bilirsin, "Anasının çemberini kızı bağlar." yani yaşanacaklar eskilerden çok da farklı olmayacak diye düşündüm.
Tekrar teşekkürler. Saygılar sevgiler selamlar.
Eşsiz bir zaman köprüsü. Farklı anlatım teknikleriyle köprüden geçirdiniz bizi:) Su gibi bazen ağır bazen şarıl şarıl işleyen yılların dindiremedikleri ile hep yerinde saydırdıkları bir arada. Başkalarının odalarında yüzler ve sözler ne kadar gizlidir bilinmez ama adım adım götürür bizi yalnızlık. Hep eskiyen fotoğraflara sarılıken bir de bakarsın senin fotoğrafın dolaşıyor başka ellerde. Zamanın yufka yürekli bir anına denk gelebildiyseniz ne mutlu? Yok, şimdi şiddet zamanı diyorsa uzatmayın avuçlarınızı cetvele. Bilakis düet yapın kapanırken gözleriniz. Son bir şarkı... Sesinizin geri döndüğünü duyduğunuz müddetçe dinleyeceğim sizi ve sizde yazmaya devam edeceksiniz. Öykü mükemmel, başarılı, takdire layık yine. Tebrikler...
Aynur Engindeniz
Öykü mükemmel değil bir kere, en azından diğer öykülerim kadar güzel bulmadım ben.Ama farklı bir anlatım tekniği denemeye çalıştığım doğru. Kronolojiyi ters çevirmek istedim.
Çok teşekkür ederim size. Siz de yazmaya devam ettikçe beni okur bulacaksınız Allah'ın izniyle.