ölüme akan an:zaman
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İçinde olup da göremediğimiz, bazen ılık bir meltem, bazen sert bir poyraz ama her zaman an-ı seyyaledir zaman. Tıpkı sınırlarını bilmediğimiz altımızda akıp giden bir nehir gibidir. Herkesin ve her varlığın hızı farklıdır bu nehirde. Herkese zaman farklı şekillerde tesir eder; bir eşyada sadece eskimeyle etkisini gösterirken, insandan farklı canlılarda hem cismin yıpranması hem de yaşlanmasıyla gösterir kendini.
Biz insanlardaysa zaman üç boyutuyla gösterir kendini. Birinci boyutta; bize nehirde çarpan rüzgarın sertliğine göre yıpratır ve acıtır. Yüzümüzdeki çizgiler, saçımıza düşen aklar, yorgunluğumuz, yıpranmışlığımız, yenilip içilmeyen, bedeli ağır, kısaca tecrübe dediğimiz hadise daha çok bununla ilintilidir.Bir kürek mahkumu ile bir fikir mahkumunu ikinci boyutları aynı olsa da ayırd etmemize yarar.İhtiyarlamaktır zira.
İkinci boyutu bizde nehirin hızından ziyade menziliyle alakalıdır biraz.Demiştik ya herkese hızı farklıdır diye burada biraz menzil de farklılaşır.Herkesin nehri bazen erken dökülür denize. Bizde feryat figan oysa nehir altımızda durmadan akmakta, keşke biri çıkıp durdursa ama nafile.Yaşlanmaktır bu da keza.
Gelelim üçüncü boyuta; bu boyut sadece biz insanlar için vardır.Mavera da diyebiliriz.Öteler yani.Burada gözün görme menzili gibi ruhun sezebilme mesafesi önemlidir.Ruh denen altı delik küpü ne kadar doldurabilmişizdir.Çok daha basite indirgersek, iki tek yumurta ikizinin aynı hava şartlarında , aynı akış hızında farklı meşgaleler ile uğraşısıdır.Kirlenebilme kabiliyet ve hızıdır yani.
İfadeyle bütün ırmaklar bir dağ eteğinden ( ama dağlar ve coğrafyalar çok değişebilir) berrak bir pınar olarak doğarlar. Fakat çok azı aynı berraklıkta denize ulaşır. Herkes kendi nehrini rüzgardan, güneşten, yağmurdan ve dahi kıyısından aynı şekilde koruyamaz.
Her zemin, her olay, her manzara karşısında bu kıymeti herşeyden menkul bu yakut sükutu nasıl iyi kullanacağız..
Bu hususla ilgili birçoğumuzun bildiği bir anektodu nakledeyim.;
Zamanın birinde, hadisenin üç boyutuna da vakıf, bir bilim, bir ilim, bir düşünce adamı elinde cam bir kavanozla sınıfa girer.Talebelerine cam kavanozun içine kaya parçaları koyarak kavanozu gösterir.
-----------’Bu kavanoz dolu mu’ der,
talebeler hep bir ağızdan ’dolu efendim’ der.Hoca hayır der.Kayalardan küçük taş parçalarını alarak koyar tekrar kavanoza.Öğrenciler şaşırmış çok azı, dolu efendim der.Bu sefer hoca kumları alarak doldurur kavanoza ’şimdi doldu mu’ öğrencilerde çıt yok.
Hoca bir bardak su alarak aralarına döker ve ’şimdi doldu’ der öğrencilerine dönerek.
Hoca öğrencilere,
----yani ne; yani hayat kavanozumuzu doldururken önce büyük ve önemli yer tutanları koymalıyız. Bu büyüklük ve önem sırasını takip edebilirsek, bu kavanozu en iyi şekilde doldururuz der.
Bu konuyu dolu dolu yaşayabilme kalitesi açısından naklettim.Herkesin kendi kayası kendine büyüktür zira ve onu koyacaktır önce. Keşke elimizde sadece zamanın ikinci boyutu olan hızını gösteren saatler dışında üç boyutunu da gösterebilen makinalarımız olabilse
Keşke bu maratonda, ruhumuzun fransız setliği bozulmadan, dolu dolu yaşayabilsek.
Şimdi bu zaman konusunda ki önemli mevzulardan biri de , kayığımızla nazlı nazlı giderken nehrimizde önümüze çıkacak o kıvrımların arkasını da görebilsek.O kıvrımlardan geçeceğimiz mutlaktır ama dürbünümüz olmadığı için göremiyoruz.Karşımıza çıkanlara kimimiz kader kimimiz de şans diyoruz.Elbette bu nehrin hem arkasını hem de önünü gören ne yaptığımızı, nereye gittiğimizi bilen ve zamanın tüm boyutlarından müstesna biri mutlak vardır.
İyi yolculuklar dilerim hepinize...
YORUMLAR
çok güzel derin den hissettiklerin dilerim seni böyle derinden mutlu edecek biri çıkar cansın
nehir kendi yolunda akacak izin verseler...o hep denize giden yolu bir sekilde bulacak---bundan kacis yok---ölüm hic aklimizdan cikmiyor..denizin kokusu burnumuzu sizlattikca daha bir hizla ilerliyoruz gibi---
ama nehir kendi yolunda giderken ruhlarin tacizinden nasil korunacak---icine atilan tüm olumsuzluklardan nasil arinacak---mümkünmü---bu ?
ah sevgili yazar hep(gercegi) bildigimizi bilmek öyle zorki...
kalemin yine usta idi---yüregin gibi..
sevgiler..
Biz de feryat figan oysa nehir altımızda durmadan akmakta, keşke biri çıkıp durdursa ama nafile.Yaşlanmaktır bu da keza.
İlk önce 1. boyut mu?
Birinci boyuttan öncekiler 0. boyut mu oluyor hocam...
Harika bir yazıydı okuduğum...
Bir an ben önce suyu mu koydum kavanoza diye düşündüm...
Galiba kavanozumuz boş olarak nehirde daha iyi yol alır...
Ters orantı mı yapalım:)
Harikaydı yazınız...
Benim anlayabileceğim kadar sade...
Tebrik ederim hocam...
Hayırlı yolculuklar hepimize...
Saygılar sevgiler...