- 890 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gariplikler Pusulası (Kitap Eleştirisi)
Ölüm; kimilerine göre bir sondur, toprağa karışma anıdır. Bunu böyle bildikleri için çıkmazlarda yaşarlar. Çıkmaz sokağa girdiklerinde, onun bir son olduğunu bilerek girdiklerinde sürekli o “son”u düşünürler. Akıllarından çıkaramazlar, çünkü yürüdükleri bu yolun bir sonu vardır ve sona geldiklerinde ne olacağı gayet meçhuldür. Bu olgu da kafalarının rahat olmasını engeller. Hayatları, amaçsız bir yolculuktur çıktıkları. Kulakları olmayan bir yarasa gibi dolaşırlar etrafta. Ölümden çok korkarlar, bu yüzden pasif olurlar genelde. Bir şeyleri başarmak için gerekli gücü kendilerinde asla bulamazlar. Biraz zorlandıklarında suçu yaratana atarlar, biraz zora düştüklerindeyse yaratandan destek isterler. Oysa yaratana inanmadıkları, ölümü bir son olarak kavrayışlarından bellidir.
‘Gariplikler Pusulası’ isimli kitabı okurken benim bu söylediklerimin ustaca işlenişine tanık oldum. Belli bir olay örgüsü dahilinde ölümden neden korktuğumuz ve neden korkmamamız gerektiğini anlatıyor yazar. Tabi bu benim fikrim. Aynı kitabı okuyan arkadaşımdan da “Olağandışı olaylar yaşayan bir adamın, bu anılarını yeni yetişen nesle anlatması gibiydi kitap” yorumunu aldım. Kitap hakkında yazılmış diğer yazıları araştırdım ve onları yazanların da neredeyse tamamının farklı çıkarımlarda bulunduğunu gördüm. Yani yazarımız anlatmak istediklerini o kadar güzel, o kadar etkileyici ve o kadar “içimize” işlemiş ki; okuyanlar neye ihtiyaçları varsa, neyi öğrenmek istiyorlarsa, kahramanımızın hayatından ne yönde etkilenmek istiyorlarsa onu elde ediyorlar.
*Kitabı okuduğumda, bu zamana dek başımdan geçmiş, “garip” olarak nitelendirdiğim olayları bir kez daha gözden geçirmem gerektiğine karar verdim.
*Yaşadıklarımı çoğu zaman kötü, gereksiz, hak etmediğim, talihsiz olarak nitelendirirdim. Sanırım bundan sonra kullandığım sıfatlara dikkat etmeliyim.
*Sürükleyici yapıtlar, çoğu zaman sizi anlatmaz. Ya da size yakın karakterleri. Yeni bir şeyler keşfettirir size. Bu yüzden akışına kapılırsınız, bir çırpıda okuyup bitirmek istersiniz. Bu kitabın bir farkı da burada. Sizi anlatmasına rağmen çekici ve sürükleyici olmayı başarabiliyor üslubu sayesinde. Üstelik size Amerika’yı baştan keşfettirmiyor. Amerika’ının madenlerini kazandırıyor. Yani ölümü anlatırken, bilmediğiniz yönleriyle ele alıyor.
*Ben okudum, çok beğendim. Nacizane kütüphanemin demirbaşı olacak inşaallah. Sizlerin de okumasını, faydalanmasını gönülden isterim.
*Son olarak; yazarı Ahmet AY. Keyifli okumalar diliyorum efendim…
Safsatacı*