- 1500 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Ben hiç gitmedim ki…
Her günkü gibi aynı saatte uyandı gecenin karanlığında pencereden dışarıya baktı döndü tekrar yatağına uzandı. Aklında yine sevdiği adam vardı…. Vedalaşamamışlardı. Bir anlık bile olsa onu görmek için şimdi nelerden vazgeçerdi.
Şafak vakti ezan okunurken duayla gözlerini kapattı.
Uzun engebeli yolda vadinin çukurları içinde sevdiğine ulaşmak için yürürken, sivri keskin geçit vermeyen kayalıklar arasında umutsuzluğa kapılıyor geri dönmek ve gitmek arasında çırpınan yüreğinin seslerinde savaşırken bir anda kendini dik kayalıkların arasında buldu. Gözleriyle tepeden aşağılara doğru baktı. Yüksek sarp kayalıklardan ürkmüştü. Umutsuzca korkuyla içi titredi yine başarmamıştı vazgeçmemeliydi içindeki his sevdiğinin buralarda birlerlerde olduğunu söylüyordu.
Neredeydi?
Gözlerine yaş dolarken bir anda çağlayarak akan su sesi ile ayağının altına baktı. Kocaman düz bir taşın üstünde duruyor, bastığı taşın altından köpük gibi bem beyaz dere kayalıklarla çarparak vadiye doğru süzülüyordu. Taşların üstünde derenin akışını seyrederek yoluna devam etti. Ta ki taşların altından akan derenin taşların üstenden akmaya başladığı yere kadar. Son çizgide taşın üstünde durdu yolun içinden çağlayarak akan dereye baktı. Suyun sert akışında derin içinde yürümek imkânsızdı yolu yine tıkanmıştı. Başını hafifçe yukarıya kaldırdı tepeden aşağıya doğru suyolunu takip eden yolcu yüklü bir aracın kendine doğru geldiğini gördü. Düşündü, çocukluğunda yaylalardan suyolundan araçlarla çok yolculuk yapmıştı. Cesaretle eğilip eteklerini kıvırırken birdenbire suyolunun içinden kar beyaz atıyla yanından gülümseyerek geçen adamı gördü. Adamın yüzüne bakmak için başını kaldırdı kar beyaz atın üstünde oturan adam çoktan taş yoldan uzaklaşmıştı. Onu görmek için başını daha yukarılara kaldırarak baktı baktı baktı karşısında işte o an muhteşem görüntüsüyle uçsuz bucaksız yükselen yeşil ve mavinin süslediği heybetli aslan gibi dağlar sıralı şekilde duruyordu. Yeşil dağların görüntüsü güzelliğinde kendini rüyada gibi hissederken mutluluktan heybetli aslanın sağdan sola doğru kıvrılarak yuvarlak şekil alan vadinin yeşil ağaçları arasında sıralanan beyaz taş duvarlarla ve kahve renkli ahşap karışımı eski evlerin görüntüsüne bakarak suyolunun kıyısından yürüye yürüye köyün ortasına ulaştı. İnanılmaz güzellikteki dağların ortasında döne döne mırıldandı Rabbim burası cennet rabbim burası cennet mutluğu hüznü özlemi aynı anda yaşayarak ahşap evlere tek tek bakıyordu. İçinde ki soru sevdiği nerdeydi?
Döne döne evlere bakarken tek bir ahşap ev onun dikkatini çekmişti. Evin ön tarafında eski kitapçı dükkânı andıran işaretleri vardı. Ahşap binaya doğru yürüdü İçinde korkular karşılaştıklarında ya sevdiği adam onu görmek istemezse. Eliyle kapının kolunu tutarak yavaşça araladı içeriye doğru bir adım attı karşısında eski ahşap tezgâh, tezgâhın altına doğru eğilmiş sadece saçlarının üst kısmı görünen bir adam. Kapının açılma sesiyle tezgâhın arkasında eğilmiş olan adam yavaşça başını yukarıya kaldırırken geç kadın gözlerini ilk defe kaçırmadan utanmadan karşısında yükselen aydınlık yüze doğru adama bakıyordu…
O anda her şey durmuştu, kadın adamın yüzündeki tüm çizgilerin her kıvrımlarını kıpırdamadan ilk defa bu kadar net görüyor, sevdiğinin yüzünü yüreğinin içine damgalarcasına öylece bakıyordu. İkisinin aynı anda gözleri birleşti kadın bir çift maviliğin bedeninden içeriye doğru akıttığı hissetti. Artık dayanacak güç kalmamıştı hasretle titreyerek iki göz iki çeşme hıçkırarak ağlamaya başlarken, adam tezgâhın arkasından bir adım atarak kadına doğru yürüdü… Dudaklarından duygu dolu bir sesle kadınına usulcana…
Buradasın…
Kadın sevgiyle koşarak adama boynuna sarılırken kulağına eğilip titrek hıçkırıklı sesle
Ben hiç gitmedim ki…
Ummühan YILDIZ.
YORUMLAR
Ne diyelim işte sevmek ve sevilmek bu olsa gerek,her şeyin bir bedeli olduğu gibi sevmenin ve
sevilmeninde bir bedeli var,bu ise karşılıklı fedakârlıktır.Tek taraflı olsa ancak cıkarcılık olurki
sonu hüsranla biter aşk ve aşıklık ozaman yağmursuz gürleyen bulutlara benzer o da kendilerini
aldatmaktan öteye varmaz.bazen böylesi güzel mekaleleri özlüyoruz doğrusu,ümmuhan hanım
gerçekten hoştu güzel bir kurgu yüreğine sağlık,tebrik eder saygılar sunarım.Selamlarımla
Osman AKSOY