KORKULUK ALDIRMAK
Yerinde duramıyordu. Bir o yana, bir bu yana geziniyordu, evin odalarında.
Ağrısı vardı, ilaç ta geçirmiyordu.
Koltuğa oturdu. Karnını tutuyordu. Gözleri dalgın çocukluğunu hatırladı.
"Annem" olsaydı, bir çare bulurdu, dedi kendi kendine. Acı bir tebessüm oluştu yüzünde...
evet dedi, korkmuştum! geçen akşam ondan oldu, korkudan!
Çocuk ikende olurdu böyle ağrılar, mahallede korkan çocukların,
korkularını alan yaşlı bir nine vardı. Uzandı koltuğa ve düşünmeye başladı.
Başka hiç bir yerden duymamış okumamıştı bu korkuluk almayı...
Okuması yazması yoktu, sadece dualar ezberlemişti yaşlı kadın küçüklüğünden beri...Saf ve temizdi kalbi...
O da, aile büyüklerinden öğrenmişti. Daha önce aynı işi yapanların yanında staj görmüştü.
Eskilerin bir çeşit "halk hekimliği..."
"El vermek" diye bir şey vardı. Bu işi yapan, yaşlandığında ya da, işi yapamayacak hale geldiğinde,
kendisinden sonra devam edecek olana el verirdi.“Benim elim senin olsun.” diyerek elini tutardı.
Nesilden nesile aile içinde sürerdi...
Nazar değen ya da, korkan çocuklar çok ağlarlardı. Uyuyamazlardı. Korkuluklarının alınması gerekirdi.
Sabah aç karınla, üç gün aynı işlem tekrar edilirdi. Korkuyu alan nine; abdestli ve başı örtülü olurdu.
Çocuk karşışına getirilir, sırt üstü yere yatırılırdı. Önce muayene edilirdi.
Korkan çocukların, kasıklarında şişlikler olurdu. Bu şişlikleri bastırarak ovalardı -çok gıdıklanırdı insan bu esnada-
Çoçuğun ismini söyler;" Ahmet korkmamış, yer korkmuş" diye... Kasıklarını ovaladıktan sonra, ellerini yere vururdu.
(üç kez) Yerde yatan çocuğun, ayaklarını havaya doğru kaldırır, elini yumruk yapıp topuklarına vururdu.
-Vücuda giren Korkuyu korkutup, kaçırmak için olsa gerek- bu hareketler yapılırken, dualar okunurdu.
Çocuk; ayakları başa doğru itilip ters takla attırılırdı - Üç kez-
Çoğu çocuk, daha çok korkar, feryat ederdi!...
Ama; anlayamadığım, çocuklar; sonraki günlerde iyi olurdu.
Çok rahat uyuduklarını söylerdi anneleri, teşekkür ve dua eder, hediyeler getirirdi, korkuluk alan nineye...
Herşey gönülden yapılırdı. Herkes memnun ve mutlu olurdu.
Şimdi düşünüyorum, psikolojik açıdan -Acaba çocuk; daha çok korktuğundan, şok mu geçirirdi!...
Bilinç altınamı iterdi? Korkusunu, saklardı! Unutmuş gibi...
Yoksa, manevi olarak; duanın aracılıyla, Allahın verdiği, şifanın etkisi miydi?
Belkide, düşünce gücü; Herkes, çocuğun iyileşeceğini düşünürdü, çünkü...
Daha önce korkuluk aldıranlar, korkuluk alan kadın, çocuğun annesi, komşular, düşünce gücünün etkileşimi...
02/ 08/ 2011
V.Kayra
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.