- 1223 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SILAYI RAHİM
“Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.”
Böyle demiş demesine de şair; amma, işin aslı gerçekten öyle mi, değil mi? Nasıl ki insanlar doğarken annelerini, babalarını, cinsiyetlerini ve milliyetlerini seçemezler; aynen bunun gibi doğacakları yeri de seçemezler. Ne zaman ki büyür, büyürken gereksinimleri artar, işte o zaman seçmek durumunda kalır doğduğu yeri ya da doyacağı yeri. Doğduğu yerde ölecek diye bir kural yoktur elbette. Ancak, doyduğu yerde de kalacak diye bir kural yoktur.
Zaman zaman insanın doğduğu yerlere gitmesi istenir sadece. Bu isteğe de ‘sılayı rahim’ denir. Hem bu ‘sılayı rahim’ isteği karşılıksız istek de değildir hani. Sonunda ödülü olan, mükâfatı olan bir istektir ‘sılayı rahim’.
Ve en önemlisi yaratılmışın lehine oluşundadır isteğin. Aynı zamanda İslâm’ın, üzerinde çokça durduğu hususlardan biridir ‘sılayı rahim’.
Sılayı rahim, bir anlamda da akrabalar arasındaki münasebetleri kuvvetlendirmek ve devam ettirmektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Kendisi adına birbirinizden (haklarınızı) talep ettiğiniz Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının!” (en-Nisâ 4/1)
Âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz akrabalık bağlarını koparmaktan sakınmayı, kendisinden sakınmakla aynı anda zikretmek suretiyle sılayı rahimin önemine dikkat çekmiştir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) ise; ‘sılayı rahim’ için, şöyle der:
“Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.” (Buhârî, Edeb, 12)
Yıllar oldu yukarda ki şiirde geçen ‘o köy bizim köyümüzdür’ dediğimiz köyüme gitmeyeli. Köyüm ki; Kayseri ilinin Felâhiye ilçesinin Karaşıh adlı şirin bir dağ köyü. Her ne kadar doyduğumuz yerde olmamız hasebiyle köyümüze gidip gelemesemde gönülden ırak tutmak imkânsızdır. Tabi tarifi de…
Tarifi imkânsız duygudur bence
Bir ömre değer hayali köyümün
Gün batıp ta karanlıklar çökünce
Ilgıt ılgıt eser, yeli köyümün.
Beyaza kaplanır bahçeler bağlar
Gelinlik giymiş kız gibidir dağlar
Yağmurlar yağıp eriyince karlar
Deli deli coşar, seli köyümün.
Aldatmasın sizi şimdiki hâli
Öncekilere aittir vebali
Öyle hoş ki; miski amber misali
Burcu burcu kokar, gülü köyümün.
Sılayı rahme geç kalmadan yarın
“Senede bir gün olsa bile varın”
Yedi oluklu o büyük pınarın
Şırıl şırıl akar, suyu köyümün.
Hüzün kaplar köy türküsü dinlerken
Yola çıkarım yıldızlar sönerken
Gurbet elden ana yurda dönerken
Kıvrım kıvrım uzar, yolu köyümün.
Şair; “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder” derken ömrünün azaldığını vurgulamaktadır. O zaman ‘yaş elli’ diyenlerin ömrünün ne kadar kaldığını hesaplamak hiçte zor olmasa gerek.
Tamda yaşımın ellili yılları göstermeye başladığı bu günlerde Yüce Rabbimin sılayı rahim yapmam için önüme bir fırsat çıkardığını düşünüyorum. Her yıl Temmuz ayının ikinci hafta sonu “Pilav Şöleni” tertiplenir köyümde. Yıl içinde yapılacak faaliyetler buna göre ayarlanır aileler arasında. Düğünler, sünnetler bu haftaya denk getirilmemeye çalışılır. Yurdun ve dünyanın dört bir köşesine bir lokma ekmeğinin peşinden giden gurbetçi köylülerim; bu şöleni vesile ederek bir anlamda sılayı rahim yaparlar.
Bu seferki şölenin program sunuculuğu şahsıma tevdi edilince; yukarda da dediğim gibi, bunun Yüce Rabbim tarafından bir fırsat olduğunu düşündüm ve bunu kaçırmamak için elimden geleni yapmaya çalıştım. Umarım başarmışımdır.
Haydi! Sizlerde en kısa zamanda sılayı rahim yapmaya var mısınız?