- 799 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CEFANIN MÜKAFATI
Neriman, iki çocuğuna en güzel elbiselerini giydirip kocasına haydi biz hazırız sende hazırsan düğüne gidebiliriz diye seslendi. Neriman, biraz süslenmesini abartan kocasına “hayırdır çapkınlık falan mı yapacaksın niye bu kadar süslendin” diye takıldı.Ahmet, yo hanım senin üstüne gül koklar mıyım deyip yanağına sıcacık bir buse bırakıverdi.Ailecek kol kola sevinç içerinsin de düğüne gittiler.Kızları Fatma, eline bir mendil almış kardeşi Keremle birlikte halayın ortasında sevimli, sempatik tavırlarıyla oynuyordu.Neriman da kocasıyla birlikte el ele tutuşmuş coşku ve tutkuyla çocuklarını izliyorlardı.Birden Neriman, bir silah sesi duydu ses nerden geldi diye etrafına bakınırken kocasına doğru döndü; fakat dönmesiyle feryadı bastı.Serserinin biri eğlenmek adına sevinç adına tabancasını çıkarmış rast gele ateş etmişti. Bu kurşunlardan bir tanesi de Neriman’ın kocasına isabet etmişti. Fatma, küçüktü fakat annesinin feryat ettiğini duyunca kardeşini kendisiyle birlikte sürerek annesine doğru koştu. Birde ne görsün babası kan içerisinde yerde yatıyor annesi de babasının baş ucunda saçını başını yolduğu gibi kendini yerlere çarpıyor.Çocuklar da annesi ağlıyor diye ağlamaya başladılar.Etraftakilerin müdahalesiyle kendine gelen Neriman, çocuklarının ağlama sesini işitince onları kolları arasına alıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Neriman, kocası öldükten sonra bu genç yaşında solmaya başladı.Neriman gece yarısı çocuklar uyurken kalkıp aynaya baktı.kendini tanıyamadı.Sanki on yıl yaşlanmıştı.Neriman, neden böyle yaptığını sorgulamaya başladı.Çocuk odasında yatmakta olan gül gibi iki çocuğunun kendisi olmadan hayata tutunamayacağını düşünmeye başladı.Bu saatten sonra çocukları için yaşayacağını, onlar için ayakta kalması gerektiği söyledi.Halbuki o çok şey istememişti.Kocası ve çocuklarıyla birlikte huzur içerisinde yaşamak istemişti.Kendine biraz teselli vererek olsun be kaderin cilvesi ne yapalım bundan sonra çocuklarımı en güzel şekilde yetiştireceğim ne olursa olsun onlara destek olacağım.Bu sabahtan itibaren ailesine yeni bir hayat çizgisi çizeceğini söyledi.Sabah olduğunda hemen yatağından kalkıp, çocukların odasına gitti.Hiç farkına varmamıştı Fatma ne kadar zayıflamış, Kerem ne kadar cılız kalmış.Çocuklarını kaldırdı.Bir güzel kahvaltılarını yaptırıp onları okula gönderdi.Kendiside kocası öldükten sonra iş bulmuş çalışmaya başlamıştı; fakat şimdiye kadar kendini işine veremediği için birkaç defa ihtar yemişti.Hayata şevkle sarıldığı için zaman gittikçe işinde bir numara oldu.Çocuklarını kimseye muhtaç etmeden, yetiştirmeye çalışıyordu.Neriman, maaşını yeni almıştı. Kendime bir manto satın alayım diye düşündü.Kendine çoktan beri hiçbir şey almamıştı.Konfeksiyona girdi şöyle bir baktı tam istediği şekilde bir manto vardı Mantoyu alıp kasaya götürdü parayı çıkarıp mantoyu satın alacaktı. Birden çocukları gözlerinin önüne geliverdi.Evin kapısını açtığını düşündü. Bir yandan Fatma’nın diğer yandan Keremin anne bize ne aldın bize ne aldın dediklerini duyuverdi.Hemen Mantoyu yerine bırakıp, çocuklarının sevineceği birkaç şey aldı eve gitti.Kapıyı açtığında poşeti arkasına saklayıp, çocuklar gelin bakayım anneniz size ne aldı. Çocuklar hemen koşup annelerinin boynuna sarılıverdiler.Fatma annesinin bir yanağını öpüyor Kerem diğer yanağını öpüyordu.Hediyelerini verdikten sonra iki çocuğunu kucağına oturtup, onları çok sevdiğini dünyanın hiçbir nimetine değiştirmeyeceğini söyleyip onları göğsüne bastırdı.Geçen zamanla birlikte çocuklar büyümeye başladı.Liseyi bitiren Fatma’yı çocukluk aşkı olan Ali istedi.Evlendikten sonra Alinin görev yaptığı yere yerleştiler.Neriman, uzak diyara çocuğunu gönderdiği için üzülüyordu.Fakat onlar mutlu olsun da varsın ben görmeyeyim varsın gece yarıları Fatma Fatma diye uyanayım.Oğlu Kerem, okulunu bitirdikten sonra iyi bir işe yerleşip kendi başına yaşamaya başladı.Tek başına yaşamaya alışan Neriman, sürekli telefonun yakının da duruyordu.Çocuklarım ararda kendileriyle bir iki kelime de olsa konuşurum.Dünyam aydınlanır diyordu. Fatma gün aşırı annesini arıyordu.Kerem evi yakında olsa pek aramıyordu. (o cefakar annesini, o çilekeş annesini, o gün görmemiş annesini, o genç yaşta dul kalmış gelen evlilik tekliflerini çocukları var diye geri çeviren fedakar annesini, nerden bilsin bunları Kerem ) Kocası izin vermediği için annesini ziyaret edemeyen Fatma her aradığında annesi durumunun iyi olduğunu, kendisini aramayan Keremin sürekli kendisini aradığını söylüyordu.Bunları da yeter ki Fatma’sı üzülmesin diye söylüyordu.Kazandığı para içerinde şımaran, kendini kaybeden Kerem, artık annesini aramıyordu.Komşuları Neriman’ın kendisine bakamadığını perişan, sefil bir hayat sürdüğünü görünce hiç olmasa huzurevinde rahat edersin bu sefil hayatı yaşamazsın dedikleri zaman; “hayır şimdi Keremim gelir beni bu hayattan kurtarır” diyordu.Gece yarılarına kadar pencereden dışarıyı gözlüyordu belki Keremi gelir “anne ben geldim” der elinden öperdi.Her gün o pencerenin önünde eriyip gidiyordu.Bu duruma dayanamayan komşuları Neriman’ı huzurevine gitmesi için ikna etmiştiler.Neriman, komşuların yardımıyla huzurevine gittiğinde huzurevi görevlileri güler yüzle sıcak tebessümle karşılayıp hiç akrabanız var mı size herhangi bir şey olduğunda ulaşabileceğimiz kimse var mı ? Diye sorduğunda. Göz yaşlarına boğulan Neriman, çok uzaklarda bir kızım var. Fakat O da huzursuz olmasın onun haberi olmasın dedikten sonra görevliler burada kendisine çok iyi bakacaklarını söylediler.Burada huzur içerisinde yaşar gidersin diyorlardı.Artık Keremi, hatırlamak istemiyordu fakat sonuçta evlattı.Keremi hatırladığında kalbi sıkışıyor elleri titriyordu.Artık Kerem diye bir oğlu yoktu.Artık bağrına huzur evini ziyaret eden ziyaretçileri bastıracaktı.Artık ziyarete gelen kişilere canım ,ciğerim,bir tanem, diyecekti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.