- 1293 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TAM ALTI GÜN YEDİ GECE
Merhaba Sevgili…
Nasılsın? Bugün hangi rengindesin hayatın? Bugün hangi deminde? Hangi yağmurunda?
Yağmurları dinlemek istiyorum. Kuytu bir sokağın göğsüne sığınıp yaşlı rüzgârların getirdiği yağmurları… Çünkü yağmurlar içinde umut barındırır. Umutları tazeler. Söylemiştim seni yağan ilk yağmurla anacağımı… Ama mevsim henüz çözememiş ayrılılığın buzunu… Hala soğuk vurmaya devam ediyor aşkla dolu yüreğimi…
Bugün bir haftayı doldurmak üzereyim… Akılsal bir metafizik dalgalanmasıyla tam altı gün yedi gece. Üzerimde bir ölü toprağı, kırılgan bir vazo yüreğim. Ne zaman dışarı çıksam, tüm efsunlu bakışlar üzerimde. Sanki herkes görüyor yada duyuyor, yüreğimde sakladığım seni,sesini… Bu yüzden kendime sığınıyorum, Kendi içime, kendi boşluklarıma... Suskun akşamlar gibi biriktirdiklerim var özlemle paylaşacağım. Yine yazacağım, sayfalar sayfaları kovalayacak, akıtacağım yüreğimin gözyaşını… Taki gök duyana kadar bizi, taki umut yağmurlarını yağana kadar…
İstersen kız bana, ama bari bırak istediğim gibi yazayım. Bırak içimden geldiği gibi dökeyim yüreğimin yağmurlarını… Dökeyim de yalnız kaldığım şu adaya artık yağmur yerine göz yaşlarım yağsın. Artık astarı yırtıldı yüreğimin… Ne varsa gözüküyor tüm çıplaklığıyla… Kelebeğe dönüşmüyor şu tırtıl yüreğim. Mevsimi gelmiyor sen dokunmayınca… Hizaya sokamıyorum sen olmayınca…
Topladım tüm senliliğimi, kovduğun tüm benliğimi, muhacir bir bensizlikle. Gömdüm içime. Suya yazı yazmaktı galiba sana ulaşma çabaları… Duvara soyut bir resim yapmaktı, sadece benim anladığım. Ama yinede sevdim seni ben. Hem de Hz.Musa’nın koyunlarının uysallığında… Ancak ağladığımda dağıtıyorum bu aşkı, yoksa yüreğinde kor bir nehirle nasıl yaşar insan…
Dönelim yine seninle bıraktığımız noktaya. Bilmiyorum, tükettik mi seninle bütün ihtimalleri? Konuştuk mu tüm konuşacaklarımızı? Mesele sana benzerini aramak yollarda. Düşmek bir kuyunun dibine. Bir kere görebilseydim seni; yokluğunda sana benzerlerini bulup avunacaktım. Ellerini, gözlerini düşleyecektim. Leman Sam’ın söylediği şarkıdaki gibi, sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba diyecektim. Belki de o zaman anlayacaktım hiç kimsenin sen olmadığını… Hiç kimsenin yerini doldurmadığını…
“Unutmak için” yalanına başvurup; birkaç eş dostla görüşmek iyi gelir diye düşünerek, sürüyorum yolumu Aldershot’a. Ama aklıma gelmemişti, nasılsın diyenlere ne söyleyeceğim. İyiyim diye yalan mı söylemeliyim? Yoksa sevdalandım eylül tadında bir bahara mı demeliyim? Bakmayın böyle karşınızda durduğuma daha ilk gittiğim gün gibi hala ordayım, sevgilinin topraklarında mı demeliyim.
Zaman geçiyor ve biz farkında olmadan kırılıyoruz. O kadar duygu değişimleri gibi yaşıyoruz ki, zamanla yıpranan asfaltlara benziyoruz… Yıprandıkça üzerimize yeni asfaltlar ekliyoruz. Oysa ben yolu değiştirmekten bahsediyorum. Niçin kırıldığımıza bakmadan, üzerine yeni kırılmalar ekleyerek, sadece unutmak için üzerini kapatmaktan değil. Seninle yolumu değiştirmekten… Senden önce ve sonrası diye seni bir milat olarak almaktan söz ediyorum. Mucizelere inanır mısın sevgili…? Hayatın mucizelerle dolu olduğuna... Bir mucize değil mi seninle karşılaşmak ve bir mucize değil mi sana sevdalanmak?
Hadi mucize olmadığına inandır beni… Toprağın sesini dinle o zaman… İçinden çıkardığı mucizeleri… İnsan bir mucize değil mi? O’nun gönlünü bir başkasına düşüren değil mi? Size gönlününüz ısınsın diye karşı bir çift yarattık diyen Rabbin sözü mucize değil mi? Hadi bana mucize olmadığını söyle sevgili, mucizelere inanmadığını…
Belki de pembeyi görmeyen gözün pembe rüyası olamaz… Belki de sen pembeyi görmedin. Belki de sen aşkı bilmiyorsun, sevmeyi… Sen aşkı biliyor musun sevgili? Belki de Hakkarili bir çocuğa denizi anlatmak gibi bir şey, sana aşkı anlatmak. Belki ondan da beter. Bana aşkı anlatır mısın sevgili. Bana denizi anlatır mısın? Bana maviyi, bana pembeyi…
Söylesene sevgili zaman kırıkları siler mi? Siler misin bende açtığın kırıkları? Pansuman olur mu sözlerin lime lime ettiğin kalbime? Ama sanmıyorum yapacağını. Sanmıyorum saracağını… Çünkü hala dilin yaralayıcı, hala incitici bir dil kullanıyorsun… Hala ellerinde işlediğin son gönül cinayetinin kurumuş kan izleri duruyor. Hala yaralı kalbin, hala dikenli bir tel… Hem de üzerinde uyarı tabelası bulunmayan elektrikli bir tel... Sana yaklaşanı her zaman çarpar mısın sevgili? Yoksa sadece ben miyim bu aşkın sakarı…?
Oysa bir kez olsun dinlenmeyi hak ediyordum. Bir kez olsun ne söylediğimi, kendimi ifade etme hakkım olduğunu, hem de demokrasimiz çok ileride dediğimiz ülkede. Hem de senin şehrinde. Ama yanılgılar zinciriymiş başkent. Bir maskeli balonun salonu… Saat 12’yi geçince balkabağına dönüştü hayallerim. Sanırım bir düşten uyandım. Düşte kalmış o kentte, düşmüş tüm yaşadıklarım…
Sen yinede dik tut başını. Farkındayım artık başka sevdalara gülümsüyor yüreğin. Bir başkası girmiş gözbebeklerine, başkasının sesi var kulaklarında. Anlıyorum başka bir yürek değmiş küllerine, çoktan kanatlanmış duyguların. Anlıyorum bir genç kızın içsel çağrılarını, içindeki yeni yetme sevinçleri. Bu soğuk geceler üşütüyor ruhunu. Ne sözlerim, ne yazılarım, ne de gizemli ruhum tutabilir artık seni yanımda.
Söyleyemediklerini biliyorum. Yaşayamadığını ve yaşatmak istemediğini söyleyemiyorsun. Ben bilirim üzerime düşeni yapmasını, sen yinede dik tut başını. Sadece beni tanımış olsaydın, tadabilseydin düşlerimi nasıl gerçeğe dönüştürebildiğimi, eminim ki sevemezdin başka bir yüreği.
Oysa, nasılda sevmişim seni... Nasılda yer etmişsin içimde… Şimdi bu yanılgı acıtmıyor yüreğimi, benden alıp götüreceğin sadece zaman olurdu. Onu da çoktan bitirdik uykusuz gecelerin ninnisinde. Çoktan tükettik sevda kuyusunun diplerinde…
Şimdi neden diye bir iç geçiriş yaşasan da, cevap veremez yüreğim.
Şimdi zaman gibi öznesiyken her şeyimin… Ben galiba yine yağmurları beklemeliyim. Umudu getirecek yağmurları… Ağlayışımı yağmurda yapmalıyım. Sen yağan yağmurdan, akan gözyaşlarımı görmeyesin diye ben ağlayışımı yağmurda yapmalıyım…
Umulmadık bir anda, umulmadık bir telefon ve umulmadık bir beğeni sunulur ya; işte bir anda bütün kara bulutlar dağılır, bütün o asık surat çıt kırıldım bir gülümsemeye dönüşür. İşte en umulmadık anda hayatıma giren bir ışık, bir söz olmanız dileğiyle…
YENİ YILIN KUTLU OLSUN.
Kutlu olsun sevgili…
Doğan ORMANKIRAN
YORUMLAR
Harika bir yaziydi,okudukca hayal bulut/larin uzerinde dusledim,
Yagmur dusler/ime dolan bosluk nefes alinca aciya donusuyor.
Oysa beni yasatan nefesindi.
Sensiz kayip yonumu kaybettim.
Demek ki zamani anlamli kilan sendin.
Iste ask budur...yuregin carpmasi.
DOGAN bey/i tebrik ederim.. Yaziniz ask kokuyordu..yurek sevgilerimi
Janet tarafından 7/30/2011 7:29:11 AM zamanında düzenlenmiştir.