- 372 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜDÜĞÜNÜ ZANEDEN FİDANCIK
Öğrenme sürecimiz doğumla başlayıp zaman zaman kesintiye uğrasa da ölüme kadar devam eder.Her öğrendiğimiz şey biz farkına varmasak ta bize bir şeyler katar.Hayatın belli bir döneminde artık doyum noktasına geldiğimizi düşündüğümüz andan itibaren gelişimimiz sekteye uğrayacaktır.Bu sürece inanmayan bir fidancığın hazin sonuna hep birlikte bakalım.
İlköğretim öğrencileri tarafında oluşturulan hatıra ormanında dikilen fidancık, toprakla buluştuğu günden itibaren serpilmeye ,büyümeye başladı.Zaman geçtikçe diğer fidanlara göre gösterişli olan fidancık artık güneş ışınları olmadan da büyüceğine inanıyordu, köklerinin suya kavuşup kavuşmaması onun için çokta önemli değildi.Çünkü o büyüdüğünü zannetmekle birlikte diğer fidanlardan daha uzun boylu,daha gösterişli ve bunlarında kendisi için yeterli olacağına, kafi geleceğine inanıyordu.Diğer fidancıklar büyümek için daha fazla güneş enerjisine daha fazla suya ihtiyaçları olduklarını bildiklerinden bir annenin askerdeki oğlunu hasretle beklediği gibi her sabah güneşin doğuşunu hasretle bekleyip, güneş ışınlarından ne kadarının canlarına can katacağını, yeşilliklerine yeşillik katacağını merak edip duruyorlardı.Yağmur yağdığında parkta oynayan çocuğun sevinçle, mutlulukla yüzünü gökyüzüne çevirip ağzının dolusunca mutluluğunu ifade ettiği gibi onlarda dallarını gökyüzüne doğru uzatıp yağan yağmur damlalarını sevinç ve mutlulukla karşılıyorlardı.Fidancıkların bu durumu yağmur damlarını hüzünlendirmişti yağmur damlaları sanki kendi aralarında sözleşmişler gibi bu fidancıklara nasıl daha yararlı olabiliriz diye düşünmekteydi. Diğer taraftan kendinin yeterli sevide büyüdüğünü zanneden fidancık güneş doğduğunda ayy gene güneş doğdu sanki güneş ışınlarına ihtiyacım varda beni rahatsız ediyor diye mızmızlanırdı. Yağmur yağdığında yağmurun bereketi temsil ettiğini bilmeyen biri fidancığın başına ne gibi felaketlerin geldiğini merak edecektir. Halbuki kendisini besleyecek, büyütecek etkenlerden bir tanesi de yağmur sularıydı bunun farkına varmadığı için yağan yağmura adeta lanet okurcasına nefret duygusu içerisinde yağmurun yağışını seyrediyordu.Zaman geçe dursun büyümenin kendileri için yeterli olmadığına inan fidanların hayatları neşeli, coşkulu, umut ve huzur dolu geçerken bir taraftan da büyümeye ,serpilmeye başlamışlardı gün geçtikçe güzelleşmeye başlamakla birlikte çevresindeki insanlara hem havayı temizleyerek hem de güzelleştirerek faydalı olmaya başlamışlardı.Yeterince büyüdüğünü zanneden fidancıkta yeterli derece beslenmediği için gün geçtikçe solmaya ,kurumaya yüz tutmuştu pişman olmuştu keşke zamanında kendimi tanısaydım daha büyümeden büyüdüğümü zannetmeseydim der fakat iş işten geçmiştir.İçinizden belki oh çok iyi olmuş o bu sonu hak ediyordu diye bilirsini size katılmakla birlikte şunu da vurgulamak istiyorum o fidanın büyümesi için türlü türlü masraflar yapılmış, gerektiğinde gübrelenmiş gerektiğinde sulanmış kısacası emek verilmiş büyüdüğünü zanneden fidancık hem kendi hazin sonunu hazırlamış hem de kendisi için harcanan emeğe karşı nankörlük yapmıştır.
Belki örneklerim hep tabiattan oluyor fakat şöyle bir etrafımıza baktığımızda tabiattaki yaşamla insanların yaşamı ne kadar birbirine benzediğini göreceksiniz.Evet, gerçek anlamda hayattaki acılardan,mutluluklardan bir şeyler öğrenme isteğimiz varsa, kendimizi aşmak gibi düşüncemiz varsa,sadece kendine değil de başkalarında fayda sağlamayı düşünüyorsak, göl,derecik, çay değil de okyanus olmayı düşüyorsak yapmamız gereken şey her zaman için bilgiye aç olduğumuzu bilmemiz ve öğrendikçe daha da öğreneceğimizi bilmemizdir. Hayatın hangi safhasında olursak olalım mutlaka olaylardan,insanlardan,çevremizden öğreneceğimiz şeyler vardır.Bu düşünceyle yola çıktığımızda gelişim,değişim sonucunda zirvelere tırmanmamız için hiçbir sebep yok Güç ve otorite bakımından diğer devletlere liderlik yapan devletlerin bireyleri, her zaman için bilgiye aç olduklarını bildiklerinden hiçbir zaman ben kendimi geliştirdim bu bana yeterli dememişlerdir.Herkesin aklında ve gönlünde toplumu yüceltme,zirvelere taşıma isteği olduğuna inanıyorum.Bu düşünceyi gerçekleştirmek için her bireye düşen görev kendisine ve topluma faydalı olan bilgilere ruhunu ve kalbini kapatmamak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.