İkimizin Özel Bağlacı Kadim Rüyanın Esmasındaydım
hayrettin taylan
-Sen ile Senden Kalanın Haspihali-1
-Belirsizlik demir atmıştı ruhumun sahillerine.İmkansız kıyıların vardı.
Bilmediklerimle bildiklerim arasında sızan öylece kalışların kalaycısı gibiyim.
-Sorular sendendi.Ruhumun elektriğini kesen gerçekler karşısında kırık bir prizden sana olan tutkularımı yayma ışığıydım.
-Kendim kurduğum pusunun usu zorlayan yokuşundayım.Bu kadar bilinçli kirlenmişliğin içinde nasıl olurum?
-Güven güve gibi içini eritirken sana içimden camlar, canlar, aşklar, güvenler sunmanın sarmalıydıydım.
-Yar ile yargıç gibi senli sorgulayışlar dehlizi aktı zeki kadınım.
Kim bilir nefesin de ordaydı. Kim bilir nemli gözlerinin son bakışı.Siyahların yoktu, ya da beyazlarım arasında saklanmıştı.
-Bir daha yapmayacağının garantisi var mı ? Bir banka şubesi gibi değildi vaadim. Bir ömrün bütün duruşlarını garantileyecek sözlerim sıralandı.
-Hayatımla ,aşkımla, sensizliğimle kumar oynayan içsel zaaflarımın şeytanlarını bir bir öldürdüm. İç çocuğumun emziğini çalıp içtepik oyunlar sunan hormonel yabancılaşmadan çıktım.
-Evet, bir erkeğim, genlerim, hormonlarım, içtepilerim, iç çocuğum, senden farklı denklemde .Şairim, içsel dünyanın yarattığı farkındalık egolarımın sponsorluğunu yapan aykırılıklar olabilir.
-Ben de bir insanım, özüme çamura yakın.
Sen içimde susmayan bir çocuk gibi ağlarken, hiçbir soru emzik olmaz bilesin.
-Buncadır sana ağlayışımı bütün dünya duydu.Sana en yakın kadim yüreğin de gördü koca yüreğin can yanışını.
-Benim ilmim benden sana aşk.Benim suçum, benden sana .
İçimde magmalar çürüyor. Yine fay kırıkların çoşmuş, yine senden lavlar akıyor .
Eta kadar etime dokunuyor gelemeyişin. Dünyada dönmemesi gereken son kadın sensin biliyorum. Oysa dönencem sensin. Bir anlık gelemeyişin bile dünyamda sonlar oluştururken, bu eriyişimin can havline berraklarını sunmalısın Bennara
Bu kadar acıyı ,bu kadar vicdani eriyiş, bu kadar özümden sana aklanma isteği karşısında taş üstüne taş kalmıyor. Sensizliğin felaketi bir yüreği bitirirken sevmenin tadını birikirken böyle aurası kaçık uzaklarda kalamazsın.
Hep gözlerinle konuştun.Ben sözlerinden çok gözlerinin konuşmalarında kaldım.Damla damla orada kaldım.Mutluluğun gölgesine geldin en mutlu olmak için.Hayal ülkeni kurguladın.Bir bir yaşadın belki.İki üst ve sosyal zekanın
Çıkmazlarını, açıkmış egoları düşünemedik.Ya da bizi bekleyen sın’avın farkında değildik.
-Bir hatayı hangi sözle ütülesem de kırışıklığı gitmez,biliyorum.
Bu kadar çok şey biliyorum da nedenlerine yanıt olacak son duruşum nerde diye soruyor olabilirsin?
-O bildiğin benden eser kalmadı şarkısı sana gelsin.
“Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakati arasında çizilir. [Tolstoy]
Ben sana yeni bir kader çizdim.İki adam değil, iki bin adam olup durdum.Kaç adam olsam da yalnız seni seven, isteyen, bekleyen adam oldum.
-Kadim dostun, yüreğin öncelerini sıraladı.Hangi öncüllerinde sıkışıp kaldın belki.
Belki onu taşıyacak salın açık denizlerde yalpaladı.Belki birbirinizi tanımak için zaman kendine kumar oynadı.
-Her şeye rağmen bir aşk bölmesinin en iyi payı, paydasıydınız. Bölünüp aşka çoğaldınız.
Sağlaması sağlam yapılmayan bölmesi ve sevmesi bol bu aşk bitmemeli.
Bunca onsuz yaşadığın boşluklarda başka hoşluklara cephe açtın mı?
-Ya da başka güzelin gönül bohçasını taşıdın mı öylesine yaşamlarda.
Sustum.
-Belkiler vardı. Yaramın üstüne yara bandı olmak isteyen oldu.
Benim kurumayan yaramın üstünde başka bir aşk kenti kuramazdım.
-Kimi sevsem sen.
-Kime baksam sen.
-Kim ağlasa sen.
-Her acıklı filmin ,şarkının sonu sen.
Uzayıp gidiyorken kimin bestesinin sözleri, kimin yüreğinin melodisi, kimin bakışının güneşi, ya da tensel bir tarla için bunca harama cehennemler sunmak ne kadar doğru?
-O varken haz çerçiliği neden?
-İşte orada dur. Bu onu sevmediğimden, ya da sevgimin azalmasıyla bağlantılı değildi.
Psiko-sosyal açıdan binlerce neden sıralamak mümkün.İç çocuğun hastalığı, doyumsuzluğu,içtepik kirlenme, bilinç ve sevi iç filtrelerin kapanması ya da yırtılması.
Özsel mühendislik açısından binlerce neden sayabilirim.Yine de bu beni haklı kılmaz.
-Bu hayvani hatamın kirli gölgesinde susuyor,dersimi alıyor, bin bir pişmanlıktan sonra
Kendimi buluyorum.
Önce kendimi sana geldiğim o meleksi Mecnunluğumu.Sonra kendime gelmeyi,sonra hep sende kalmayı. Sonra gelmeni…En çok da bu bilinç ermişinin pak adresi sensi
-Kaldır başını yıldızlara bak, ne kadar sana benziyor.Ay zaten sensin benin nazarımda.
-Sislerim hislerini yok etmiş olmalı.Yıldızlarımı göremiyorsun.Benim gün’ahım sensin.
-Epe parmakların ucunda heplerini topla. Bir ömrün en güzel mevsiminde değişme hemen.Sen benim yazımdın, yazgımdan önce.
-Bir yaz günü geldin, bir yaz günü gittin.Oysa hasadın hala yüreğimde
Ejder ağzına yakın umutlarım var.Sular ile aşklar kurumak üzere.
-Heceyle ölüm kalım arasında sol yanımda senden kalan o kadar çok şey varken bağlaç olan kadim dostun, yüreğin dünyanın en güzel güncesini sundu.
- İkimizin bağlacı gibi durdu bütün güzel dünyasıyla. Ben özne,sen yüklem, yeniden bir cümle olmamızı tümleyen bütün iyi niyetleriyle sözcük sözük girdi benzerlerimize.
-Hıçkıra hıçkıra sen çaldım durdum Tanburi Cemil gibi.Ya da üç tenor gibi bazen klasik özlemlerimi dinledi.
-En güzel iki kelimenin bağlacı gibi gülümsedi .Farkına varmadan senin gülüşünden bolca yolladı.Gözlerinden bu karşılaşmanın menkıbesini okudu.
-İçsel bir menkıbeydi bu rastlantısal.Kim kavuşacak, ya da
Meşhur tümcesiyle acep kimin bana ihtiyacı vardı.Ya da benim onlara. Hangimizin ihtiyacı çok ağladı bilmiyorum.En çok benimkiydi sanki.Bugün seni yaşadım, senli kadim yüreğini yaşadım.
-Bugün sen’den mutluyum .Bu da yeter nefes almama.
Gelişini özetleyen güncenin iç mimarına dua ve muhabetle.
Bensin…
Bendensin Dilnaz.