- 1704 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Babamın Ağacı !
// Hatırladın mı beni ?
Ürkme hemen
Azıcık hüzün getirdim sadece
En büyük boşluğunun en kuytu yerlerinden ! //
Ne büyük bir umutla ekmişti beni baban. İlk defa ‘’bir dikili ağacı’’ olacaktı garibin şu garip memlekette. Su kuyusunun hemen dibine kazdı çukuru. Tırnaklarıyla. Öyle derin kazmış ki kuyuya düşeceğimi sandım bir an ! Usulca yerleştirdi cılız bedenimi. İlk hevesle öylesine çok suladı ki boğulacaktım neredeyse sevginin yoğunluğundan.
Çıkrığın gıcırtılı sesi hala kulaklarımda. Baban demir profillerden önce iskeletini yapmıştı çıkrığın. Sonra özenle yonttuğu tahtalarla tutacak kollarını. Becerikli adamdı vesselam ! Her gün giderek artan sayıyla su çekerdin kuyudan. 5 kovayla başlamıştın ya. 50’leri geçmişti en son hatırladığım kadarıyla içtiğim suyun günlük kova sayısı. Ne komik görünürdün her gün kol kaslarını yoklarken. Hatta oğlan çocukları gibi dallarımda bar-fix çekerken .
Ve senin de çabalarınla çabucak büyüdüm, serpildim. Vazgeçilmez 5 çaylarının haz geçilmez gölgesi oldum. Hatta bir gün annen düşmüş, kolunu kırmıştı da, baban; ‘’ Ağacın gölgesinin en güzel olduğu saat şimdi. Çayımı içmeden götürmem hastaneye !’’ demişti. Ne tuhaf adamdı. Bazen yoldan geçenlere kulak misafiri olurdum. Babanı çekiştirirlerdi: ‘’ Allah’ı var çok dürüst ve efendi bir adam. Kendi halinde, kimseye zararı yok. Köhne Rum evini de cennet bahçesine çevirdi. Ama insan nasıl bu kadar yabani olabilir. Hiç mi eşi, dostu olmaz adamın ?’’.
Seni sevdiğini, ya da kucağına aldığını da hiç görmedim. Ha, yalan olmasın; ‘’kızım gözüm!’’ derdi bazen. Anlamazdım. Kızları gözü mü olurdu babaların ?
Sapsarı, topalak çiçeklerimle hep güneşi anımsattım ışıl ışıl gülümserken size. Gölgeme bir salıncak yaptınız sonra. Hatırlar mısın? Sallanırken ayakların dallarıma değerdi bazen. Gıdıklanırdım. Bazen de canım yanardı ama gıkımı çıkarmazdım.
Bir gün acı bir siren sesiyle irkildim. Ambulansmış sonradan öğrendiğime göre. İki adam babanı götürdüler o gün. Ve bir daha da görmedim onu. Bari 5 çayını içseydi gitmeden !
Senin ikide bir gölgemdeki masaya yumulup saatlerce ağlamanı da hiç anlayamadım. Kötü müydü o adamlar ? Ellerinde balta filan da yoktu oysa. Ateş ya da … Peki sen niye ‘’içim yanıyor babam !’’ diye ağlardın sessizce ? Kandırıkçı seni … Görürdüm ben … Gelene gidene gülerdin, neşe saçardın. Hatta kahkahalarını bile duydum kaç kere. Bir bana mıydı kaprisin, huysuzluğun !... Bir benim altımda mıydı dünyadan yok olmuşluğun !
Ben de mutlu değildim ya hani. Kimse sulamaz oldu beni. ‘’Saldım çayıra mevlam kayıra!’’ hesabı unutuldum. Çayır mıydım ben ? Ama doğru ya, etrafımı öyle çok ot kaplamıştı ki; belime kadar. Çayırdan farkım kalmamıştı. Salıncağı da söküp attınız. Kiminle yarışacaktım ben, rüzgarda dallarım sallanırken ? Gelenden geçenden utanıyordum artık. Kendimi göstermek için daha fazla çiçek açayım derken imanım gevredi resmen !
Sonraları sizin eve genç bir adam girip çıkmaya başladı. Bahçedeki otları yoldu. Etrafa çeki düzen verdi. Beni kana kana suladı. Hele hiç görmediği kayınpederinin el emeği göz nuru olduğumu öğrenince iyice üzerime titredi. Güneş gibi ışıyıverdim yine. Hele o cıvıl cıvıl bebek sesleri. Eskisinden de güzel bir salıncak yaptınız. Ne çok neşe doluyordum yumurcak tık neşe sallanırken !
Bir itirafım var bu arada: Hani bir akşam üstü gölgemde oynarken acı acı feryatlara boğulmuştu ya ufaklık. İşte onu ısıran arının oğulunu ben saklamıştım aylarca dallarım arasında. Görüp de bozmayasınız diye sımsıkı örtmüştüm yapraklarımla. Kız ağlarken içim cız etti ama pişman değilim. Dostlarımdı çünkü onlar benim!
O genç adama çok kırgınım ama biliyor musun? Etrafımı bahçe mermeriyle çevirirken öyle sıktı ki boğazımı; nefes alamadım. İçten içe eridim, çürüdüm. Zamanla çiçek açmaz oldum. Taşıyamadığım dallarım kırıldı tek tek. Tepemde kalan tek tük yapraklarım da sarardı, soldu. Kabuklarım lime lime dökülmeye başladı. Anlamadınız. ‘’Derdi nedir?’’ diye bir sormadınız. Benim yüzümden canı yanan o küçük kız bile gitti geldi ağladı halime de,,, siz hiç umursamadınız . Günahını almayayım. Sen çok direndin. ‘’Babamın ağacı o !’’ diye çok kez kesilmekten kurtardın beni. Hatta yeni yaptığınız evin planını bile bana göre çizmiştin. Beni kesmemek adına hayalinizden daha küçük yaptınız evi. Keşke bu kadar küçük olmasaydı ümitleriniz. Benden ne çabuk ümidi kestiniz.
Mahallenin en sevilmeyen adamına ağız eğdiniz beni elektrikli testeresiyle kesmesi için. Hem de ona ! Siz yapsaydınız içim yanmazdı. Ne çok acıdı canım bilsen ! …
Şimdi gövdem o adamın evinde. Kışı bekliyor şöminede yakmak için. Ama, o gaz yağı dökerek yaktığınız köküm var ya … Hani öldüm sandınız ya … Yaşıyorum hala … Baban beni kuyunun dibine ekmişti unuttun mu ? Korktuğum başıma gelmiş. Bir yanım kuyuya düşmüş. Ve sen de hep yaşamamı dilemiştin içinden. Yaşıyorum korkma !... Ben varım kuyudan çıkan her damla suda … Babanın el emeği, göz nuru var sevgimle demlediğim her katre suda !...
Hasretle yıka gözyaşlarını… Beni özlemle yudumla !
// Az da olsa dindi mi yüreğindeki alaz acı //
imza: babanın ağacı .
YORUMLAR
İyide Cennetyürek kastınmı var bana...Hüzün getirmeyi bırak, Ümit Yaşar'ın, Acılar Denizine attın beni be kuzum...Harikasın, harika... :)
gülkurusu
iyi ki seçmişim seni ...
dost diye !
yürğimin tüylerini diken diken etitdi bu yazı
çok güzel işlenmiş, emek verilmiş bir eserdi
çokça beğenim ile tebriklerimi bıraktım usta kaleme...saygımla
gülkurusu
selam ve sevgimle ...
Bir ağacın dilinden bir hayat.
Nur içinde yatsın babanız.
Sonu yürek burksa da güzel bir öyküydü.
Kutlarım.
Selam ve sevgimle.
gülkurusu
cümle geçmişlerimiz nur içinde yatsın inşallah ...
saygı dolu selamlarımla ...
gülkurusu
her daim sevgimle :)
Sahiden de "Azıcık hüzün getirdi"
Son cümlerler ardışık halleriyle şiir gibi oldu. Çok beğendim. Duygu dozun, cümlelerindeki düzgünlük...Akıcı ve gayet anlaşılır yazman da seni pek çok şair/ yazardan ayırıyor bana göre. Fazla imgesel anlatıma girmiyorsun. Bu imgeseverleri pek memnun etmese de, yalın anlatımı tercih edenler için çok iyi bir durum. İkisinin de yeri ayrı tabi. Ama ben öykülerde aşırı karmaşık anlatımları tercih etmiyorum, yazarken de okurken de...
Kutluyorum.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz tarafından 7/22/2011 4:33:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
gülkurusu
sen beğendin ya bereketim ...
en yetkin kalemden aldım onayımı !
sevgimlesin kızkardeşim :)