- 920 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PATLAYAN MISIR TANELERİ; KAV(UR)GA!
PATLAYAN MISIR TANELERİ; KAV(UR)GA!
Yaşantımın ilk yıllarını köylerde geçirmiş olmam nedeniyle, ninemin, annemin bize kış günlerinde mısır patlattığı günler aklımdan geçti, bu sabah banyo yaparken; bir yandan duşun altındayım, su sıcak sıcak akıyor tenime, bir yandan da iniverdim işte ta çocukluk günlerime, insan memleketin halini düşününce böyle bir örnek geldi takıldı işte hayâllerime…
Artık ne günlere geldiğimizin zihinsel yansıması, kafamda ancak tavada patlatılan mısır taneleri gibi şekillenmeye başlamışsa; ne kadar kötü bir cendereye sokulduğumuzun ve hepimizin yandığının resmidir bu düşler…
MISIR NASIL PATLATILIR?
Bir çelik ya da teflon tavaya, mısır tanelerini doldurup, üstüne biraz zeytinyağı akıtırız ve karıştırırız şöyle bir, sonra, tavayı ocağa koyup, gaz düğmesini çevirip, çakmağı çaktık mı, yavaş yavaş tavanın harareti yükseldikçe, mısır taneleri de ısınmaya başlar. Önce en alttaki mısır taneleri ısınır ve içlerinden ısınan patlayınca üstteki mısır tanelerini yerinden oynatır; huzuru kaçmış gibi, üstteki mısırlar da yavaş yavaş, bir o yana bir bu yana oynamaya başlar, yana yana. Alttaki mısır taneleri üste çıkar, üsttekiler alta geçer, yanan yanana, hepsine sıra gelecektir...
Giderek ısınan mısır taneleri, ivmesini arttırarak, önce tek tük pat pat sesleri duyulurken, sonra makineli tüfek tarakası gibi, birden bir patlama sarar ki ortalığı, sarı gördüğünüz mısır dolu tavanın içi sanki kar yağmış gibi, ya da papatya tarlası gibi hızla beyaza dönmeye başlar… İyice beyazlaşınca ortalıkta ses seda kesilir; patlamalar kesilince anlarsınız ki bu mısır ancak bu kadar kavrulur.
Kav(ur)ganız yenmeye hazırdır; bir kaba boşaltırsınız, atıştırmaya başlarsınız, ağzınıza tazecik, yumuşak yumuşak oldukça keyifli, lezzetli ve besleyici bir çereze dönüşmüştür elinizdeki darı. Biz buna kavurga deriz.
Fakat en sonda yüzde bir, iki mısır tanesi yansa da sapasağlam kalır, hafif yanıklarla atlatır bu ölümcül yangını…
KAV(UR)GA?!
Dikkatinizi çekti mi, darı ne halden ne hale geldi, sarıydı apappak oldu mısır taneleri?! Tane tanelikten çıktı, yandı pişti öldü; yenmeye hazır hale geldi.
Ne oldu bitti anımsayalım?
Kendimizi bir mısır tanesi gibi düşünerek, başımızdan neler geçti bir daha anımsayalım:
Toprağımızdan aldılar, bir çuvala koydular. O çuvaldan böldüler. Bir tavaya koydular. Bir el gazı açtı, bir el çakmağı yaktı, ocak tutuşturuldu, bir el üstümüze yağ döktü, tek tek patlatılmaya başladık, tavayı tutan el arada bir şöyle altını üstüne karıştırıp da savurtmaz mı? Bütün taneler birden, yandık yandık kavurga olduk, artık beyler yesin bizi.
Düşünelim; bizi yakan gaz nereden geliyor, çakmağı çakıp tutuşturan el kimin eli, teflon tencere kimin imalâtı, kim bizi derledi toparladı, bir çuvala kattı, kim böldü, kimler öldü?
Bence bu KAV(UR)GANIN içinde, hem kav var, hem av var, hem kavga var, hem ur var, hem vur var, hem de urgan var; iyi bakın siz de göreceksiniz!!!
”Dadaloğlu bir gün kavga kurulur”; yok ka(vur)ga kavrulur(!)
Vatan’ı Tava’ya dönüştürürseniz N’esi kalır?(!)
Oysa vatan TAVA değil ulusal bir DAVA’dır!
Bence önce gazı kesin beyler; hem de ana vanadan, yoksa elinizden gidecek, yana yana anavatan. Patlayan mısır tanelerinin ak-lığı, sırtınızda beyaz bir kefen gibi duracak sırayla hepinizin…
Şaban AKTAŞ
19.02.2010
YORUMLAR
Şaban Aktaş (Homerotik)
Sağlıcakla kalınız...
Güzel bir yazı. beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.