- 418 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kınanmak Müminleri Yıldırmaz, Şevklendirir
Samimi müminler her devirde, yalnızca Allah’a kulluk etmeleri, insanların değil Allah’ın hoşnutluğunu amaçlamaları nedeniyle toplum içerisinde yadırganırlar. Toplumun çarpık yaşam biçimini ve felsefesini reddeder, Kur’an’daki ideal mümin modelini benimserler. Bu yüzden yaşadıkları toplumda pek çok kesimden-özellikle de önde gelenlerden- tepki alırlar. İnananların niyetlerinden kuşkuda olanlar, olaylardaki hikmetleri göremeyen, iman gözüyle yorumlayamayan, dünyevi çıkar peşinde koşan, Kur’anî bakış açısına sahip olmayan kişilerdir. Karşı tavır alma, kuşku duyma, kınama şeklinde açığa çıkan bu baskı ve kınamalar Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olmuş ve kararlı bir imana sahip olan müminleri yıldıramaz.
Allah’ın buyruklarını itaatle yerine getirmeye özen gösteren mümin, içinde bulunduğu fikir mücadelesinde kararlıdır. Karşılaştığı eleştiri ve kınamalar asla ödün vermeyen, güçlü ve onurlu kişiliğe sahip, yalnızca Rabb’ine boyun eğen mümini yolundan saptıramaz. Samimi mümin yalnızca Allah’tan korkar ve kınayanın kınamasından korkmaz; aksine kınamalar müminin gücüne güç katar.
Müminlerin, dinden uzak toplumun iftira ve maddi-manevi saldırılarıyla karşılaşmaları Allah’ın kanunudur, imtihanıdır. Bu imtihanlar müminlerin Allah’a yakınlıklarını artırır, imanlarını güçlendirir, -Allah’ın dilemesiyle- derecelerinin yükselmesine vesile olur. Kur’an ahlakını yaymak için fikir mücadelesi içindeki tüm müminlerin, kendilerini kurtuluşa götürecek bu hayırlı durumu yaşayabilecekleri Kur’an’da haber verilir:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali, başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Bakara Suresi, 214)
Kınayanın kınamasından korkmak Allah’a ortak koşmak anlamındadır. Yüce Allah Kur’an’da ’yalnızca Kendisi’nden korkulması gerektiğini’ bildirir. Bu ruh haline sahip kişinin zararı dine değil yalnızca kendinedir. Çünkü Allah, onun yerine kınayanın kınamasından korkmayan, üstün ahlak özelliklerine sahip müminleri getirecektir:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi’nin onları sevdiği, onların da Kendisi’ni sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ’güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)
Atılan iftiralar, söylenen alaycı sözler samimi müminlerin dünyadaki yaşamlarını daha da güzelleştirir. Mümin için Rabb’inin yarattığı herşey güzelliktir. İmtihan güzelliktir, zorluklar, sıkıntılar, hastalıklar, acizlikler güzelliktir; tümü ecre vesile olacak nimetlerdir. Tüm bu güzellikler müminin Allah’a olan sadakatini, teslimiyetini, sabrını gösterebileceği, O’na aşkını en güzel ifade edebileceği zamanlara özeldir.
İman sahibi insan zorluk ve sıkıntıyla karşılaştığı zaman, tüm bunların ardındaki hayır ve hikmeti bekler. Yaşadığı her anın Allah’ın kendisi için yaratmış olduğu nimet, güzellik ve sonsuz ahiret hayatı için de ecir fırsatı olduğunu düşünür. Zorluk zamanlarında güzel ahlakı ödün vermeden yaşamakta gösterdiği kararlılık, mümini –Rabb’inin dilemesiyle-gerçek yaşamındaki gerçek güzelliklere kavuşturacaktır.
Hiç şüphesiz Allah, müminlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır... (Tevbe Suresi, 111)
Fuat Türker