- 494 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEMOKRASİ VE DEMOKRATLIK
DEMOKRASİ VE DEMOKRATLIK
Bir devletin temel gücü anayasası olması ve gücünü bu yasadan almasıdır. Yönetimde güçler arası (erklerin ayrılığı) prensibi esastır.Anayasal üstünlük, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı,yürütmenin işlevi, yasamanın halkın (Cumhurun) iradesi ile oluşup gücünü milli irade dediğimiz halktan alması ve halk adına çalışması.
Milli irade oluşuken hiçbir zümreye dayanmaz. Tarafgirlik ve belli bir gruba, mollaya, belli bir cemaata,şeyhe, papaza, şıha, din adamlarına,zengine,fakire ve çıkar çevrelerinin menfaatine göre hareket etmez.
İşte yukarıda sayıldığı gibi bu kıstaslara uyan böyle bir milli iradenin oluşturduğu idare şekli yani rejim Cumhuriyet tir. Buna kısaca halkın seçtiği temsilciler tarafından kendisinin idare edilmesi halk yönetimidir. Eğer seçilen temsilciler bütün bu olması gereken öngörülere uyuyor ve ettikleri bağlılık yeminini yerine getirme gayretini gösterebiliyorlarsa bu temsilcilere demokrat, hareket tarzlarına ise ancak Cumhuriyet idarelerinde olan Demokrasi denir.
Zihinlerde kuşku oluşmaması için açıklarsak halk tarafından seçilenler demokrat olursa devlet ve kurumlarının yönetim biçimi de demokrasi olur.Demokrasiler de milli irade bir zümrenin oluşturduğu yöntem değildir. İdare edenler veya buna talip olanlar babadan oğula geçen sistem değildir. Seçimle gelinip seçimle gidilen halk iradesidir. Maalesef günümüzde kendimizi adı olan kendisini hiçbir zaman hissetmediğimiz bir demokrasi ile avutuyoruz.
Çünkü yönetime talip olan siyasi oluşumlar liderlerinin hazırlayıp halkın oluruna sundukları listeleri onaylatarak sözde milli iradeyi teşkil ediyorlar. Cemaatta mürüt olmanın şartı körü körüne şeyhe itaat dır. Görüşlerine karşı çıkılamaz. İtiraz edilemez. O Dokunulmaz-dır Siyasi partilerde durum pek farklı değildir. Orada da parti liderine zorunlu itaat vardır. O bilir.O seçer.Onun dediği doğrudur.Fikir ve görüşlerine karşı çıkılamaz,itiraz edilemez.
İşte günümüzde yasamayı meydana getiren seçilmişlerin hemen hemen hiç birisi demokrat değildir.Rejim cumhuriyette olsa yönetim biçiminde demokrasiden bahsetmek abesle iştigal olur.Açıkça söylemek gerekirse bu gün Türkiye’mizde TBMM .de demokrasi yoktur. Çünkü millet vekillerinin nerdeyse tamamı demokrat değildir.
Milli iradenin tesisinde seçilenlerin bilhassa iktidarı oluşturanların yapısı, dünya görüşleri, ne kadar demokrattırlar dikkate alınmalıdır.Demokrat olmaları için aşağıda maddeler halinde sıraladığımız konulara uyumları çok çok önemlidir.
1-Bir kere seçilenler yasalara bağlı ve saygılı olmalılar.
2-Halka(cumhura) karşı tarafsız ve saygılı olmalılar.
3-Belli bir zümreye(cemaat,tarikat,fakir,zengin,sucu ,bucu ,solcu,sağcı,sizden,bizden) tarafgir olmamalı.
4-Ayrımcılığı anımsatan etnik,dini,ideolojik ve bölgesel unsurları öne çıkarmamalı.
5-Kişilerin zati hakları,yurttaşların eşit oluşları, hak ve hukuk karşısında yasaların egemenliği sağlanmalı.
6-Demokrasilerde en önemli ve ideal rejimin laik ve demokratik yönetim olduğuna gönülden bağlı olunması.
İşte yukarıdaki hususlara uyan ve bu öngörüleri benimseyen hizmette aşk ve şevkle çalışan seçilmiş demokrattır. Böyle demokratların oluşturduğu meclis olsun ,iktidar mensupları olsun demokrasinin varlığını,laik rejimin idamesini hakkıyla yürütebilirler.
Bu arada laiklik hiçbir zaman din düşmanlığı değildir.Dini ikinci dereceye atan bir sistem görüşü de değildir. Aslında dini çıkar gruplarının istismarından,siyasilerin oy için dini konuları kullanarak olumsuz ve gayri ahlaki propagandalarından korumaktır. Geçmişte ve günümüzde laiklik üzerinden rant ve oy sağlayanlar dini konularda istismara devam etmektedirler.Devleti oluşturan millet bir çok etnik gruplardan ve dini inanç farklılıklarından oluşmaktadır.İşte laik rejim bu durumlarda fertleri veya grupları bir birine ezdirmemek onların hak ve çıkarlarını korumakta dır.
Demokrat olduğunu varsaydığımız seçilmişler,hatta iktidar mensupları,eğer demokratsalar yazılı ve sözlü uyarılara kulak verirler. Görsel ve yazılı basında yer alan tenkitlere, Karikatürle yapılan hicvedici uyarılara, hukukun üstünlüğüne, Yasaların menfaatları doğrultusunda kullanılmamasına,Muhalefetin uyarı ve ikazlarına,sivil toplum kuruluşlarının uyarılarına, gerçek aydın ve bilim adamlarının önerilerine dikkat edip hareket tarzlarının oluşmasına yön vermiş olurlar.
Maalesef toplumumuz ekonomik, kültürel, gelir seviyesi düşük, siyasi alanda bilinçsiz neyin demokratik neyin demokrasi,laikliğin ne olduğunu bilmeden karşı çıkarak çıkar gruplarının yaldızlı sözleri peşine takılarak,demokrat kime denildiğini, bu ve bunun gibi daha bir çok konu ve terimleri bilmeden yarım yamalak ondan bundan edindiği malumatla devleti yönetenleri oyları ile seçiyor.
Eğer aile içinde demokrasi yoksa yasaların üstünlüğüne uyulmuyorsa insan hakları yok sayılıp ayaklar altına alınıyorsa,kadın ve çocuk hakları bilinmiyorsa, kadınlara ikinci sınıf muamelesi reva görülüyorsa, toplumu oluşturan gruplar arasında etnik kökenlerinden dolayı azınlık olanlar hor görülüyorsa,Kimileri lüks içinde yaşarken,kimileri açlık sınırının altında sürünüyorsa, işsizlik almış başını gidiyorsa,sanayileşme,şehirleşme,köy ve köylü (ilkel ziraatla) halen emekleme sürecinde ise, işçi ve memur emeklileri geçim zorluğu içinde perli perişan ise,Orada ne demokrat seçilmişlerden nede laik demokresiden bahsedebiliriz.
Bir gün elbet TBMM.nin demokrat seçilmişlerin oluşturduğu laik ve demokratik sistem içinde demokrasi ile yönetileceğimiz günlere kavuşuruz.
DURMUŞ KARABAĞLI
YORUMLAR
Sayın Durmuş Karabağlı,
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.