TIK TIK ORADA KİMSE VAR MI ?
siz serçelere üzülürsünüz,
ben, en çok yağmura.!
serçelerin saklanacak yuvaları hep vardır.
kanatlarını büzerler, büzerler...üşür gözükürler ama üşümezler...çünkü üşümek; bir tanedir, onu da yağmur alır götürür.
.
ben en çok yağmura üzülürüm...
hep camlara vurup yağar,
.
.
-tık, tık, tık...aç kapıyı ben geldim,
-git buradan, ıslanıyoruz.
-yaradan beni böyle yarattı...!
-ama benim serçelerim var!
-bize ne!
-bir kuru ekmek, lütfen...
-yok...rüzgâr aldı götürdü, satamadan getirdi.hadi başka kapıya.
.
.
Bütün camlar (kapılar) yüzüne kapanır.!
Ben en çok yağmura üzülürüm, siz serçelere...
Çiseler gibi yağar serçelere yaklaşırken, yine de ıslanırlar.Okşamak ister sessizce kanatlanır giderler.
Bir ben duyarım seslenişini,
" Ey yâr, yâr diye yeryüzünde aktığım, yağdığım yâr.Geldim, gidiyorum.hani benim kanatlarım...
Nerede ney sesleri, bazen serçelerimle benim de uçasım gelir yâr...
Şehir mi, yoksa şenlik mi nedir bilmem...bütün kapılar yüzüme kapanır.! "
.
.
Dedim ya ben en çok yağmura üzülürüm.
Yağmur; bana hep baba gibi gelir neden bilmem.!
Rüzgârın önüne kattığı bir baba.
ha babam çalış da dur.
ödü patlar kötü bir rüzgâr çıkıp ailesine, serçelerini evirip çevirecek diye...
ama kendisini hiç düşünmeyen bir yağmur.
ha babam üşür de üşür, kimin camını, kapısını tıklasa...bütün kapılar, hep yüzüne kapanır.
Siz en çok serçelere üzülürsünüz, ben yağmura.
oysa.!
ya kötü bir fırtına çıkıp yağmuru ıslatırsa derim...
ve
gün
gelir,
yağmur,
ö l ü r...
dünya da
ö l ü r.
serçeler de.
yağmurbabayaöyküsatıcısındanmektup 2011 Davidoff
YORUMLAR
İnsanları anlayabilmek için bir okul açılmalı.
Sonra da insanlara kendilerini anlatabilmek için bir okul açılmalı.
Etti mi sana iki okul.
Sonra bu okulları kapatmak gerekli. Etti mi sıfır okul.
İşte benim sıfır okul projem bu.
İnsanın anlamak veya anlatmak için okula ihtiyacı yok.
Okumaya ,düşünmeye ve verilen en büyük nimet olan aklı emrolunduğu gibi "kullanma" ya ihtiyacı var.
Akıl kullanmak için verildi.
Biz ise aklı başkalarının kullanımına sunuyoruz,nedense?
Aklımızı kendimizi yok etmek için kullanıyoruz.
Gelecek nesilelerin çekecekleri gözlerimin önüne düşüyor,üzülüyorum.
Herkes uluslararası oyunlara kaptırmış kendini,bilgisayar başlarında ölüyor,her hafta ayrı bir hastalık çıkıp insanların toplu ölümüne yol açıyor...
Toplu ölüm ne feci !
İzah edemezsiniz bile.
Topla beraber ölmek ,oy oy oy.
Galiba dünya "bulutlar kayboldu" anonsunu bir an önce duyabilmek için gayretle çalışıyor.
O sabah "davidoff" un yüzünü görebiliyorum.
"Ben var ya, yazmıştım bunu. Dinlemediler" derken.
Kendimi düşünüyorum " Ooo h iyi oldu,ben nasılsa ölmüşüm anasını satıym" derken.
Devlet bakanını düşünüyorum " içilir bakın ben içiyorğğğğğğğğğğğyyyyyyykkkk" derken.
Selam ve saygı ile değerli davidoff.
"Birden serçelerle indi yağmur
Hangisi serçe
Hangisi yağmur" diyor M.C. Anday. Ayırdına varamayışımızdan belki ama ben birilerinin serçeye üzülüp durmaya devam edeceğini adım gibi bilmeme rağmen, sesinin birileri tarafından ta yüreğinden duyulduğunu bilmek iyi gelmiştir yağmurlara diye de düşünmekteyim... Yağmur sesi, serçe sesi... Yağmur... Serçe...Kalır bu sesler şimdi biraz okuyan herkeste... Selam ile...
İçli bir yağmur savunması...Bir de onun gözüyle bakmak var değil mi? Hep "ıslandık, çamur, gri ve gam" diye şikayet eder dururuz. Ama Davidoff dedi ki; yağmurun da bir diyeceği var.
Kutluyorum.
Aynur Engindeniz tarafından 7/16/2011 9:07:14 PM zamanında düzenlenmiştir.