- 536 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ortak acımız
Dünden itibaren ülke gündemine yeniden çatışmalar girmiş durumda. Bu çatışmalı süreç beraberinde bilgi kirliliğini de getirmektedir. Türkiye de devam eden ve gerçekten vicdanları yaralayan bu çatışmalı süreç kimler tarafından nasıl yönlendiriliyor, bunun sonucunda varılacak nokta nedir diye baktığımızda ve her birimiz sübjektif olmaktan kendimizi kurtardığımızda, görebileceklerimiz farklı olgular değil. Şimdi kendimize sormamız gereken sorular var. Son 30 yılda bu ülkede demokrasi için kimler bedel ödedi ? Kimlerin sinsi planlar ve istismarlar sonucu salt mevcut rejimle iktidar mücadelesi verdiği barizdir. Ve bu gün gelinen noktada ödenen bedeller sonucu açılan demokratik kanalları kimler tıkamış ve kendi hegemonyasını inşa etmektedir.? Bütün anti demokratik uygulamalara rağmen kimler demokraside ısrar ediyor ? Kimler yoksul aile çocuklarının bu dağlarda birbirini boğazlamasından siyasal rant elde etme yoluyla kandan besleniyor? Kimler inkar ve imha siyaseti güdüyor? Toplumu uyutarak kendi iktidarını kutsal ilan ediyor? Ben ne yaparsam doğru yaparım siz benim söylediklerimi eleştireceğinize bana tabi olun diyen ve bütün farklı duruş sergileyen vicdan sahibi aydınları baskı altına alan kimlerdir? Tüm bu soruları kendimize sormadan ve doğru cevaba ulaşmadan, biz bu sorunun kaynağını biliyoruz deme hakkına sahip değiliz. Bu dağlarda yaşamını yitiren her bir asker için her bir gerilla için üzülmeyenler insan olmazlar. Ben dünkü çatışmalarda yaşamını yitiren tüm halk çocuklarının acısını yüreğimde hissediyorum. Ve onları bu çatışma ortamına sürükleyenler kimler ise bu savaş mantığının sahibi her kim ise onları şiddetle kınıyorum. Bir baba olarak bir evladını kaybetmenin ne olduğunu biliyorum. Allah aşkına, dün televizyonlarda izledim başbakanın seçim boyunca Kürtlere yaptığı hakaretler ortada ve seçim sonrasında milletin bin bir emek ve çabayla seçtiği vekillerine yapılan uygulama ortada, seçim süreci boyunca verilen gerilla kayıpları, orada aralıksız devam eden operasyonlar ortada! Şimdide bir karakol basma durumu yok, asker o dağlara pikniğe gitmedi arkadaşlar, savaşmaya gitti avlanmaya gitti ve tabi savaşta yaşanacak acılar tek taraflı değil. Biliyorum ırkçı ve faşist insanlarda bu beklenti hep var, asker gitsin operasyona hep gerilla avlasın imha etsin ama asla bir kayıp vermesin. Ama görüyoruz ki böyle olmuyor. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir savaşın kazananı olmamıştır. Burada da olmayacak. Bütün bunlara sebep olan siyasal gelişmelerin, başbakan ve partisinin tavrı elbette bir eleştiri konusu olmalıdır. %49 -50 oranında bir oy alarak yeniden ve üçüncü dönem iktidar olmuş bir başbakan şımarmaktan çok halkın en önemli sorunlarını çözme iradesi göstermesi beklenirken, kendisinden beklenmedik düzeyde bir kibirle hareket etmesi sorunları çözümsüzlüğe doğru götüreceği kuşkusunu daha çok öne çıkmaktadır. Bir bakalım seçimden sonra ne diyor? CHP ve BDP’nin yemin ile ilgili tavrı sırasında ’’tükürdüklerini yalayacaklar’’ ardından CHP yemin ettikten sonra ’’diklendiler ama dik duramadılar’’ ve sonrasında BDP bizden yemin için ön şart talep etmesin biz buna kapalıyız dedikten sonra bu gün açık açık BDP tehdit edildi, ve faşizmin hedef tahtasına başbakanın ve kurmaylarının ağzıyla oturtuldu. Peki nemi oldu? Bir çok yerde DBP il yöneticilerine faşist saldırılar yapıldı. Sen demokratik kanalları kapatırsan askeri ve siyasi imha operasyonlarını aralıksız sürdürürsen olacağı budur! Bu alanı şiddet doldurur ve sorumlusu elbette siyasi iktidar olur. Artık bu benim kontrolüm dışında diyecek durumda da değilsin, çünkü yargı dahil her alana nüfuz eden bir AKP iktidarı söz konusu bu kadar saldırgan olmasında biraz bunun da etkileri görülebilir. umarım en kısa sürede aklı selim hakim olur bu yanlış ve sonu olmayan yola kimse girmez.
selamlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.