- 812 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ARAP BAHARI(!)
Millet olarak övünmeyi ve abartmayı severiz. Küçük başarıları abartır, gönlümüzden geçenleri başarmış gibi de anlatırız.Bu nedenle de; dış politikada hep olduğumuzdan farklı görünmeye çalıştık.
Davos’ta Başbakanın söylediği;”One Minute”in peşine düştük ve kendimiz hayal dünyamıza yeni ufuklar açtığımızı sanırken(!) çevremizde zulüm ve baskılardan bunalan insanlara da umut verdik.İnsanlar bizden bizim yapabileceklerimizden fazlasını beklemeye başladılar.
Çevremizdeki dış güçler tarafından geliştirilen ve tetiklenen olayları kontrol ve yönetebileceğimiz düşüncesine kapıldık.Önce Tunus ve Mısır’daki olaylarda ne yapabileceğimizi kestiremeden bekledik, Libya patlak verdiğinde; “NATO’nun Libya’da ne işi var.” dedik ve olayların tamda ortasına oturduk. Nihayet, NATO olayları İzmir’den yönetmeye başladı.Bizde sonunda Kaddafi yönetimi ile ilişkileri kesip;İsyancılarla resmen temasa geçtik.
Olayların öncesinde defalarca yazdık.Gazetemiz ve dergilerimiz aracılığı ile meydana gelen olayların ABD’nin BOP ile ilgili olduğunu, bu çerçevede olayların değerlendirilmesi gerektiğini ve sınırları değiştirilmek istenen 25 ülkenin içinde ülkemizin de olduğunu tüm ülkeye ve dünyaya ilan ettik.
Sudan’ın ikiye bölünmesi, Tunus’un sadece başkanının değiştiğini ve Mısır’da Mübarek, rejimi ile bu günün arasında çok farkın olmadığı gerçeği; hükümete bir ders vermedi.ders vermediği içinde politikalarımızı batının politikalarına monte ettik ve onların dümen suyuna ekledik ve yola devam ediyoruz.Sanıyorum hala Refah Sınır Kapısı’nın tamamen açık olduğu ve giriş çıkışların serbest olduğu kanaatini taşımakta yöneticilerimiz;kim bilir!
Daha dün ilişki kurduğumuz,can ciğer olduğumuz Beşar Esed yönetimi ile de ilişkilerimizi kesip; Suriye’de yönetime isyan edenlerle ilişki kuracak mıyız veya kurdukta bizim mi haberimiz olmadı?
Elbette gerek,Saddam yönetimi, Kaddafi yönetimi ve Beşar Esed yönetimlerinin zulüm yapmadığını iddia etmiyoruz.Saddam sonrası Irak’ın hali kimselere bir şey anlatmıyor mu?Bu gün Irak üç parça ve 1(Bir) milyondan fazla insan öldü ve halen de ölmekte, şimdi Irak’a demokrasi ve düzen mi geldi(?!)
Libya’da şu an fiili olarak iki ayrı yönetim var ve aynı ülkenin insanları birbirleri ile savaşıyor.Niye? Batı dünyası, yani Emperyalist güçler Libya’ya demokrasi getirmeye çalışıyorlar(!)Bizde yerimizi Batı Dünyası’nın saflarında alıyoruz!
Basında çıkar haberlerde Suriye; ifade doğru ise Türkiye’yi İran’a şikayet etmiş ve İran’da Türkiye sınırlarında bulunan ABD üslerini vuracağından bahsetmiş(!).Suriye Dış İşleri Bakan’ı geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi suçladı.
Türkiye, kardeş ülkeler ile diplomatik ve samimi bütün ilişkilerini kaybetti.Yani, Türkiye ile komşuları arasındaki ilişkiler rahatsız edecek düzeyde gerildi ve geriledi. “One munite” ile kazandığı bütün itibarı kaybetmekle meşgul;neden? Çünkü politikalarını kendisi değil Batılı partnerleri düzenliyor,tavrımızı onlara göre belirliyoruz.
Hangi TV. kanalını açarsanız açınız bölge ile ilgili bütün haberlerde “Arap Baharı”veya “Yasemin Devrimi” sözünü işitiyorsunuz.Peki,bütün bunlardan sonra gerçek bir Arap Baharı’ndan bahsedebilir miyiz? Hala olayları Batının ve ABD’nin istediği şekilde değerlendirmeye devam mı edeceğiz?!
Yerli gazetecilerin bile güneydoğuda meydana gelen olayları Suriye ve Libya olayları ile ilişkilendirmeye başlamasına ne diyecekseniz?Suriye ve Libya’da olan olayların Sivas Madımak otelinde olan olaylarla ne ilgisi var;Allah aşkına?!
Türkiye, bölgemizde meydana gelen olayları nasıl anlamalı?Gayri nizami silahlı güçlerin bu güne kadar bütün dünyanın meşru kabul ettiği yönetimlere isyan etmesi, başkaldırması normal bir olay mı?Bundan elbette bu insanların zülüm ve haksızlıklara uğramadıkları anlamı çıkarılmamalı hatta yapılan zulümleri lanetlemediğimiz anlamına da gelmemelidir.Ancak olayları gerçek bir perspektiften bakmak ve değerlendirmek zorundayız.
Türkiye’nin, bölgesinde yanlış politikalar sonucu yalnızlığa itilmesi ve gelecekte hem de çok uzak olmayan bir gelecekte aynı sorunla baş başa kaldığında çaresiz ve desteksiz olması hiçbir vatan evladının arzusu ve temennisi olamaz.
Devlet adamlarının anlaması gereken ; bölgemizde gelişen olayların bir Arap Baharı olmadığı,Batının ve ABD’nin bölgenin petrol ve enerji kaynaklarının daha kolay kontrolü ve sömürebilmesi için, bölgenin direnme gücünün kırılması için planlanmış olaylar olduğu anlaşılmalıdır.
Elbette ülkelerinde isyan eden insanların zulme uğramış olmaları o insanların öfkesi bölge üzerinde hesapları olanların işine gelmiş ve bu öfke ve rahatsızlıktan istifade etmenin yoluna gitmişlerdir.Halbuki; bu ülkelerin zayıflaması ve bölünmesi küçük parçalara ayrılması bölgede yaşayan insanların, halkların işine yaramaz.Sadece emperyalistlerin işini kolaylaştırır o kadar.
Türkiye, eğer milli ve aktif bir politika takip edecekse, yapması gereken; olaylarda taraf olmak değil, tarafların arasını bulmak ve ülkelerin bütünlüğünü temin etmek için kendi imkanlarımızı ve dost imkanları seferber ederek barışı temin etmek için çaba harcaması ve bu kardeş ülkelerin iç barışını temin etmek, halkların üzerindeki zulmü kaldırmak ve demokratik bir yapıya kavuşması için çaba harcamaktır.
Ülke içinde kendi milli birliğimize temin ederek,komşularda meydana gelen karmaşalarla uğraşmak,uydu politikalar uygulamak yerine Milli ve bizim olan politikalar üretmelidir. Yanlış ve güdümlü politikaların bize bir faydasının olmadığı gibi bizim hasım ve düşman kazanmamıza sebep olur.
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin