- 688 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KOMSER BEY BİZİ HİÇ GEÇEN OLMADI!
Yozgat ilinin Çekerek kazasında yaşamakta olan Mustafa Amca kalp rahatsızlığı geçirir. Mustafa Amcanın oğulları Bekir, Hasan ve damadı Seyfali Bey alelacele Mustafa Amcayı alıp, Çekerek Devlet Hastanesine götürürler. Buradaki doktorlar yaptıkları tetkikler sonucu hastayı Yozgat Devlet Hastanesine sevk ederler. Kaybedilecek zaman yoktur. Oğullar ve damat, hasta ile birlikte Hızla Yozgat’a giderler.
Yozgat Devlet Hastanesinde doktorlar, hastayı muayene ederler, burada da bir takım tetkikler yaparlar ve hastanın ameliyat olması gerektiğini, bu ameliyatın da Ankara’ya yapılması gerektiğini hasta yakınlarına söylerler. Hasta yakınları da arabalarına binerler ve hastayla birlikte Ankara’nın yolunu tutarlar.
Damat Seyfali arabayı kullanan kayını Bekir’e yavaş gitmesini söyler. Bekir Efendi, eniştesinin söylediklerini hiç ama hiç duymaz. Yavaş git dendikçe, o, gaza bastıkça basar. Kardeşi Hasan da uyarır Bekir Efendi’yi ama nafiledir. Bir türlü söz dinletemezler.
Bekir Efendi, laftan anlamaz; adeta arabayı hızlı kullanmaktan zevk alır. Eniştesi ve kardeşinin sözlerini duymamazlıktan gelir. Kırıkkale civarında o kadar hızlı gider ki, arabayı görenler san ki uçak geçti zannederler.
Bir müddet sonra “Güüüüüüüüüm” diye büyük bir gürültü duyulmaz mı? Araba kaza yapmıştır, hem de feci bir kaza. Etrafta bulunanlar, hemen toplanırlar arabanın etrafına. Herkes şaşkınlık ve panik içindedir. Bağırmalar çağırmalar; “Kurtarın bizi, ölüyoruz…” sesleri yankılanır durur kaza mahallinde. Allah’tan bu kazada ölen olmamıştır, hepsi de yaralıdır. Vatandaşlar, trafik polisini ararlar. Polisler ve komiser gelir kaza yerine. Yaralıların içinde konuşabilecek tek bir kişi vardır. O da enişte Seyfali Bey’dir.
Komiser sorar:
“İsminiz nedir beyefendi?”
Enişte bey:
“Seyfali.”
Komiser:
“Seyfali Bey, kaza nasıl oldu; hızınız nasıldı, hız limitini geçtiniz mi?
Seyfali Bey, kanlı vücuduyla şöyle bir doğrulur. Boynu yaralanmıştır. Zar zor döner komiser beye doğru.
Enişte Seyfali:
“Komiser Bey, ne yalan söyleyeyim. Ben, Bekir Efendiye yavaş git dedikçe, gaz bastı. Ben, yavaş git dedikçe gaza bastı. Valla yol boyunca bizi hiçbir araba geçemiyordu. Hiçbir arabanın bizi geçtiğine şahit olmadım. Biz bütün araçları geçiyorduk. Ne zamanki kaza yaptık, biz hiçbir arabayı, hatta bir canlıyı bile geçemedik.”
Bu cevap karşısında komiser, polisler ve oradaki vatandaşlar şaşırırlar ve:
“Gerçekten de doğruyu söyledi, keşke şoförler söylenen nasihatlere kulak tıkamasalar.” Sonra Seyfali Bey, boynunu yol üzerine yazılı levhaya uzatarak:
“Bakın orda ne yazıyor.”
“Ne kadar hızlı gidersen, o kadar geç varırsın.”
12.07.2011
Çekerek