- 524 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HIRSIZZA AŞIK OLDU
Genç kız, büyükşehrin gürültü kirliği içerisinde yoluna devam ederken bir eliyle omzundaki çantayı tutup diğer eliyle dağılan saçlarını düzeltiyordu.Yürürken etrafı seyreden genç kız, birden neye uğradığını şaşırdı.Çantasına sarılmakla birlikte çantasını kapmaya çalışan 18-19 yaşlarında ki kişiyle göz göze geldi.Var gücüyle çantasını çeken genç kız, kapkaççı çantayı bırakır diye çantayı bırakmadığı için kapkaççı çantayla birlikte kendisini yerlerde süründürdü. Bu sırada kapkaççı hızla geçen arabanın altında kendini buluverdi. Araba kolunun üstünde geçmişti.Çocuğun hayali çantayı kapıp içerisinde para varsa o parayla keyif çatmaktı.Bu keyfi yarım kaldı. Hastanede gözünü açan kapkaççı, çok pişman olduğunu söyledi.( Çok pişman olduğunu ve bu işi bir daha yapmayacağını söylemesi kaybettiği kolunu geri getirmeyecekti.) Bu pişmanlığı ve kaybedilen kolu göz önünde tutan genç kız, şikayetini geri çekti.Genç kız, idealist bir kişiliğe sahipti.Toplumun kangreni olmuş, toplumun başına bela olmuş bir kişiyi topluma kazandırmak istiyordu.Şikayet dilekçesini geri alması için kendisine yalvaran,yakaran genci ziyaret etmek istiyordu.Hastaneye düşüne düşüne giderken kendine şu soruyu sordu gerçekten ben bu çocuğu topluma kazandırmak için mi ziyaret ediyorum yoksa ona karşı bir şeyler mi hissediyorum? Bu soruların cevabını bulamadı.Hastaneye varmadan çiçekçiden bir buket çiçek yaptırıp, merdivenleri koşarcasına çıktı.Odaya vardığında genç çocuk yatağında uyuyordu. Uyandırmaya kıyamadı.Öylece başucunda bekleyiverdi.Çocuk uyandığında başucunda kızı görünce birden irkildi acaba niye gelmişti.Beni tehdit etmeye mi geldi? Tereddüt içerisinde hoş geldin dedikten sonra kız yaptırdığı çiçek buketini kendisine verdi.Yatağın kenarına ilişen genç kız tanışmamız gecikti.Önemli olan uzun süreli dostlukların kurulması benim adım Bircan, ya senin genç çocukta isminin Bilal olduğunu söyledi. Bircan keşke çantamı kapmasaydın da kolunu kaybetmeseydin. Bilal,” evet yaptığım bir hatadan dolayı kolumu kaybettim inşallah başka hata yapmam” dedi.Bircan ne zaman taburcu olacağını sordu Bilal “iki hafta daha hastanede yatacağını” söyledi.Bilal biraz ürkek, biraz çekingen, biraz tedirgin bir şekilde ben senin çantanı kapıp seni yerlerden süründürdüm.Sen ise büyüklük yapıp şikayetini geri çektiğin gibi beni ziyarete geliyorsun bu yetmezmiş gibi ziyaretime gelirken bana çiçek getiriyorsun nedir seni bu davranışa iten şey diye sordu. Bircan biraz yüzü kızararak, biraz utanarak sen yaptığın hatanın cezasını kolunu kaybederek çektin.Benim senden şikayetçi olmamın bir anlamı olmayacaktır. Senin ziyaretine gelince bilmiyorum içimdeki bir ses seni ziyaret etmem gerektiğini söylüyordu.Bende şuanda buradayım.Günler geçe dursun Bircan, gün aşırı Bilal’ı ziyarete gitti.Taburcu olacağı gün Bircan, yıllardır özenle sakladığı abiyesini giyip çiçekçiden en güzel çiçekleri satın alıp hastanenin önünde beklemeye başladı; fakat biraz erken gelmişti ki iki üç saat geçmesine rağmen Bilal gözükmüyordu. Sürpriz olsun diye hastanedeki odasına da gitmemişti.Biraz daha bekledi birden içi yandı yutkunur gibi oldu; fakat yutkunamadı.Ağlamak istedi ne yaptıysa buğulu gözlerinden bir damla göz yaşı dökülmedi.Elindeki çiçekleri hızla bir kenara fırlatıp oradan uzaklaşmak istedi bunu da yapamadı.Kendisini fark eden Bilal’a doğru bir iki adım atmak istedi sanki yerine çivilenmiş gibi yerinde kıpırdayamadı.Bilal, bir an tereddüt etti acaba Bircan kimi bekliyor etrafına baktı kimseye bakmıyor elindeki çiçekle kendine bakıyor.Bilal hastaneden çıkarken ceketini giymişti ceketin sol kolu öyle boşlukta sallanıveriyordu.Bircan’ın yanına giden Bilal hoş geldin Bircan dedi.Bircan yavaşça .çiçek demetini Bilal’a uzatarak geçmiş olsun dedi.Benim yüzümde kolunu kaybettin kendimi hiç affetmeyeceğim.Sen çantama yapıştığında ben çantayı bırakıverseydim bugün kolsuz kalmayacaktın ne olur beni affet dedi.Göz yaşları içerisinde yere yığılan Bircanı Bilal tek eliyle kalkmasına yardımcı olduktan sonra ikisi de hiçbir şey demeden yollarına devam ettiler.Kaderin cilvesine bakın ki geçen zamanla birlikte bir birlerine aşık olduklarında hayatlarını birleştirdiler.Bilal bir kolu olmadığı için piyasada ne kadar arayışlara girdiyse de bir işe yerleşemedi.Bircan’ın biraz birikimiyle kendilerine bir ufak bir bakkal dükkanı açıverdiler.Bu evliliklerinde nur topu gibi oğulları oldu.Oğlunu parka götüren Bilal, tek koluyla çocuğunu salıncakta sallaması çok zor oluyordu hep parka gelenlerin yardımıyla çocuğunu sallayabiliyor kaydırakta kaydırabiliyordu.Bir gün ailecekle otururken oğlu baba herkesin iki kolu var neden senin bir kolun var dediğinde Bircan’la Bilal göz göze geldi.Bilal ne cevap vereceğini şaşırdı.Hemen devreye giren Bircan baban trafik kazası yaptı ve bir kolunu kaybetti dedi.Haydi sen dışarı çıkta arkadaşlarınla oyna .Çocuk dışarı çıktıktan sonra Bilal’ın boynuna sarılan Bircan üzülme canım bu da gelip geçer dedikten sonra Bilal, hayatım keşke insanın yaptığı hata sadece kendisini etkilese görüyorsun ki yaptığım bir hata benim hayatımı etkilerken sevdiklerimin hayatını da etkiliyor.Çocuğu parka götürdüğümde çocuğumu kollarından tutup kaydıraktan kaydıramıyorum.Şöyle duyasıya oğlumu kucağıma alıp öpemiyorum.Ben ağlamayayım da kim ağlasın ben üzülmeyeyim de kim üzülsün.