- 881 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Cihan Barış Budak / Sesim Boğluyor Denizlerde, Etki Yayınları 2011
Cihan Barış Budak ve Sesim Boğuluyor Denizlerde (*)
(Temren Temmuz-Ağustos 2011 Sayısı)
Cihan Barış Budak, henüz on altı yaşında. Bugün iki şiir kitabının sahibi. Nabiga (Ailede hiç şair olmayanlara verilen ad.) olup olmadığını bilmiyorum ancak edinimlerim beni yanıltmıyorsa şairimizin, annesinden süt değil de şiir emdiğini düşünüyorum. Ümit Yaşar Işıkhan, kitabın tanıtım bölümünde (S.7-12) Yannis Ritsos’un "25 ", Rusya’dan Yevtuşen’in, Vlademir Mayakovski’nin ve Sergey Yesenin’in "20", Vietnam’dan Too Huu’un "17", Bulgaristan’dan Mladen Isayev "13" yaşlarında şiir kitabı yayımladıklarına değiniyor. Burada lise yaşlarında Veysel Çolak’ın öğrencileri olan ve Karşıyaka Şiir Atölyesi’ne devam eden ödüllü şairleri anmadan geçemeyeceğim: Ertan Yılmaz, İlker İşgören, Gökben Derviş ve Özkan Satılmış. Bunların yanı sıra genç yaşta başarı kazanmış daha birçok genç şairden söz edebiliriz.
Cihan Barış Budak’la 16. İzmir Kitap Fuar’ında karşılaştım. Şiir kitabını alıp okudum. Kitabın son bölümünde, Mersin İmece Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abidin Yağmur’la yaptığı söyleşide Barış’ın verdiği yanıtlar beni şaşırttı. Olgun, yaşının üstünde bir duruş sergiliyordu. Cihan Barış Budak’ın "Sesim Boğuluyor Denizlerde" şiir kitabının dizelerinde kulaç atarak sizler de serinlemek istiyorsanız, İzmir’in yazı aratmayan bu günlerinde buyurun dizeler arasında beraberce dolaşalım.
Mersin İmece Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abidin Yağmur’la yaptığı söyleşiden; Cihan Barış Budak’ın, şiir üzerindeki görüş ve düşüncelerini öğreniyoruz. Zaman ve olaylar karşısında kendisinin duruş ve davranışlarının ne göstereceğini, kendisini aşıp aşmadığını ileride yayımlayacağı şiir kitaplarından tanık olacağız. Bunu şunun için burada söyleme gereği duydum: Bir şairin yeteneğinin yanı sıra, yaşamla ilgili tüm konularda donanımlı olması gerekir. Bunu zaman içinde ve yayımlanmış eserlerden kazanacağı gibi, edinimleri ve/veya empati yoluyla da kazanır. Barış da yaşamla edinimleri arasında kuracağı köprüden geçerken, izlenim ve duygularını yüklediği sözcüklerle dans edecektir. Her kazandığı birikimin, kendisinin zaman içinde ne kadar bilgiden yoksun olduğunun da bir aynası olacaktır. Önemlidir!... Gelecekte, çok çok ilerdeki zamanlarda, çıraklıktan ustalığa geçtiğini zannettiği durumlarda bile, çıraklığı yeğliyorsa doğru yoldadır diyebilirim. Bir şair için. şiir ortamı bir okuldur. Girdikten sonra çıkışı veya mezuniyeti ancak ruhun bedenden ayrılmasıyla mümkündür. Sonrası da şiirleriyle yaşar şair. Ölümsüzlüğü bu şekilde gerçekleştirir. Ayrıca bu okulda yalnız kendisiyle yarışır. Duygu, düşünce ve inandığı doğrular önünde nöbet tutar. Nietszche’in dediği gibi dayatılan düzene karşı çıkar, doğru ve güzele yürür, ışık olur...
Kitaptaki şiirlerden, Budak’ı biraz daha yakından tanımaya çalışalım şimdi: "Sana anlatmak isterim çocukları bir bir / İhanetleri, yıkıntıları, yalnızlığımı /...(S.16) dizesinde tercihini ve tanık olduğu durumları dile getiriyor. Tanıklığını yaptığı çağın izlenimlerini bir ömür boyu değişik durumlarda yaşayacağının da bilincindedir sevgili Budak. Neye, ne zaman, hangi boyutlarda dahil olacağının da işaretlerini veriyor, sezinletiyor bizlere. "Susuşun Şiiri" ‘de bastırılmış çocukluğunun isyanını, korkularını görüyoruz. Işığa kavuşmayı, beklentilerini "Reyhan" üzerinden bizlere ulaştırıyor, “Bana bir su / Bir umut / Bir filiz / Reyhan ” (S.19)" derken... Kendi içinde sokaklara çıkıyor, haykırıyor. Umuda ve ışığa yürümesi hep bu açılardan oluyor. (S. 21-22) İmge ağırlıklı bir şiir yazıyor Budak. Bize ulaştırmak istediği konuları mecaz ve eğretilemelerle harmanlıyor. Sevgilisi üzerinden yapıyor bunları. Yaşamın ipuçlarını, çoğu sorunun yanıtını; izlenimleriyle işaret ediyor, gösteriyor. Dizelerinde adeta çığlık çığlığa yoğunlaşıyor. Ergenliğe geçiş döneminde ekonomik, politik, toplumsal sorunların izlenimlerini dillendiriyor. Kısaca Barış’ın dizelerinde yaşamın etki ve tepkilerini görüyor; kendi hayal gücü içinde olayları nasıl yorumladığına tanık oluyoruz. Lider olma içgüdüsüyle yazıyor şiirlerini. İyiye güzele büyüme psikolojisi içinde. (S. 24-26) Işığı içmek isteyen bir yakarış görüyoruz çığlıklarında. Erdal Eren’le empati kurarak, onun korkularını, umudunu, acısını paylaşıyor bizlerle. Siyasal bazı sonuçları yorumluyor. Günümüz olayları içinden, izlenimlerini sessizce haykırıyor. Meydanlara çıkmıyor ama her sözcük, her dize onun için bir meydan, bir açık kürsü aslında. Ayrıca görsel ve yazınsal haberlerden de besleniyor. Toplumsal, ekonomik, politik olaylara karşı şair sorumluluğu ve bilinciyle bir duruş sergiliyor. Bu yazdıklarım onun tek besin kaynağı değil tabi ki. Yağmur ve bereket yüklü (S.31) duygularını konuşturuyor yer yer ve bir de gençliğini. Memleketin aydınlık yüzünü görmek istediğini (S.36) dillendiriyor her vesileyle. Barış’ın bazı şiirlerinde Atila İlhan’ın etkilerini görüyoruz: “… / Kapama kapını, dayanamam, ağlarım / kaldırımlar kalır payıma / Ağlarım, ıslanır sokaklar / … / Ama kapama kapını / Bakışın dolar geceme, ağlarım” (S. 32). Barış’ın "Tükenmez Direnç" adlı şiirinde, Güneydoğu olayları üzerine yoğunlaştığına tanık oluyoruz. Umut, barış ve kardeşliği, delikanlı ateşiyle yoğuruyor. Ahmet Arif’in şiirlerindeki gibi memleketinin dağlarına bahar gelsin istiyor. Ahmet Arif’in coşkusunu, Cemal Süreya’nın Üvercinka’sı ile aynı potada eritiyor duygu ve düşüncelerini. Burada şiir kardeşliğine tanık oluyoruz. (S. 37-38-39) Ayrıca sevgili Barış, şiirlerinin tümünde devrim ve değişime de açık olduğunu dillendiriyor. Tarihe bir kara leke olarak düşen Sivas Olayları’ndan etkilendiğini de görüyoruz bazı dizelerinde…(S.43-44) Haksızlıklara karşı örnek bir duruş sergiliyor. (S.49) Delikanlılığa geçiş döneminin duygu ve coşkusuyla yazmış şiirlerini Cihan Barış Budak. Gençliğinin verdiği delikanlılığı da buna katarsak, nasıl bir şairle karşı karşıya olduğumuzu görürüz (S.53). Şiir dünyamıza hoş geldin Barış.
(*) Sesim Boğuluyor Denizlerde, Cihan Barış Budak, Etki yayınları Mart 2011
Nisan 2011
M. Mazhar ALPHAN
YORUMLAR
Saygıdeğer Mazhar bey,
Anadolu toprağı bereketli bir topraktır. Yunus'ları, Pir Sulttnları, Karacoğlan'ları Köroğlu'ları Dadaloğlu'ları, Nasreddin hocaları, MustafaKemal'leri, dün nasıl var idiyseler ve türkü türkü çağlayıp '' Dört nala gelip uzak Asya'dan'' yurt edindiyseler bu toprakları, bundan sonra da yeni filizler fışkıracak elbet güneş kursu altındaki yaşlı gövdeden.
Ancak iyi biliyoruz ki ve yazınınzın içeriği gösteriyor ki '' Akıl yaşta değil, baştadır''
Değerli kitap tanıtımınız için, şükranla saygılarımı bırakıyorum sayfanıza.
Sağlıcakla kalınız.