21. YY. İNSANININ DENGESİZLİĞİ
İçinde bulunduğumuz çağın durumunu düşündüğümde, ilişkilerde denge kavramının tüm insanlar için ne kadar da yabancılaştığını fark ettim. Her zaman büyüklerimizden duyuyoruz “Bizim zamanımızda insanlar birbirleri ile olan ilişkilerinden zevk alırlardı” gibi sözleri.
Peki, o zaman değişen ne? Ben neden çevremde böyle insanları göremiyorum? Sanırım bu soruya şöyle bir açıklama yapılabilir: 21. yy insanı olarak dengesizlik denizinde akıntıya kapılıp sürükleniyoruz. Artık öyle bir düzene alet olmuşuz ki, istisna da olsa çevremizde gördüğümüz birkaç içi dışı bir olan dengeli insanlara da enayi gözüyle bakıyoruz.
Biraz düşününce yıllar önce dedemin bana söylediği sözler geldi aklıma. Gözleri sabit bir noktaya dalıp giderken, saatlerce eskiye duyduğu özlemi anlatırdı. “Eskiden…” diye başlardı söze, “Bir insanı karşıdan gördün mü, onun nasıl birisi olduğunu anlayabilirdin. Çünkü onlar bugünün insanı gibi dengesiz değillerdi. Kendi içlerinde nasıl iseler çevrelerine de kendilerini öyle yansıtırlardı, bizim sözlerimiz senet yerine geçerdi…”diye devam ederdi sözlerine. Ah dedeciğim, günümüzde öyle insanları bulmak ne kadar da zorlaştı biliyor musun?
Hepimiz zaman zaman kendi menfaatlerimiz için ikiyüzlü davranmadık mı? Çevremizdekileri kandırdığımız yetmiyormuş gibi bir de kendi öz benliğimizi kandırmayı da başarmadık mı?
Bunlar bir yana, sanırım en kötüsü de insanın kendi içerisindeki dengesiz olmasıdır. Belli bir yere kadar idare ettikten sonra seni alıp önce ikilemlere, sonra da bunalımlara götürüyor. Sonuç olarak tipik bir 21. yy insanı olup çıkıyorsun.
Kısacası dengeli olmanın olumsuz bir yanını bulamamakla birlikte, bunun yanı sıra aklımda dengeli insanlar için hiçbir rüzgârın yıkamayacağı bir duvar portresi çizdim.
Dengesiz devrin dengeli insanlarını bulmanız dileklerimle…
Ben bulamıyorum...
Pelin Ö.
YORUMLAR
Biliyorum hangi meziyetleri n z olduğunu, ama sanırım devir dengesiz, biz dengeli insanlarda muallakta...
.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=8046
Annemin, dört çocuğunu çevresine toplayıp ısıttığı bakır mangal;
işyerimde ve şu an sağ yanımda, birbuçuk metre mesâfede duruyor: altmış yıllık...
Kişi, karşısındakini; kendi gibi bilirmiş.
Güzel Gönüllü Annem(Rahmetli);çocuklarının gönlüne, Sevgiyi öyle ince işlemiş ki...
söküp atmak mümkün değil.
Annelerin ve anne adaylarının, bir sanatkâr kadar iyi yetiştirilmesi lâzım.
Memleketimizin, yine O eski ve güzel sevgilere kavuşması için, pekçok yayını susturmak gerek.
Edep, evde öğrenilir. Ancak, evden temiz elbise ile çıkmanız yetmez; kapıdan dışarı atacağınız
zemin de temiz tutulmalı. Çocuğuma aşıladığım iyi ahlâkı, yine aynı evde seyrettiğimiz
televizyon yayınları aracılığı ile çocuk, yitiriyor ise; o zaman, o evde düşman var demektir.
“Hak, sâhibinindir”… Güzel ve değerli yayın yapan kuruluşlar vardır ve sayı ve yayın alanlarının
artırılması; Millî Birliğimiz için zarûridir; şarttır.
Atatürk'ün sağlığında O Kumandana karşı cephe alan ve kitaplarda okuduğumuz o dönemin
bir kısım basını, bugünkü hâli ile sicilini kontrol ettirmeli; kontrol edilmelidir.
Yukarıda kayıtlı yazınızda, fîgân ettiklerinizde haklısınız. Sorumlusu; biz, yaşça büyükleriz.
Kanı ve Sicili tertemiz Milletimizi, Allah kurtarsın... Bizler ister isek tabîi.
Yazınız için teşekkürlerimi bildiririm.
Selâm ve Saygılarımla...
Kadir Yeter. 02.01.2008 Çarşamba. TRABZON.
kadiryeter tarafından 1/2/2008 12:10:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ne kadar haklısınız, o idare lambalı günlerde biz daha pir-ü paktık... Bugün teknolojinin kuytularında kendimizi kör kuyulara saldık..kendimden biliyorum, o kırsal da olduğum günlerden daha da kirliyim şimdi, o zamanlarda hiçbir insandan karşılık beklemeden yardım eder paylaşırdım bana dair ne varsa; hatta rahmetli olmayanlar hala söyler bu kara çocuk ne kadar iyiydi diye...Ama simdi iyilik yapmaya bile korkuyorum yanlış anlarlar diye; insanın suni yanının korkuları boğuyor bizi ve ben de değiştim artık o eski çocuk değilim şimdi daha bencilim ve bencilliğimden utanıyorum, sırf kendimi mutlu kılmak için istemeden de olsa bir başkasını kırabiliyorum... Anlıyacağınız eskisi gibi değiliz ve ben bu durumdan kendimi dahi sorumlu tutuyorum... Yıllar yorgunu birbirinin sırtına çıkmış beton evlere benzedik bizde, merhabalarımız bile "lütfen" oldu, o da işimize gelirse... Bu konuda yazılacak çok şey var ama ben şimdilik bu kadarını paylaşayım... Çağrışım yaptırıp beni düşünceye iten yazınız için teşekkür ederim...
saygıyla
hidayet dal tarafından 12/2/2007 2:53:14 AM zamanında düzenlenmiştir.