- 806 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kur'an'ı Kitap Yükü Gibi Taşımayalım, Kalbimize Yerleştirelim
Cep telefonunuza bir mesaj gelse. O an işiniz de olsa merak eder, mesajı okursunuz...
Gelen mesaj anlamadığınız bir dilde ise?.. Bir şekilde kendi dilinize tercüme eder, sonuçta mutlaka okursunuz...
Mesaj, bir arkadaşınız, bir yakınınız ya da bir dostunuzdan geliyorsa, cevaplarsınız.
Allah, mesajı olan Kur’an’da, Kamer Suresi’nde ve diğer Kur’an ayetlerinde defalarca, "öğüt alıp-düşünen var mı?" diye soruyor. Kuşkusuz siz de bu sorunun muhatabısınız...
"Allah’ın benden ne istediğini biliyorum zaten, okumama gerek yok" gibi bir bahaneyle Kur’an’ı okumaktan kaçınanlara sormak gerekir. "Okumaya gerek yoksa, Allah neden 6000 den fazla ayet içeren bir kitap yolladı kulları için?” Peygamberimiz (sav), İslam ve imanın gereği olarak bilinen namaz, oruç gibi belirli hükümleri kavmine iletirdi; Kur’an’a ise gerek kalmazdı.
O halde belirli buyrukları farz kabul edip, Kur’an’ın diğer buyruklarını göz ardı etmenin büyük bir yanılgı olduğu açık. Kur’an’dan yararlanabilmek ve doğru yolu bulabilmek için, gereği gibi okunması gerekir. “Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır…” (Bakara Suresi, 121) buyurur Allah. Samimi inananlar, yaşam rehberi olan mesajı –gereği gibi- okur, ayetlerini iyiden iyiye düşünür (Sad Suresi, 29) ve yaşamlarını ona uygun olarak düzenlerler.
Kur’an oldukça sade ve anlaşılır bir kitap. Allah birçok ayetle onu açıklanmış olarak indirdiğini haber verir. Kur’an’ın bir adı da apaçık, anlaşılır anlamındaki Mübîn. Allah Kur’an’ın Mübîn olduğunu buyururken "Kur’an anlaşılamaz" diyen kimseler, Kur’an’ın hayata sunduğu güzelliklerden yoksun kalırlar. Bu durum, Kuran’da Peygamberimizin, "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran’ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktı" (Furkan Suresi, 30) sözleriyle ifade edilir.
Kur’an doğruyu yanlıştan ayırmamız için indirilmiştir ve yaşamımıza dair her konu onda vardır. Allah, "her örnekten çeşitli açıklamalarda" (Kehf Suresi, 54) bulunduğunu ve onda hiçbir eksik olmadığını buyurur. Allah bizleri Kur’an’dan sorgulayacağını, ondan sorumlu olduğumuzu buyururken, gönderdiği yaşam rehberini, sorgulanacağımız kitabı anlaşılması zor olarak gönderir mi?
Kur’an’da yapılan etkili, çarpıcı, şuur açıcı benzetme ve tasvirlerin tümü, konuyu en anlaşılır şekilde örneklendirir. Bu zengin anlatım, insanların derin düşünmesi, öğüt alması için.
Kur’an ayetlerinin çoğunluğu muhkem; sağlam kesin ayetler. Kitabın ’anası’, temeli olan söz konusu ayetler açık ve anlaşılır. Muhkem ayetler dışındaki ayetler müteşabih. Müteşabih ayetler, çeşitli benzetmeli anlatımlar içerirler.
Kur’an’da, müteşabih ayetlerin yorumunu ancak Allah’ın bildiği belirtilir; anlamları Allah Katındadır. Ancak derin ilim ve iman sahipleri, ilmini kavrayamadıkları müteşabih ayetlerin tümüne inanırlar. İçleri titreyerek Rabb’lerinden korkan insanlar, fitne çıkarma amacındaki kişiler gibi ayetlere olmadık yorumlar getirmekten sakınırlar. Ayrıca Müslümanlar, ayetleri kendi kişisel düşüncelerine göre yorumlayarak Kur’an’dan hüküm çıkarmaktan şiddetle kaçınırlar.
Yüce Allah Kur’an hakkında, "Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir. Eğer o, Bize karşı bazı sözleri uydurup-söylemiş olsaydı. Muhakkak onun sağ-elini (bütün güç ve kudretini) çekip-alıverirdik. Sonra onun can damarını elbette keserdik." (Hakka Suresi, 43, 44, 45, 46) buyurur. Ve Resulullah(sav) aracılığıyla bize iletilenlere ilave yapılamayacağını haber vererek uyarır.
Kur’an bütün insanlık için bir çağrı ancak yalnızca samimiyetle okuyanlar onu anlayabilirler. Kur’an samimi, önyargısız ve vicdanlı insanlar için - İslam’la henüz tanışmamış bile olsa- sırlarını açar ve yalnızca onların yaşam rehberi olur.
Allah’tan mesaj, kesin kanıt olan ve hidayete ulaştıran Kur’an, insana önündeki iki yoldan hangisini seçeceğini işaret eder. O yolda, Allah’ın doğrularıyla yaşamak için, Kur’an’ın ışığından yararlanır insan. Şiddetli ışık gözleri kör eder ancak Kur’an’ın güçlü ilahi ışığı, göremeyen gözleri açar. Kalpler imanla, ruhlar Kur’an ahlakıyla nurlanır…
Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir Kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah’ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur. (Zümer Suresi, 23) buyrulur Kur’an’da. O, sözün en güzelidir ve inananların derilerini ürpertir, kalplerini yatıştırır.
Allah ayrıca, "Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (Enfal Suresi, 2) ayetiyle Kur’an’la imanları artan müminleri tarif eder.
Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder. (Secde Suresi, 15) ifadesiyle de ayetler hatırlatıldığında iman sahiplerinin secdeye kapandıklarından söz eder.
O halde derilerinin ürpermesi, kalplerinin Allah’ın zikri ile yatışması, ayetler okunduğunda imanının artması ya da secdeye kapanması için, insanın dinlediğini anlaması gerekmez mi?
Kur’an, güzel bir sesten Arapça olarak dinlenildiğinde insana haz verir. Ancak anlamını bilmeden yalnızca Arapçası okunarak bir sevap kazanma aracı olarak görülmemeli Kur’an. Acaba sevap, Kur’an’ı anlamadan okuyarak mı alınır, yoksa okuduğumuzu/anladığımızı yaşamımıza geçirip, Allah’ın beğendiği ahlaka sahip olmaya çalışarak mı?
Allah, ahirette Kur’an’dan sorgulanacağımızı haber verir. Kuşkusuz Arapçasını nasıl okuduğumuzdan değil, Kur’an’ı O’nun istediği gibi okuyup okumadığımız, ayetlerini düşünüp düşünmediğimiz ve dünya hayatında Kur’an’ı ne kadar yaşadığımızla sorgulanacağız.
Tek doğru Kur’an’dır. Bizleri Allah’ın dosdoğru yoluna yöneltmek için gönderilmiştir. Okuyup anlamadıkça, düşünüp akletmedikçe ve uygulamadıkça sürekli tali yollara sapar, asla o doğru yolda yürüyemeyiz.
Yüce Allah bir Kur’an ayetinde, Tevrat’ı sürekli okuyup da içindeki derin anlamları düşünmeyenlerin düştükleri durumu şöyle örnek verir:
Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez. (Cuma Suresi, 5)
Kur’an’ı üzerimizde kitap yükü olarak taşımayalım. Samimiyetle okuyalım. Kuran, aklı ve kalbi açar, şifadır; içerdiği derin sırları kavramaya çalışalım. İbn-i Arabi’nin deyimiyle anlayışımızın her okumada yenilenmesi için dua edelim. Allah sözün en güzelini indirdiğini bildirir. Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır, o Allah’ın yol göstermesidir.
Cemaat.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.