KAFAMDA ESER KALDI/ "DELİ "KELİMESİNDEN.
ilk tanıştığımız gün; bu küçük kızı çok korkutmuştun. Geçirdiğim bir trafik kazası sonrası,
yaşamış olduğum beyin travmasının sonucu çıkmıştın karşıma; kabuslarım olmuştu adın.
Bir hastane odasında; yatarken acıdan inleyen, yüzündeki sargılardan; sadece, bir gözü dışarıda olan,
kıvrılmasın diye tahtalar bağlanan kollarında; serum ve kan hortumları,
başında buz torbaları, sağ ayağı; dizden aşağı sarılı, altına işeyen,
kendine; ne olduğunu anlamaya çalışan, acıların denizinde bir tahta parçası gibi; kıyıya vurmayı bekleyen,
yaşamla ölüm arasında gidip gelen,
günlerdir kaldığı yatağındaki yastığına; sıfıra vurulmuş saçlarından; kurumuş kan tozları dökülen,
zayıf, halsiz, minicik bir çocuktum o zamanlar.
Beni uyuyor sanıyorlardı, tüm konuşmaları duymuştum oysa ben.
Evimizin önündeki trafik ışıkları olmayan, kasabanın giriş yolundaki,
eski bir mezarlığın üzerine yapılan; caddenin altındaki, her yıl; kazalarla can alan ölüler; bu sene beni almak istemişler,
Çok güçlüymüşüm alamamışlar. Üç gün direnmişim, herkesin umudunu kestiği bir anda uyanmışım,
mücizeymiş hayatta olmam, ama; bundan sonraki hayatımda,
adımın başına senin isminin konacağını bir" deli" olabileceğimi de duymuştum.
Kafamda eser kalacakmış...
O zaman ki aklımla düşündüm; bildiğim bir "deli" vardı,
mahallede türbenin evinde yaşayan, dört mevsim üzerinden,
karakaputunu çıkarmayan, karakaput hasan. Ona benzeyeceğimi, onun gibi yaşayacağımı sanmıştım.
Babamın kaputu bana yakışmazdı ki!
Annemim montosunu giyerdim belki!
Olmaz! ama; ben korkarım! türbeden.
Herkes yüzüme bir garip bakıyordu. Bebekmişim gibi davranıyorlardı,
yemeğimi ağzıma veriyorlardı, tuvalete gitmek istiyordum; altıma ördek diye bir şey koyuyor ona yaptırıyorlardı.
Adımı, yaşımı, annemi, babamı, kardeşlerimi tekrar tekrar soruyorlardı.
Bazen sesler kesiliyor! hiç duymuyor anlamıyordum, anlasamda cevap vermek istemiyordum, susuyordum.
Ben çocuk aklımdan geçen sorulara, cevaplar; deli olmamak için kendime çözümler üretiyordum.
Sustum ve bu yüzden beni deli sanıyordu, sanki herkes...
Birgün, uzak bir şehirdeki hastanenin koridorlarında yürümeye başladım. Nasıl oldu? Bende anlamadım!
Beyaz saçlı, asık suratlı, bana; yürümem için bağıran; yaşlı doktordan korktum.
Bu hocamız demişti, hemşire ablalar.
Yolda gelirken cami görmüştüm, bahçesinde türbeler vardı,caminin hocası gelmiş,
beni oraya götürecek bırakacak, sandım.Bu yüzden kaçmaya çalıştım.
Sonradan öğrendim, psikolojikmiş, yürüyememe sorunum...
İyileştim, ölülerden hiç korkmadım çünkü; onları yenmiştim.
Annemin; mantosunu hiç giymedim.Türbeye terk edilmedim.
Herkes normal davrandı bana. Ağaçlara tırmandım, koştum, oynadım,
kitaplar okudum, kütüphanelerde araştımalar yaptım.
Senin; ne olduğunu öğrendim, şarkılar bile söyledim.
Öğretmenimden aferinler aldım.
Bana seslenirken insanlar adımın başına / deli / ismini hiç eklemedi.
Büyüdük, seninle kimseye anlatmadım,
seni herkesten gizledim, gizli deliliğim benim...
Kafamda eserler kaldı senden bir adın bir de; yalnız olmayı seçtiğim zamanlarda; adını koyamadıklarım, kendime sakladıklarım...
V.Kayra
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.