- 721 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bugün Kapalıyız
“Bir insansının bizimle geldiğini söylememiştiniz. Neden sakladınız?”
Sorudan çok bir ithamdı. Geminin kafeteryasında sessizlik oldu. Gözler Weyland-Yutani şirketinin temsilcisi Burke’e çevrildi. Burke şaşkınlık içinde:
“Hiç aklıma gelmedi” dedi, “Standart bir uygulamadır, yanımıza her zaman bir sentetik alırız.”
Gerilim odağındaki kişi olan Bishop söze girme ihtiyacı hissetti:
“Açıkçası ben yapay insan denmesi tercih ederim.”
Burke ona hak verdiğini belirten bir ifade takındı. Bizim gibi kendisi de olan biteni anlamayan Bishop varlığından rahatsız olan Ellen Ripley’e dönüp:
“Bu konuda bir rahatsızlığınız mı var?” diye sordu. Tehditkar değildi, sadece öğrenmek istiyordu.
Ben sana söyleyebilirdim Bishop. Bize benzeyip bizden olmayanları sevmiyordu. Bir savaş gemisinde olmak rahatsızlık yaratmıyordu. Geminin ana bilgisayarının nereye gittiğimizi, ne yiyeceğimizi, soluduğumuz havayı kontrol etmesi de öyle. Günlük işler için akıllı makineler kullanmak da ters gelmiyordu. Ama ne zamanki bir sentetikle karşılaşsa olaylar patlak veriyordu. Belki de onları bir tür travesti olarak algılıyordu: İnsan gibi ama değil. Güvenebilirsin, ta ki yazılımındaki öncelik listesinde bir madde senin üzerine çıkana kadar. Hatta farkında olmadan aşık bile olabilirsin. Yürüyen bir mikrodalga fırından karşılık almak seni ne kadar tatmin ederdi, bilemem. Ben henüz insanlardan bunu alamamıştım.
Son görevimdi. Üç yılımın dolmasına altı hafta kalmıştı, sonra terhis oluyordum. Bu da istediğim bölgeye yerleşme hakkı, iyi bir iş referansı ve aile kurma ayrıcalığı anlamına geliyordu. Son bir kez zırhlarımızı kuşanıp silahlarımıza sarılacak, önümüze ne gelirse önce ateş edip, sonra soracak ve görev bittiğinde de kağıt üzerinde olmasa bile fiili olarak terhis olacaktım. Şimdi ise Bishop’ın sentetikliği yüzünden kafeteryada bu kadının histerik çığlıklarını dinlemek zorundaydım.
Gerginlik sürmüş, Burke’ün bunun normal bir durum olduğunu açıklaması Ripley’i tatmin etmemişti. Bishop’a
“Benden uzak dur Bishop, tamam mı!” deyip konuyu noktaladı.
Ses tonu dışında kadının tarzını sevmiştim. Aklına geleni anında soran, nezaketi bir kenara bırakıp konunun özüne inen birisiydi. Belki sandığımız gibi operasyon sırasında bize yük olmayacaktı.
“Kim bu kadın?” diye sordu erlerden birisi.
Üst kademelerin fısıldaşmalarını duymakla ünlü Dietrich yanıtladı:
“Bir tür danışmanmış. Anlaşılan bir kere neyle karşılacaksak onu görmüş.”
“Neyle karşılaşacakmışız peki?”
“Teğmene sor.”
Ne olduğu önemli değildi. Bizi gönderiyorlarsa güç kullanılması gerekiyordu, biz de kullanacaktık. Hangi yönden geleceklerini bilmemiz yeterliydi.
“Mısır ekmeğini yemeyecek misin?”
Verdim. Binlerce yıl geçiyordu ve savaş alanlarında iki şey değişmiyordu: İlki askerin ölümüydü. İkincisi de karavanaydı. Bu trilyonluk savaş gemisine yenebilir bir şeyler yapan bir mutfak monte etmek ne kadara malolabilirdi? Üstüne para verebilirdim bu mısır ekmeğini yememek için.
Çavuş Apone’un sesiyle kendime geldim:
“Haydi kızlar, yedi dakikaya hangarda oluyorsunuz! İçtima var.”
İster istemez ayağa kalktım. Ayaklarımı sürüyerek yürüyordum. İçimde kötü bir his vardı.
“Senin içinde hep kötü bir his olur zaten” dedi, yanımdan geçen Crowe.
“Bir şey demedim ki.”
“Ben yüzünle konuşuyordum.”
Başlarda böye değildi. Ama terhis yaklaştıkça o güne hiç varamayacağım hissine kapılmaya başladım. Belki başta eğitim çavuşunu dinlemekle hata etmiştim.
“Öldüğünü kabul et” demişti, “Böylece rahatlar, senden ne isteniyorsa gözünü kırpmadan rahatlarsın.”
Dediğini yapmıştım. O günden sonra ölüydüm. Şimdi ise yeniden yaşayacağıma inanamıyordum. Her şekilde bu son görevimdi ve başlamıştı. Hangara girdiğimde müfrezeyi aralarında konuşurken buldum. Aralarına katıldım. Kalabalık arasında ölüm başkasını seçebilirdi.
İtalik diyaloglar Cameron’ın Aliens (1986) filminden alınmıştır. Serbest çeviri bana aittir.İlhan Kemal.
YORUMLAR
Kaçırdığım güzel bir öykü...
Tatil dönüşümde biriken güzel dizeler ve 2 yazı..
Hepsi birbirinden güzel, tebrikler, sevgilerimle...
İlhan Kemal
Bilim-kurgudan hoşlandığınızı biliyorum. İnanın bugün otobüste gelirken size neden bir bilim mkurgu öyküsü yazmadığınızı sormayı düşündüm. Keşke başka bir şey dileseymişim. Olacakmış...
Bu şirket Fenafil zamanında da vardı değil mi? Yoksa sizin ilk zamanalrınızdan mı? Hatırlıyorum çünkü.
Çok sıradışı çok profesyonelce bir anlatım, çok başarılı bir kurgu. Her yazınızda taktirim bir kat daha artıyor.
Günümün en güzel iki yazısından biri.
Saygılar.
Aynur Engindeniz tarafından 6/22/2011 8:22:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlhan Kemal
Bu yazdıktan sonra en karanlıkta kaldığım öykülerden biri oldu. Ne yazdığımı, daha doğrusu yazdıklarımın nasıl algılanacağını bilmiyorum. Benim kafamda yaşayan bir dünyayı (Geçmişte üzerine iki kısa film senaryosu yazdığım) anlatırken bazı noktaları herkesin bildiğini düşünüyorsunuz ve öyle olmuyor. Yorumunuz bana çok da kaybolmadığıma dair umut verdi. Teşekkür ederim.