- 1225 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
" Vefa Nedir Bilir misin?"-II
Sevgi Allah rızası için olmadığında bir hastalık ya da bir kaza durumunda kişinin dostları birer birer yaşamından çıkar. Örneğin önemli bir hastalığa yakalanan kişi, tedavisi için gerekli olan parayı karşılamak amacıyla önce malını mülkünü satar. Maddi varlığının ardından eşini, dostunu, çevresini ve sağlığında gördüğü sevgi ve saygıyı yitirir. Sevgi, Allah rızası temeli üzerinde değilse kişi sonunda bu vefasızlıkla, bu acı gerçekle karşılaşacaktır. İnsan, Allah’ın hoşnutluğunu asıl amaç haline getirirse, o zaman mutlu olur. Allah ona huzur ve güzellik verir. Aksinde ise canı çok yanar; vefasızlık çok can yakıcıdır. İnsanın, parası, toplumdaki yeri ya da güzelliği için sevilmesi ya da sevmesi oldukça aşağılayıcıdır; sonu ise ürkütücüdür.
İman sahipleri, müminlerin sayılarının azlığını ve her bir mümini Allah’ın seçtiğini düşünerek, O’nun seçtiği kulu beğenmemenin hata olacağını bilirler. Birbirlerini koruyup kollar, her koşulda birbirlerine destek olur, birbirlerinin hatalarını bağışlar, birbirleri için dua ederler. Yüce Allah müminlerin, Allah yolunda "birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak" inkarcı görüş ve felsefelere karşı mücadele ettiklerini bildirir.
Allah, sadakat ve vefa konusunda imtihan eder. Güzel tavırlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranışa güzellikle karşılık vermek de imtihanın bir parçasıdır. Vefalı insan, hata yaptığında dostunu yalnız bırakmaz, bağışlayıcı olur. Son kez affetme" düşüncesi müminin sözlüğünde olmaz; o, Allah için bağışlar.
Vefalı insan, beklentisi olmayan, çıkar gözetmeyen kimsedir. Müminin özverisi ve vefası; onun, Allah’ı kendi nefsinden, yaşamından ve sahip olduğu maddi manevi herşeyden daha çok sevdiğinin açık göstergesidir. O, Allah’ın sevgisini kazanabilmek için, içinde asla burkuntu olmadan herşeyini yolunda feda edebilir. Canı, malı ve herşeyi ile Rabb’ine teslim olmuştur.
Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha ortaya çıkar. Bediüzzaman’ın da söz ettiği gibi, elmasla kömür burada ayrılır; bu, insanın ateşle imtihanıdır. Ham altın ateşe konulduğunda işe yaramayan, kötü kısım üste çıkar. O kısım atıldığında saf/tertemiz altın kalır. Allah da insanları böyle zorlukla imtihan eder. Ancak imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklı olanlar kazanır. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi müminler zorluklardan asla etkilenmez, her zaman sadakatlerini devam ettirirler.
Allah’a bir kez iman edilir. Bir kez dost olunur. Bir kez aşık olunur ve bir daha sonsuza kadar asla bırakılmaz. Sadık ve vefalı mümin, başına her ne gelirse gelsin, hep aşkla "Allah" der. Gerçek iman, gerçek Allah sevgisi, gerçek vefa ve sadakat budur.
Bugün, büyüklerine sevgi ve saygı duyan, sadık, vefalı, şefkatli, merhametli, derin düşünen, Allah’tan başka kimseden korkmayan, birisi çirkin bir söz söylediğinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanların sayısının artmasına ihtiyaç vardır.
Allah, az sayıda da olsalar müminleri bulundukları yerden alır, bir araya getirir, onları birlikte kılar ve cennete hazırlar. Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi, vefa ve muhabbet, cennet halkının özelliklerindendir. Allah’ın dünyadaki tecellileri olan müminlerle beraberse insan, umulur ki Rabb’i onu ahirette de ahdine vefa gösteren müminlerle birlikte kılar.
Peygamberimiz (sav)’in, kulun Allah ile olan ahdi konusundaki duası bizlerin de duası olsun:
"- Allâhım! Ben Sen’in kulunum. Gücüm yettiği kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum!" (Buhârî, Deavât, 16)
Haber Vaktim