- 1029 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARCI AYHAN (16)
Pazarlarda;herkes,birbirinin nasıl bir karaktere sahip olduğunu biliyor.Yıllardır aynı havayı teneffüs ediyoruz çünkü. Doğanın güç koşullarında aynı badirelere göğüs geriyoruz… Pazarlarda yeni yeni pazarcılar türüyorlar.Eskiler,pazardan çıkmamakta ısrarcı olsalar da;Azrail’in pençelerine fazla dayanamıyorlar. Tek tek tahtalı köyü boyluyorlar. Kimilerimiz, mevtanın arkasından üzülürken,kimilerimiz de “hakkımı helal etmiyorum,öbür tarafta zebanilerin hışmına uğrasın” diye tel’in edenlerimiz de çıkıyor.Benim de,zebanilere havale ettiğim mevta olmadı değil. Bazen, insanı çileden çıkarıyorlar;mağdur hallerini duydukça dayanamıyorsun,güç koşullarda kazanmaya çalıştığın ekmek parasından yardım ediyorsun. Sonrasında hüsran.Bekle ki;para gelecek. Yardımlaşmanın içine edip bırakıyorlar.Biraz palazlanınca ya seni tanımamazlıktan geliyorlar ya da benim gibi üç beş kişiyi de çarpıp kayıplara karışıyorlar.
Lanet olsun! Çorbamı paylaştığım bir pazarcıya; söylemesi ayıp biraz koltuk çıkmıştım.Belirlenen tarihte paramı iade etmediği gibi ara ki bulasın pazarcıyı.Gidiş,o gidiş.Telefonunu da değiştirip,kendisini saklamayı yeğliyor. İnsan,ne zamana dek kaçar.Evet,kaçıp gider uzaklara ama kendi gerçeğinden asla kaçamaz. Beni çarpan arkadaşa iki,üç yıl geçmesine rağmen Kızılay’da tesadüf ettim.Göz göze geldik.Hatayı,yüze vurmak prensibim değildir.Sadece bakmakla yetindim.Bakışlarıma dayanamadı,kaçamadı da;yüzünü geriye çevirip kendisini gizlemeye çalıştı.Şunu anladım ki;düşene sen de bir tekme atacaksın;iyice yerin dibine batsın ki;hiç kalkamasın.İnsanda biraz şeref haysiyet olur.Sahtekarlığın sonu var mı ki? Dürüstçe yaşamak varken…
Neyse! Yine pazarlara döneyim. Dedim ya;herkes birbirinin ruh halini çok iyi biliyor diye…
Hapishaneye girip çıkmış genç bir arkadaş var. Hapishaneye girmeden önceki yaşantısı çok bohemdi.Esrar,karı,kız ne ararsan vardı.Doğrusu ben de çok çekiniyordum ondan.Genç,deli dolu birisiydi.Bir gün; “Senin tipinden gıcık kaptın ulen!” diye suratımı jiletlemesinden korkuyordum.
Beş yıl yattı çıktı.Bana olduğu gibi herkese de saygıda kusur ettiği yok. Hatta; geçenlerde burnunun üzerine yumruğu yemiş, oluk gibi kan fışkırmıştı ama rakibine saldırmadı. “Yanlış anlaşılma oldu falan filan laflarıyla” konuyu örtbas etti.
- Yardım edemediğim için kusura bakma!
- Önemli değil abi.Pazarların raconu böyledir.
- Sonraki günlerde neden intikamını almadın ya?
- Abi ,akıllandım artık.O bana bir yumruk attı ama ben ona saygı gösterdim yine.”Sen,benden güçlüsün istersen beni ezersin” diye de pohpohladım bile.O, sonrasında ne yaptı;geldi benden özür diledi. İşte böyle abi.Ben, kazandım.Onu delik deşik etmek içten bile değildi ama ömrümün kodeslerde çürümesi taraftarı değilim.Anladın mı şimdi?
Evet,hayat dersleri,kitapta okuduğum gibi değilmiş.İçinde yaşamak gerekiyormuş.
Orospunun biri yine at gibi dolaşmaya başladı pazarda.Kaşarlanmış…Her işin bir raconu var.Ama racona uyan kim. Geldiği gibi bir arkadaşın tezgahında konaklıyor. Fiskos konuşmalar,kahkahalar.Sonra pazarın kenarına park edilmiş arabanın içinde iş bitirmeler. Bu kadar da olmaz ya! Diğer pazarcıların tamamı,yadırgıyorlar bu hoyratça çapkınlık rezaletine…
Bir gün öncesi “Kalaycı” öykümün kahramanına,öykümün çıktısını veriyorum,okuması için.Gülüyor.Gerçekleri yazmışsın ama sansürlü diyor.Bunun üzerine;başka olayları anlatmaya başlıyor. Pazarlarda malzeme çok.Bizim materyalimiz insan olduğuna göre;biz de insanlarla sürekli iç içe olduğumuza göre ne ararsan var.
Emekli pazarcı bir arkadaşım,bu sene halinden şikayetçi.
-Bu gidişle pazarlarda öleceğim Ayhan,diyor.
- Neden?
Başlıyor başından geçenleri anlatmaya.Evlenen iki kızım da çocuklarıyla birlikte kocalarından boşanıp geri döndüler. Muğla’da okuyan bir oğlum var.Bir kızım evlenecek. Ev kira…
-Takma kafaya!İş,olacağına varır.
Dikkat ediyorum,sürekli kendi kendine konuşup duruyor.
Tezgahımın yanından bu yıl rahmetli olan terzi Semih ustanın hanımı geçiyor.Ellerinde üç poşet;üçünde de karpuz var.
-Hayırdır abla,torunlarına mı aldın yoksa?
Poşetleri,yere bırakıp başlıyor içindekileri dökmeye.
- Sorma ki;sorma. Bizim siteye üç çocuklu bir bayan geldi.Zavallıyı,kocası terk etmiş,sokağa atmış…
- Neden?
- Sürtüğün birisiyle kırıştırıyormuş.
- Ee?
- Kadıncağız,bizim sitede kirada duruyor.Kendisi gündüzleri ev temizliğine,çocuk bakımına falan gidiyor.
- Peki,çocuklarını çocuk esirgeme yurduna falan yazdırmamış mı?
- Yazdırmış yazdırmasına ama çocuklarının hasretine dayanamadığı için geri almış yurttan.
- Vay be!Bu annenin ellerinden öpmek lazım.
- İşte böyle Ayhan Bey!Bu karpuzları da onlara götürüyorum.Belki de mevsimin ilk karpuzunu yiyecekler.
Cebimdeki paraları çıkarıp veriyorum,kadına götürmesi için.
- Benim de bir katkım olsun!..
Pazarlar böyle işte!..Çoğunlukla kendi dertlerinden uzaklaşırsın.Dalarsın başka bir aleme…Bu bir çıkmaz sokaktır belki de…Ama yine de hayaller kurarsın yarınlar için…Umudunun tükendiği yerde seni ayakta durmaya zorlayacak,başka virane olmuş yaşamlar çıkar karşına.Tökezlensen de direnirsin yıkılmaya ramak kalmış yaşamlara destek olmak için…
Pazarlar böyle işte usta. Bazen yazdıkların,sana şamar diye geri vursa da pazarlarda olmak harika bir duygu…
DEVAM EDECEK…
YORUMLAR
Pazarlarda mal satışının yanında dert de satılıyor diyorsun yani Ayhan Bey, sadece pazarlar öyle değil, insan faktörünün olduğu her yer öyle.
Ayrıca paranı kaptırmana da çok üzüldüm. Er veya geç yardımının sana bi şekilde geri döneceğini görürsün. Bu dünyada olmasa bile mutlaka öteki dünyada karşılığı seni bulacaktır üzülme.
Tebrikler..........selam ve saygımla