- 735 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BU KALALI İŞİDİR!
Beton makineleri icat edilmeden, ev yapmak veya bir inşaatın temelini atmak için kalıplar çakılır, betonlar dökülürdü. O zamanlar inşaat yapımında en zor iş, beton dökme işiydi. Her iş insan gücüne dayanıyor ve elle yapılıyordu.
Beton işinde çalışan biri ertesi gün; gününü dinlenerek geçirmek zorunda kalıyordu. Beton işinde çalışmak işte böyleydi. Sizin anlayacağınız çok zor bir işti. Suyu hortumla kuma tutacaksınız; eğer hortum yoksa kovayla binalara su taşıyacaksınız. Tankerle suyu hazırlayacaksınız ve her an hazır bekleyeceksiniz. Çimentoyu kumun üzerine döküp, kuru kuruya iyice küreklerle harmanlayacaksınız. Bu işi birkaç defa yapacaksınız. Daha sonra kova elinde olan bir işçi, siz kürekle kum ve çimentoyu karıştırdıkça, o da harcın üzerine su atacak, bu iş kumla çimento iyice harmanlanıncaya kadar devam edecek; daha sonra el arabalarıyla inşaatlara harçlar taşınacaktı. Gerçekten de betonda çalışma işi zor bir işti…
Akdağmadeni ilçesinin Bozhöyük köyünden Hasan, Mersin’e çalışmaya gider. Hasan, şehir hayatını hiç görmemiştir. Gurbette zor işlerde çalışmamıştır. Köyde tarlasını ekip biçmiştir. Hayvan besleyip ve bu beslediği hayvanları satarak geçimini sağlamıştır.
Hasan, köylerinde yaşarken yakın köy komşuları olan; Şarkışla’nın Kale (Kala köyüne civar köylüler, Kala Köyü derler.) köyünün sakinlerinin, hep beton işinde çalıştıklarını duymuştur. Beton işi zordur ama parası kıyaktır ha…
Hasan Mersin’e gideli epey olmuştur. Günler geçer, Hasan Mersin’de kafasına göre bir iş bulamaz, hep cepten yemektedir…
Kendi kendine der ki:
“Ya arkadaş! Ben niye boşa bekliyorum. Amele pazarına gideyim; patronun biri, beni çalışmak için işine götür…”
Sabah erkenden amele pazarına varır. Mersin çok sıcaktır. Her taraf sıcaktan cayır cayır yanmaktadır. İnsanlar gölgede bile terlerler.
Amele pazarında beklerken; işçi götürmek için bir kamyonet gelir. Kamyonetten pos bıyıklı, iri yarı, fötrlü bir adam iner. Amele pazarında bekleyen işçileri şöyle bir gözünün ucuyla süzdükten sonra der ki:
“Beton işinde çalışmak isteyen atlasın kamyonete.”
Çalışmak isteyen ameleler, kamyonete apar topar dolarlar. Bunlar arasında, Hasan da vardır. İnşaat sahasına kamyonetle, ameleler ulaşırlar.
Hasan’ın dışındaki diğer işçiler, bu işte uzun süre ekmek yedikleri için bu işin zor olduğunu bilirler. Bu işte çalışa çalışa, ustalaşmışlardır. Onlar eskiden beri beton işinde bıkmadan usanmadan çalışırlar. Hasan beton işinde çalışmaya başalar ancak ilk dakikalarda kolları ağrımaya başlar. Harç yüklü el arabasını sürerken, elleri ve ayakları titrer. Hasan, ter gön içinde kalmıştır. Suratından ter boşandıkça boşanır. Atleti gömleği terden cımcılık olmuştur. Hasan için zaman geçmek nedir bilmez. O, akşam ise hiç olmayacak sanır…
Hasan, kendi kendine:
“Bir akşam olaydı da, gideydim evime. Nerden de geldiydim bu işe. Yok, canım yok; bu iş bana göre değil. Yok, canım yok; bu iş bana göre değil…” der durur.
Usta:
Hasaan! Çimento getir. Hasaan! Su getir. Hasaan! Kum getir. Hasaan! Harcı harmanla. Hasan! Koş harç bitti! Hasan buraya koş…”
Hasan’ın canına, bu beton işi tak dedirtmiştir.
Hasan, orada çalışanlara şöyle bağırır:
“Bu beton işini çıkaranların ocağı batsın be!
Bu beton işi; ne Müslüman işi, ne de gâvur işidir, bu Kalalı işidir! Bu beton işi; ne Müslüman işi, ne de gâvur işidir, bu Kalalı işidir! Bu beton işi; ne Müslüman işi, ne de gâvur işidir, bu Kalalı işidir!”
Bundan sonra, beton işinde çalışırsam bana da Hasan demesinler.” Der.
Orada çalışan Kalalılar (Kaleliler); Hasan’ın bu isyan yüklü davranışına şaşırarak; güleceklerine mi üzüleceklerine mi karar veremezler…
04. 06. 2011
Akdağmadeni
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.