- 778 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ORTADA SANDIK, GİDE GİDE USANDIK
Karambol toplumundan bilim toplumuna geçene kadar;“Kamuoyu, kim bağırıp çağırıyorsa onun sesini duyar. Farkı görmek için kamuoyunun önünde bir ölçü yoktur”.H.İNALCIK.
Toplumlar büyüdükçe, bilim geliştikçe, yönetim yaşamın ana etkileyicisi oluyor. Olaylar giriftleşiyor, zaman daralıyor, yanlış yapıldığında giderilmesi çoğu kez mümkün olmuyor. Ayrık toplumlar birbirleriyle yarış içindeler. Yapılan her yanlış veya gerekli olduğu halde zamanında atılmayan her adım, yarışta geri kalmaya yol açıyor.
Yaşamın bireyseli ile koca topluma hız verme olasılığı kalmadı. Çünkü insan toplulukları uçsuz bucaksız coğrafyalara yayılıyor ve milyonlarca bireyden oluşuyor artık. Yönetimin etkinliği devreye giriyor. Yönetim gücünü ve yeteneğini nereden sağlayacaktır büyük toplumlarda. Önceden saptanmış, kanıtlanması, tartışması, değişmesi mümkün olmayan dogma kurallarla, gelişmiş toplumu yönetmenin ve günümüz insanını mutlu etmenin hayal olduğu bellidir.
Bilimle, düşünle, eleştiriyle sürekli değişim ve gelişime ayak uydurarak yönetilmelidir insan toplulukları.
Toplumları yönetme, yönlendirme, insan yaşamını düzenleme bilime dayalıdır artık.
Bu amaçla ülkeler, yani insan topluluğu organizasyonları, yöneticilerine yol gösteren bilim organları oluşturuyorlar.
Her ülkenin böyle bir organı yok. Birinci sınıf ülkelerin var, sürünenlerin yok.
Bizde durum nasıl?
Tarih bilginimiz H. İnalcık’tan anlayabildiğim kadarıyla; yönetenleri bilimselliğe yönlendirmek isteyen birileri tarihimizin her döneminde ortaya çıkmış ise de başarılı olamamış. Selçuklulardan itibaren, dahil olduğumuz dinin doğmalarına sıkı sıkıya sarılan ulema tarafından engellenmiş.
Batılılaşma akımları ve cumhuriyetle birlikte doğma ile bilim arasındaki savaşım hızlanmış, zaman zaman kırasıya sürmüş. 1960 larda TÜBİTAK, 1990 larda TÜBA kurulmuş, 2000 lerde “strateji” kavramı siyasi literatürümüzde artık konuşulur olmuş.
Ne yazık ki her seferinde başa dönülüyor ve girişimler yozlaştırılıyor, engelleniyor.
Onlarca hatta yüzlerce üst düzey biliminsanının beyin yorduğu bir BİLİMLER AKADEMİSİN siyasetimize, yaşamımıza ve geleceğimize yön vermesi gerekli ve zorunludur.
Cami avlularında, kahve köşelerinde yetişen siyasetçilerle devlet yönetilmez. Böyle yönetilen devletin, kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz.
Aydınlarımız yani bilenlerimiz; önce gerçekten aydın olup olmadıklarını sorgulamalı. Eksikliklerini görmezden gelerek şarlatan durumuna düşmemeliler.
Ardından bilgilerini bilmeyenlerle paylaşma yani insanını aydınlatma seferberliğine soyunmalılar. Bilen kıskanmaz, bilen insanından kopmaz.
Ve ardından ne yapıp yapıp, TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ gibi bir oluşumun zirvede yer alarak, yönetimimizi, yaşamımızı, geleceğimizi şekillendirerek mutluluğumuzu sağlamasına destek vermek zorundadır bilenlerimiz.
büyükharman