- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HİÇ DEME!.. ARDAHAN ÖYKÜLERİ 199
"Hiç deme ki sen haksızsın. Babası rahmetlik adama yekten kaldırdın o lafı dedin denecek laf mıydı allasen?"
Kapı açılmıyordu. Dükkanın kapı donmuştu. Dükkan da konuşulmuş ne konuşulmuşsa soğuktan isnat kapıya çıkan tek laf tek söz donuvermiş, kapıya soğrulmuştu.
Kulağından yakaladığın lafı getir yeniden ölç, biç analiz et! Köpeğin olur lafız, istediğin şekilde oluştur!
Hemen atıldı, hiç deme ki... diyen adama. Ben lafımı deyişeceğim dedi.
Buna şimdi de gittt! diyeceksin hakketmişti. Neyse centilmenlik her zaman kazanırmış biz de o yoldan gidelim. Hele bakalım ne getirir centilmenlik? Ya gelir getirir ya gider götürür.
Kubuş ne demiştin demin sen?
- Kapı kapalı, dükkandan dışarıya dondu çıkamaz laflar, onların içinde benim kırdığım bir pot var onu değiştireceğim.
- Tam anlat!
- Hiç dememeliydin sen onu, diyen adam haklı!
Hiç dememeliydim lafı, şimdi değiştireceğim.
Hazır laf, söz dükkandan dışarıya çıkmamışta. Niye kimse kırılsın gücensin benden...
Dükkanda kim varsa ses kesti. Sobanın çatırtısı ses namına ardiyeye dalga dalga vuruyor med-cezir gibi dönüyor, kapıyı, camekanı yalayıp terekteki eşyaların aralarında gizem içinde eriyordu. Kimseninde vejinde değildi. Kadınlar saçını tarayıp, kemik tarağın dişlerinden yumakla alır, büker, rulo yapıp, çeper, ev, ahır, duvartaşın arasına sıkıştırarak koyardı. Gizem içinde saçları perikızı aldı, gitti diye söylerdi insanlar.
- ne güzeldi o günüsü
- Heç deme...
- O lafı dedim diye gücendin mi?
- Onu hiç deme.
- Hiç mi dememeliydim.
- Hiç hiçine dememeliydin.
Sobanın üstünde çaynik kaynamıştı artık. Kirli istekanları renksiz, çıplak, örtüsüz masanın üstünden alan çayniğin lülüğüne kınlayıp tutuyordu.
Yukardan dükkan sahibi şölenle bardaklara çayniği çullattırıyordu. İngiliz dart oyunu gibi sektirmiyordu. Allahını seven bir milim dahi sekmiyordu.
Bir bilmecem var çocuklar
Haydi sor sor
Ardahanda çay nasıl içilir
Tamam şimdi buldum
Haydi de de
Kırtlama kırtlama kırtlama
Deyiyorum söylüyorum fiilleri Farsça fiillerdir. Konuşmak fiili Türkçedir. Demek ve söylemek Farsça da zengin fiil anlamları taşımaktadır. Türkçede de öyle. Öyküde özellikle De deme dememe gibi zenginlik içinde kullandık. Güncel Türkçemizde bu yanıyla Ardahan’da söylenen kelimelerin derinliğine dikkat etmeli.
’Söylemekte’ Farsçadan gelir. Ordaki derinliği sadece Türkçeyi etkilememiş İngilizcede ki SAY fiili de SÖY’lemek fiilinden töremedir.
Hiç deme diyen adamın gırı inmemişti:
- Gene de sen hiç o lafı dememeliydin lüzüm ederdi ki...
" Eşşeği sattık belaya çattık" diye içinden geçirdi. Ey yerde misker dükkanı açtık ha. Taktı, adama baksana, kapı açıldı mı hemen cıracam ne gaddar adam..."
Hiç deme diyen adam gene tekrar etti.
- Yan bölüğün çavuşu sözüm sene, işitiyor musun?
- Bene mi dedin dayı?
- Yok külahıma dedim. Tabii ki sene dedim düdük makarnası...
"Tam yarısı aydınlık ve yarısı karanlıktı.
Ben o kimseyim ki;
Her ne söylersen onun adıdır.
Kendimi on iki yaşında çocuk gördüm."
Yukarıdaki dört güzele; satır veya cümle deyin. Çok hoştur.
Filibeli Ahmet Hilmi’nin Amak-ı Hayal romanını okuduğumda Coincidence eyledim. Tesadüf idi. Her kitap okurken beni derinden etkilemesi şartıyla o kelimeyi veya o cümleyi derkenar ederim. İnandığım bazı şeyler vardır lisanbilim de yaşına başına göre yıllanmış kelimeye inanırım, en yaşlısı, en derindir. Buna orantılı o kelime, o derinlikle kodifedir. Çözülmeyi bekleşen kod, şifredir. Ne çok dipli derinde ise o, onun gizini saklıyordur. Mesala:’Dip’ bizimde kullandığımız kelimedir, derini en altta belirten harflerle örülü işarettir. İngilizcede DEEP: Türkçede ki DİP ile karşılık olarak benzerdir.
DEEPLY: DİPLİ
DEEP: DİP
Tamamının yarısı İngilizce ve yarısı Türkçe
Güzel kelime sırlı kelimedir. Cümle ve sentakslar yine bir öyledir.
Kendimi oniki yaşında çocuk GİBİ gördüm, diyebilirdi yazar, dememiş.
Kendimi oniki yaşında çocuk gördüm.
Bu demeyle cümlenin ağırlığı derinlik ötelere eren bir gitmemeyiş!
Her ne dersen o onun adıdır. demiyor yine sanatın aynasını tutuyor yüzümüze.
HER NE DERSEM ONUN ADIDIR.
BEN O KİMSEYİM Kİ
Sanatsal bir söyleyiş Osmanlı sentaksına tam numune gösterilecek cümle.
Osmanlı sentaksı: O biliyor.
Güncel sentaks: Biliyor.
O gazeteci.
Gazeteci.
O şarkıcı.
Şarkıcı
O adam.
Adam
"Elinizde bir bütün bütün çuval pamuk var."
Odanızda göz göz çekmeceli dolap. Çuval dolusu pamuğu kesirleyerek çekmecelere doldurdunuz.
Bütün dolusu çuvalda ruh; kesret alemde çekmecelere parçalarla pareledi. Kişilerdeki pareler PER İngilizcede de söylenişi böyle:
PER, PARE, PARÇA
Bütün evler istediğin kadar dizilsin dursun:
Hepsi ya üçgen ya daire ya kare
Kesiratta ne olursa olsun bütünde evler geometrik değer olarak bir ruhun içinde bir öz.
ANDIRA KALSIN
YOU ARE UNDER THE WİNDOW
Altında kalasın: Andıra kalasın
Pencerenin altındasın
Ardahanda söylenen andıra kalasın ile İngilizcedeki Under ses ve anlam itibariyle ne denli yakın veya yakınsız değerlendirmesi okuyucuya kalsın!
ANDIR, Rumcaymış...
yalçıner yılmaz
16-06-2011
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.