- 754 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SOBE…
Hayatımdan bir gün daha eksildi. Malı çok olan nasıl umursamazsa harcadığını ;ömrü sonsuz bilir, umursamayız öyle…Bugün bayram..Çocukluğumda bayramlara yüklediğim anlamı bulamam artık, beklemiyorum zaten bunu…Ne de “ ah nerde o günler, o bayramlar!”diyeceğim…Sadece izliyorum uzaktan…Hayatı izlemek..Yaşamak yerine..Oysa ne fırtınalar kopuyor denizlerde, tokatlıyor sular kayalıkları…Gecenin karası düşmüş suların üstüne…üzgünüm Leyla diyor şarkı…Leyla ….Su ve gece kucak kucağa yalnızlığımın kıyılarını dövüyor…Hayat akıp gidiyor…
Yirminci yüzyılda doğdum, yirmi birinci yüzyılda yaşıyorum…Gözleri şaşkınlıkla açılmış bir çocuğum…İzliyorum ne çelişkiler barındırdığını, adına hayat denilen divaneliğin…Çok sevip kopardığımız çiçekleri, hem kalbimizde hem soframızda ve hem de midemizde kendilerine yer açtığımız dostları, gösterişe çevirdiğimiz ibadetleri ve acıları , hepsini, hepsini düşünüyorum…Yirmi birinci yüzyıl gösteriş ve tantana devri…Mutluluklar gibi üzüntüleri de devasa kelimelerle ve yaldızlı sıfatlarla taçlandırdığımız yüzyıl…Çoğaldıkça azaldığımız, kablolu sevgiler ve sanal dostluklar çağı…
Kimsin, seni tanımıyorum? Bin çeşit kılıkta çıkıyorsun karşıma…Bazen duygulu oluyorsun, bazen umursamaz…Genç misin yoksa yıllanmış mı? Dost musun , düşman mı? Kaç bin çeşit masken var senin? Kaç bin yüzün var iken niye böyle yüzsüzsün? Sen içime sızmaya gayret ederken nazik , içini görmek istediğimde öfkelisin…Bireysel acılar asrının mermer yontusu, soğukluğun içimi ürpertiyor…Taş kesmiş gözbebeklerinden bir damla yaş akmaz …Sözlerim yüzüne çarptıkça geri dönüyor ve bana hatırlatıyor ıssızlığımı…Oysa ne güzel görünüyorsun…Ne büyük bir sanatçısın, rolünü ne güzel oynuyorsun.
Yok yok tanıdım seni…Hadi bir oyun oynayalım seninle, hadi hatırlarsın ,asırlar geçse de üstünden,bir çocuktun sen de bir zamanlar…Ne oyunu mu diyorsun? Saklambaç…Ben saklanayım sen beni bulma…Ya da sen saklan ben seni bulmayayım…Önüm arkam sağım solum sobe, saklanmayan ebe…..
NOT: Sanırım , geçen yıldı, bir bayram sabahı yazılmış yazı...Nerden esti, bilmiyorum...Paylaşmak istedim bu gece...
YORUMLAR
GILS SIBRAN
çok güldüm ya...
sağol, yüzümdeki tebessüm için...
sevgiler...
Çok içten bir yazı olmus.İnsanı yakın geçmişinde sıkışıp kalan o çocuksu neşelerine,saflığına götürüyor adeta.Ellerimizin sadece sokakta oynarken kirlendiği ve tek telaşımızın annemizin hava karardığında eve çağırması olduğu.O günler çok gerimizde kalmasa da rakamlarla bir asır geçti üzerinden.Biz uzaklaştık.Biz yorulduk.Biz tükettik o şirin çocukluğu.Çok yerinde anmaydı.Adeta yaşattınız bana o unuttuğum günleri tekrar.Kutluyorum.Saygılarımla...