- 2240 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DEVRİMCİ SANAT VE İSYAN
Yalnız şiirde değil, zulme ve haksızlığa karşı ’ isyan ’ konusu, tarih boyunca işlenmiştir. Mazlum ulusların safında yer alan sanatçıların, yaşamdan süzdükleri bu tür ürünler, yatağı en derin sanat ırmaklarıdır. Bu ürünlerde, yeryüzünden gökyüzüne dek dalları, bayırları, dağları, ırmakları, güneşi, yıldızlarıyla kainat direnişe çağırır sizi. Kurtuluş düşünün gerçekleşmesi, ayaklanmayı kaçınılmaz kılmıştır ve artık aydınlık özlemi silah seslerine gebedir.Direniş sanatının temel ögeleridir bunlar. Afrika şiirinden, zincir ve bıçak bileme sesleri gelirken, Mayakovski’ nin çelik örsünde döğülmüş sözcüklerinde isyan kıvılcımları, büyük yangınların sabırsızlığıyla tutuşur:
’ Susunuz ey hatipler!..Söz sizindir mavzer arkadaş...’
Faşizme karşı direnişleri, ulusal kurtuluşçuları, köleleri, katliam hedefi olmuş hakları anlatan filmleri, şarkıları, resimleri düşünün. Çatışmanın kaçınılmaz olduğu an, isyan çağrısı, insani bir ses olarak bu sanatta yükselmiştir.
Rene Claire, faşist istilacılara karşı Fransız direnişçilerini anlatan , en güzel, en şiirsel sahnelere silahlı ayaklanma bölümlerinde ulaşır:
’ Beklenen an gelmiştir. Artık çatışma başlayacaktır. Direnişçiler, öbek öbek, silahlanacakları noktalarda toplanmaktadır. Silah sandıkları mahzenden çıkarılırken, direnişçilerin gözlerindeki ışıltı, kavgaya bağlı umudun coşkusunu, kentin sokaklarına dağıtır. Biraz sonra, silah seslerinin boğacağı büyük sessizlik, ateşlenmiş fitil gibidir. Sokakların patlamaya hazır havasını sezinleyen bir ana, oğlunu uyandırıp, kavgaya uğurlamanın duygusuyla kucaklar. Aynı duygu, yaşlıların ve sakatların yüreklerinde de harmanlanmaktadır. Faşist devriyeye sıkılacak ilk kurşun kentte toplu ayaklanmayı başlatacaktır. Ellerin yalnızlık ve imkansızlık kabuğunu soyan silah, özgürlük eyleminin kaçınılmaz simgesi olmuştur.’
Goya’dan Picasso’ya, Marti’den Aragon’a, Zola’dan Traven’e kadar sanatın her dalında, zulme karşı halk ayaklanmasının işlendiği eşsiz ürünler vardır. Ulusal kurtuluş tutkusunun, özgürlük arzusunun, gelip zulmün silahlı barikatlarına dayandığı noktada, ayaklanan halk,devrimci gerçekçi sanatta, haklılığın kıvılcımlarını bulmuştur.
Şiir, sanat dallarının en tedbirsizidir. Direniş sesinin şiirdeki kökleri anlık patlamalardır. Dünya şiiri; halkı ayaklanma çağrısının eşsiz örnekleri ve ateşiyle doludur.
Pablo Neruda’nın dünya şiirinin baş yapıtlarından olan’ Yanıtlayalım’ şiirinde , tüyler ürperten tanımlarla,halkın katilini anlatarak finale yaklaşır.
’.....
Grdüm İspanya’nın kanı ayaklanmıştı
boğmak için onları
gururun ve bıçağın dalgaları altında
generaller
hainler:
Şu ölmüş evime bir bakın
ama her ölmüş evden, çiçek yerine
çıkıyor kızgın bir maden
ama İspanya’nın her yarasından
çıkıyor bir İspanya daha
ama her ölü çocuktan
bir tüfek çıkıyor bakan
bir gün yüreğimde gerçek yerini
bulacak mermiler çıkıyor
Soruyorsunuz, niye
Şiirlerim düşten ve yapraklardan
yurdumun en büyük yanar dağlarından
söz etmiyor diye?
Gelin görün sokaklardaki kanı
gelin görün sokaklardaki
kanı!
B. Brecht’in ünlü ’ Diyalektiğe Övgü ’ şiiri, zulmün olduğu yerde, ayaklanmanın kaçınılmaz olduğunu vurgular:
’Zuüm sürüp gidiyorsa kimin yüzünden: Bizim!
Bir gün kimin yüzünden yıkılacak: Gene bizim!
Kim yıkılsa ayağa kalkacak sonunda
Ve bir gün mutlaka döğüşecek yenibaştan.
Onu kim durdurabilir bilinçle donanmışsa
Çünkü bütün yenilen yenecektir yarın
Ve hep ’ bugün doğacaktır ’ ’ hiçbir zaman’ dan.
Vaptsarov’un, öldürülme öncesinde ki son sözleri, tüm yalınlığı ve derinliğiyle , aynı duygunun tanımıdır: ’ Fakat birlikte olacağız büyük fırtınada. Halkım, çünkü sevdik seni.’
Hiç kimse, zorbalığa, sömürgeciliğe ve faşizme karşı,yaşanmış olan halk ayaklanmaları ve isyan için yanlış diyemez Şairler karanlığı delip ışığı yakalamak isteyen mazlumlara dün olduğu gibi bugün de direniş ve isyan şiirleri yazmaya devam edeceklerdir. Çünkü onların asıl görevi budur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.