- 660 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
(Düş)ünüyorum
Mevsim, sonbaharın koynunda üşürken.Kışa davetiye çıkarıyordu rüzgâr .
Annem bu sobayı yakarken, hep tütüyor nedense.Beyaz tülümüzün, sarımtrak hal alması bundan.Gerçi annem her hafta ,sabunlu suyla yıkıyor ama ,çabuk sararıyor dumandan.
Ben en çok ,is kokulu tülün arkasından ,yer yer dökülmüş, hatta içeriye sızan rüzgarın sesine aldırmadan, kolumun birini destek amaçlı bir diğerinede dirseğimi dayayıp, çenemi alıyorum elimin ayasına..
Camın iç kısmında ,annemin çok sevdiği menekşeler ve sarmaşık var.Menekşe bu yıl çiçek açmamış ,annem en çok ona üzülüyor.Bir de kardeşime yedirmek için .soğusun diye koyduğu tasta ki tarhana çorbası kokuyor, buram buram.
Babam çatıya çıkıp ,damı aktarma derdinde.Kış geldi dayandı kapıya.Soğuk kendini hissettirdi.Dağdan çektiği odunlarla bu kışı daha rahat geçirecekmişiz.
Sağnak yağmurların ,toprağı selsefil edip çamura çevirmesine kızıyordu ,en çok kum yığınından düşen çakıl taşları.Hiç bir işe yaramayıp ,yitmekten korkuyorlardı herhalde bu dünyadan.
Bahçemizdeki tüm ağaçları çırılçıplak kalmış ,anadan üryan soyunmuşlardı .Ama olgun akıllarıyla utanıyor başlarını ve bakışlarını kaldırmıyorlardı göğe.Sertçe esen rüzgarın bedenlerinden bir parça daha kırmalarına alışmışlardı ama yine de acıyordu canları.
Güneşi özler olmuştum.Güneş benim en sevdiğimdi.Bir anda, bana masallar anlatırken bulurdum baş ucumda.
Tüm masalları, güzel başlayıp güzel biten.Hiç bir çocuğun ağlamayıp hep güldüğü ,annesinden ve babasından tokat dahi yemeyen.Okula giden.Koşup oynayan.Şarkılarını yüksek sesle söyleyen.Her masalın da güneş’e daha bir sıkı sarılıyorum.Beni anlayan bir tek o diye düşünüyorum hep.
Çevremiz de çok az ev vardı.Onlar da epey uzaktalar. Herkes tarlasının başına yaptığı için dağınık bir köydü burası.Gerçi yakın olsalar da farketmezdi ya.Neyse.
Okuldan çıkıp evine giden, çocukları görüyorum.Her hareketlerini takip etmek için elimden geleni yapıyor.Daha bir dikkatle inceliyordum.Kızın çantası ne güzel.Kırmızı ,üstelikte üzerinde çizgi film karakteri, pamuk prensesin resmi var.Paltosuda kırmızı.Keşke yol biraz daha bizim eve yakın olsaydı .Belki bir fırsatını bulup dokunabilirdim .
Arkadaş olsaydık keşke.Beni alsalardı aralarına.Tüm oyunlarına dahil etselerdi.Etselerdi de ben hep ebe olsaydım .Hiç şikayet etmezdim o zaman.Niye edeyim ki arkadaşlarımdı onlar.
Camdan baktığımın bile farkında değiller.Oysa ben onların her adımını ezbere biliyorum.Kendimce onlara isim bile koydum.
Örneğin şu çantası kırmızı olan pembe menekşe,Yanakları yaz kış al al olur..Sanki suç işlmiş gibi.Her gün saçlarını iki yanından örüp, kocaman beyaz kurdela bağlayan ise beyaz kelebek,her an ağlayacakmış gibi geliyor bana.Menekşe ile el ele tutuşuyorlar her zaman.
Elindeki sopayla geçen, erkek çocuğu ise, koruyucu bir melek gibi geliyor bana.Geçen gün, karşılarına aniden çıkan köpekten nasıl korumuştu kızları.Kızlar da yerden topladıkları taşları köpeğe doğru atıp" hoşt "deyip taş yağmuruna tutmuşlardı.
Çamurun ayakkabılarına yapışıp, kaldırmalarına ve adım atmalarına izin vermemesine rağmen ,akşam olmadan eve gitme telaşları anne babalarını merakta koymamak içindi sanırım.
Evleri nasıldı acaba? Kardeşleri varmıydı? Evlerine gidince yine beraber ders çalışır ,bilmedikleri ödevler için birbirlerinden yardım isterlermiydi?
Annem ve babam beni merak etmezlerdi.Çünkü ben yanlarındaydım hep.Babam okuma yazma öğretiyordu.Ama ben en çok resim yapmayı seviyordum.Çok boyam yoktu ama yine de seviyordum.Beni anlatan resimlerim vardı evimizin sıvası dökülmüş duvarların da.
Bazen çiçek çizerdim, rüyalarımda gördüğüm .Rengi az olan ,herkesten gizlediğim.Şarkılar söylerdi çiçekler.Masallar da iyi kalpli peri ,küçük kağıtlardan yaptığımız uçurmalara binerdim onlarla. Boyam yetmediği zamanlar da ,yapraklarının ve çiçeklerinin çoğu yaprağı dökülmüş olurdu.Ya da sadece bir güneş.Sıcak güneş.Akşamları uyumasını hiç istemediğim..Sabahları ise herkesten önce yolunu gözlediğim.
Akşam olduğu zaman her yer karanlık oluyordu.Ben ise camdan dışarı baktığımda dünya ile iletişimimin kesildiği karanlığı ,sevmiyordum.Bir an önce sabah olsun diye, Allaha dualar ediyordum...Hava ışır ışımaz ,pencerenin yanındaki yatağımdan kalkıp dayıyordum tekrar elimi yüzüme.
Yeni bir güne başlayan ,kuşları,okula geç kaldıklarını zannedip koşturan çocukları,güneşi ve rüzgârı.Kapıyı açıp bende dışarı çıkmak koşmak zıplamak elimi toprağa sürmek ayaklarımın altında çamuru ezmek ,rehin aldığı ayağımı ondan kurtarmak istiyordum.Ama maalesef su ile yoğrulmuş çamura bile basmaktan acizdim.
İki yıl önce,babamın kullandığı , traktörden düşmem sonucu ayaklarım traktörün, tekerleğinin altında kalmış ve kırılmıştı.Sonra doktorların yanlış müdahalesi ve ameliyatlardan sonra her ikisini de kestiler.Daha iki aya kadar ,tarifini bilmediğim ağrılarım vardı.Yine yer yer sızlıyorlar.
Ama, camdan dünyamın içine girince unutuyorum.Bir nevi ilaç gibi uyuşturuyorum kendimi.Babam bahar gelince benim için geniş salıncak yapacakmış.Bir de köpekler giremesin diye evimizin etrafını çevirecekmiş.Onlan tarlaya gittiği zaman her hangi bir hayvan geldiğinde ayaklarım olmadığı için kaçamayacağım içindi bu önlemler...
Yinede umudum hiç bitmedi.Resim yapıyorum en azından.Okumayı yazmayı öğrendim.Belki koşamıyorum ama yaşama sevincimi hiç ytirmedim.Gün gelir ben de o çocuklar gibi önlük giyip, yakalık takacağım hatta babam kırmızı palto ve çanta alacak.Annem ise iki yanımdan ördüğü saçlarıma geniş kurdelalarla fiyonklar yapacak..
Babam çanta alırdı belki palto da,annemde saçlarımı örer, kurdelaları takardı.Ama ben hiç bir zaman okula koşarak gidemeyecektim.
Fotoğrafı yollayan:Baran Bahrewan..
YORUMLAR
Ülviye Yaldızlıı
Yaz diyor kalem..O an yazıyor geldiği gibi..
Selam ağabeyime..
Ülviye Yaldızlıı
Önce bir uyarıda bulunayım mı Sultanım? Fotoyu çeken mi Baran Behrevan, sana gönderen mi? Sonra sorun yaşamayın...
Hemen hergün bu çocukları görüyorum...Mutlu olanı da var, dünyasına küseni de...Onlara bakmak bile yürek acıtıyor...Ne güzel ses vermişsin onların iç dünyasındaki diyaloglara...
Fotoğraf da çok güzel. Benim kırık pencereme bir kız çıkmış:))
Çok beğendim, diğerlerinden daha fazla beğendim bunu...Ayakları olmayan bir çocuğun çamurla cebelleşebilme sevdası çok orjinal ve duygulu geldi bana.
Kutluyorum seni yürekten.
Sevgiler.
Aynur Engindeniz tarafından 6/7/2011 10:23:01 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ülviye Yaldızlıı
Sevgimle gülüm..:)
Aynur Engindeniz
Ne yaptın sultan sen....
Sen pek acı yazmazdın gibime geliyor...
Acılarda yazılacak... Ama böyle güzel yazmak kaydıyla...
selam ve sevgiler...
Ülviye Yaldızlıı
saygı/hürmet can ağabeyime..
Ülviye Yaldızlıı
Selam ile.