- 680 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şeytanın Bir Telkini; Kıskançlık
Toplumun kıskançlığa bakış açısının, Kur’an penceresinden bakıldığında oldukça farklı olduğunu görebiliriz. Kur’an, kıskançlığın nefsani bir özellik olduğunu ve sakınılması gerektiğini haber verirken, toplumda kıskanç olmayan kişiler garip karşılanır. Bu duygunun her insanda az ya da çok, bulunması gereken insani bir özellik olduğu düşünülür çünkü. Ve insanların çoğu yaşamları boyunca çevrelerindeki insanların başarılarını, güzelliklerini, yeteneklerini, evlerini, arabalarını, zenginliklerini hatta ailelerini ve çocuklarını kıskanırlar.
Oysa çevremizde gördüğümüz herşey ve her olay yüce Allah tarafından yaratılır. Kıskançlık gibi bir ahlak zaafiyetine kapılmaktan titizlikle kaçınan kişi, gördüğü her güzelliğin Allah’ın tecellileri olduğunu bilir ve daha fazla zevk alır. Tüm güzelliklerin gerçek sahibi Allah’tır çünkü ve bu güzelliklerden ancak samimi iman sahipleri haz duyarlar.
Kur’an ahlakından uzak kimseler ise gördükleri herşeyin sahibi olmak ister ve kendilerine zulmederler. Kıskançlık içinde sahiplenme duygusunun tutsağı olan kişi, Allah’ın benzersiz sanatıyla yarattığı güzelliklerden gereğince zevk alamadığı gibi gerçek mutluluğu da yakalayamaz.
Çevresindeki insanların sahip olduğu güzellik, akıl, servet gibi özellikleri kişinin kendisine ait zanneder kıskanç insan. Allah’ın, yarattığı her şey üzerindeki kontrolünden gaflettedir. Kendisi de dahil, insanların Allah’tan bağımsız olduklarını zanneder. Bu özellikleri kendi çabasıyla kazanabileceğini ve böylece üstün olacağını düşünür. Oysa her şey Allah’a aittir ve her şey Allah’ın denetimindedir.
Kıskançlık duygusu nefsanidir ve nefis de şeytanın sözcüsüdür. Şeytan, insanları dinden uzaklaştırmak için bu gibi duygusallık telkinleri verir. Duygusal kişinin ise aklı flulaşır, doğru kararlar alamaz. Kıskançlık, bencillik ya da büyüklenme gibi nefsani diğer duygular yaşayan insanlar, Allah’ın dosdoğru yolunda yürümek yerine, şeytanın tali yollarına saparlar.
Kur’an’daki, Hz.Yusuf (as) kıssası kıskançlık konusunda önemli bir örnektir. Kıssada Hz.Yusuf’un kardeşlerinin, babalarının ona olan sevgisini kıskandıkları ve öldürmek amacıyla onu bir kuyunun dibine bıraktıkları haber verilir. Kıskançlık duygusunun, kardeşler arasında bile olayların ne tehlikeli boyutlara ulaştırabileceği açıktır.
Müminler, Allah yolunda çaba gösterme, sevgi, dostluk, güven gibi konularda önde olmayı arzu ederler. Mümin, kendisinden daha güzel ahlaka sahip olan ya da daha fazla dine hizmet eden diğer mümine gıpta eder. Bu Kur’an’a uygun bir duygudur; içinde haset yoktur. Kıskançlık ve gıpta etme duyguları birbirinden çok farklıdır.
Samimi inanan insan, diğer insanlara ve kendisine benlik vermekten çekinir; her şeyin tek sahibinin Allah olduğunu bilir. İnsanların üstünlüğü, Allah’tan korkup sakınma derecesine, yani takvaya göredir.
Kıskançlık ve haset çirkin özelliklerdir. İnanan insanlar kıskanmak bir yana, aksine, birbirlerinin iyiliği, başarısı ve daha fazla nimete kavuşmaları yönünde dua ederler. Dünyevi “yarış” yerine hayırlarda yarışı benimserler. Din ahlakına en uygun olan davranış da budur.
Fuat Türker, Haber Ayna
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.