Benlik Ağacı
(Felsefi Tinler-15)
hayrettin taylan
-G/öz y’aşısı içimize yeni bir arayış fidesi. Mayiler meylimizi büyütür böylece.
-Büsbüyük yüreklerimizin büstünü diker içinde çıkılmazlar. Kendini aramaya çıkar ,iç çıkarımlar.Küsküçümenlere m’ama olur belkiler.
-Pesperdenin perdesi açılır.Oynar içsel çocuk. İç ana ile iç baba arasında dinler arası diyolog gibi depderin konular belirir.
- Yusyumak yanılgılarımız aşkın algıları arasında dalgasını bulur.
-Buluşur açlık ile tokluk.Başlar baş edemediklerimiz.
-Görebilmeliyi görmek ister istemler.İçsel bir arınmaya yayılır yaşayamadıklarımız. Bulur kendi özünü gerçekleri özetleyen
Ruh perdeleri arasında.Araşır kimlik. Yarışır doyumlar.
-Bekleşir, baki olan olanla demli olan yürek vurgusu. Asıl vurgulanan öğe gibi asil duruşumuz cümlenin tırnakları arasında kapanır.
- Bir “ben “bulma yolculuğunda seni bulmak çıkar.Nefs ile nefesin beraber sobelendiği içsel arzu yanardığı yanar iletişim dilimizde.
-Özünü ütüler içruhun dalları. Kökünde güçlü açlıkları olan insandır. Kökün uzantıları iç çocuğun aynasına yansır.
-Sen ,seni arıyordun ki bir başka ben senin paydan olup işlemleri tümlediniz.
-Bulamadılar ,göremediler ,işitemediler,hissedemediler, söyleyemediler; oysa benle sen yollardaydı.
-Oysa seni istemek içindi ömrün bir kısmı. İnanç,nefis, haz, kıskançlık, güven, sevgi, başarı, gibi içsel duruşumuzu özetleyen köklerimiz dallarımızın meyve vermesini aşındırır.
-Her duygu için milyon kere kerelenir ,kirlenir,özlenir, arar aramayı.
-İç ruh susar, dış bakışımızın gölgesinde dinlenir istediklerimiz.
Kendimizi aramanın armasını takar yaşadıklarımız.Hüzün ile huzur yan yana yürür. Hayatımızın büyük çoğunluğu huzur içindedir.
Oysa hüzünler azdır ;ama huzurlu demlerimizin hepsine denk olur.
Her şey çift ve denktir tözüne yuvarlanır gerçek. Tin ile dil, dil ile kelam , alem ile seyir dizilir bizi tekil olmaktan kurtarır.
-Ki teklik yalnızca “Yüce Yaradandır.” Bu yüzden değimlidir ki hep çift olmaya ruh ve yaşam çiftçisiyiz.Yaşadıklarımızın çoğu bir ben’e ulaşıp bir sen’le huzurun gölgesinde olmayı özetliyor.
-İç sesimizin radyosunda dinlediğimiz şarkılar birbirine neden benziyor.
Farklı cinslerin cismani eylemleriyle diğer cinsin eylemleri neden aynı değil ki ?
-Ağlamak kadınların iç katığıyken, vurdumduymazlık neden erkeklerin
Vurgulu öğesi …Farkındalığın iç köklerini saymakla bitmez ki.
-Ben ile sen arasında binlerce ayrıntı olsa da özümüzün ateşini yakan aynı eylemlerin kibritidir.
-Yanmak ile ıslanmak arasında uslanmışlıklarımızı yaşarız aslında.
Herkes kendi pişmanlık kitabını yazar sonunda.Ama önce can kırıklarımız olur.Günah , aslında sevaba gitmek için bize sunulan kebabın közüdür,kendimizi bulma gözüdür.
-Gün ile ah arasındadır yaşadıklarımızın yakarışları.Bu yüzden hata ile doğru arasında aynı asal sayılarımız var.
- Bu yüzden ya pay, ya da paydanın işleminde kendimizi böleriz yaşamın en güzelliklerine. Ama elde edemediklerimiz hep elde var olarak kalır bu bölme işleminde.
-Kendi çıkarlarımızın için çok kullandığımız “çıkarmalar” eksilerimizi görmemizi sağlar. Karakter ağacımız büyümüş ve budanma dışında ağacın değişme ihtimali düşüktür.
-Bu yüzden doğuştan bizimle doğan onca duruşumuz dalları asıl ve asil karakter ağacımızı değiştirmez.
-Bir ağacı nasıl değiştirirsin ki? Meşe ağacından elma ağacı çıkar mı ki?
-Ben’den de sen çıkmaz.Her insan kendi ağacının meyvesi.Yalnızca ağacımızı sosyal bağlarla,inançlarla gibi iç ruhun gelişmesini ,iç çocuğun büyüyüp doymasını sağlayan nice etmenlere budayabiliriz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.