- 1745 Okunma
- 30 Yorum
- 1 Beğeni
O KADAR DA ÇABUK GEÇMEDİM HAYATINDAN…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hastane odasındaydık; Annen, doktor, ebe ve ben. Senin doğmanı bekliyorduk, heyecanla. Hepimizin görevi farklı farklıydı. Annen, seni doğurmak telaşındaydı. Doktor, doğurtmak. Ebe, doğumuna yardımcı olmak için oradaydı. Benim görevim ise herkesin görevi bittikten yani sen doğduktan sonra başlayacaktı.
-Esma hanım, son bir kez daha ıkının, lütfen. Bebeğin başını görüyorum.
-Hadi kızım, ha gayret. Bir kez daha!
Annen, gayretle sarıldı doğum masasının demir kenarlığına. Son bir çığlık döküldü, dudaklarından. Olanca gücü ile itti seni, rahminin derin karanlığından.
Sen doğdun.
Kimse farkında değildi, ameliyathanede ki varlığımın. Aslında farkındaydılar. Hem yanında olanlar hem de kapının hemen dışında, doğmanı bekleyenler. Baban; saatine bakıyordu, sık sık. Anneannen; gözleri duvardaki saatte, dualar mırıldanıyordu. Ama beni görmüyorlardı…
Sen doğdun ve benim görevim başladı.
İki gün hastanede kaldıktan sonra evimize geldik. İki günlük bebektin. Yirmi günlük oldun. Derken kırk güne ulaştı dünyadaki varlığın. Anneni ve seni, kırk gezmesine götürdüler. Anneannen ve deden, hazırlanmışlar, heyecanla sizleri bekliyorlardı:
-Geciktiler, bey. Bir terslik mi oldu acaba?
-Aman hanım! Ne gecikmesi? Gelirler birazdan. Daha bir saat olmadı “ Çıkıyoruz “ diye arayalı.
-Ne bileyim? Bir an için çok olmuş gibi geldi bana.
Salonda, seni görmek için toplanmış, komşu teyzeler vardı. Kendi aralarında derin bir sohbete dalmışlardı. Annenin doğduğu gün, dün gibi akıllarındaydı, hepsinin. Ne çabuk geçmişti zaman? Dünkü çocuk, bugün anne olmuştu!
Günler, birbiri ardınca geçip gitmeye başladılar. Annene sorarsan; hiç geçmiyordu zaman. Oysa sen, büyüyordun. Emeklemeye başladın. Tek tük kelimelerle konuşmaya çabaladın. Ve yürüdün…
Farkında olmadığın bir akışın içindeydin. Annenle birlikte komşu ziyaretlerine gidiyordun. Cicili bicili giysilerinin içinde, annenin elini tutarak yürüyordun, sokakta. Tanıdık birine rastladıkça kesiliyordu yürüyüşünüz:
-Esma, yoksa senin kızın mı?
-Evet, Hayriye Hanım teyze.
-Maşallah! Kocaman kız olmuş. Kolaylamışsın. Bundan sonrası, göz açıp kapayıncaya kadar geçer.
-Ya! Çok şükür. Büyüdü…
İlkokul, ortaokul yılları geçti ve liseye başladın. Artık genç kız olmuştun. Lise bir, lise iki derken lise son sınıfa geldin. Ve benim, sana, kendimi hatırlatma zamanım gelmişti.
…/…
“Ben, yanındayım. Seninle birlikte yürüyorum. Hatta yürümüyorum, koşuyorum. Artık beni görür müsün, lütfen? Farkıma varman mümkün mü? Bu zamanlar, senin için, çok önemli. Eğer boşa harcarsan, geleceğini belirsizleştirirsin.”
…/…
-Kızım, nereye gidiyorsun? Senin ders çalışman gerekmiyor mu?
-Of anne! Daha sınavlara çok var. Çalışırım. Sen, kendini üzme.
-Kızım, yine mi arkadaşlarınla buluşacaksın? Yavrum, söylemeyeyim diyorum ama çok az kaldı sınavlara.
-Tamam anne… Merak etme, sen!
Postacının yolu, dört gözle beklenir olmuştu, bütün ev halkı tarafından. Üniversite sınavlarının sonucunu öğreneceğin / iz zarf bekleniyordu, heyecanla. Postacı geldi. Sen, üniversiteyi kazanamadın.
…/…
“ O kadar gereksiz yere ağlıyorsun ki şu an, anlatamam. Bu sonucu, sen istedin. Daha zamanım var, dedin. Çalışman gereken günleri harcadın. Şimdi ne için ağlıyorsun? Ne için pişmanlık duyuyorsun? Geç kaldın.”
…/…
—Ben sana çalış derken, sen bana kızdın. Zamanın az kaldı, dedim. Daha çok gün var, dedin. Bu sonuç; beni hiç şaşırtmadı. Sana ne demiştim? Kazanamazsan; tekrarı yok! O yüzden; artık benimle birlikte evde oturacaksın.
Böylece annenle paylaşacağın ev günlerin başlamış oldu. O kadar amaçsızdın ki. Sabah kalkıyor, akşam yatıyordun. Günler geçiyor ama sen hala farkına varamıyordun.
Sonunda, görücüler gelip gitmeye başladılar. En uygun, senin de içine sinen, damat adayına “ Peki “ dedin. Senin evlenmene daha çok zaman olduğunu düşünen annen, hiçbir hazırlık yapmamıştı. Telaşla kollarını sıvadı ve çeyiz hazırlığına başladı. Birlikte almanız gereken şeyler vardı:
—Kızım, hadi hazırlan da çarşıya çıkalım. Şu alınacakları halledelim.
—Of! Anne… Daha çok var, düğüne. Alırız nasılsa. Telaş yapmasan?
…/…
“Gelinlik kız oldun ama hala müsrifsin. Hala beni harcıyorsun, düşüncesizce. Nasıl farkıma varacaksın? Ne zaman? “
…/…
Düğününe bir hafta kala deli gibi koşturmaya başladınız; anne, kız. Alınacaklar listesi metrelerce uzunluğundaydı. Son güne kalmıştı her şey.
Evlendin. Bir ay, iki ay derken yıllar devreye girdi. İki çocuk annesi oldun. Çocuklar büyüdüler. Okulları, sınavları derken dünya üzerindeki varlığın kırkıncı yılına ulaştı. Kızın, evlendi. Ardından oğlun evlendi. “ Artık kendime zaman ayırabilirim “ diyordun ki sırası ile torunların doğmaya başladılar. Bu kez onların büyütülmesi olayı devreye girdi. Kendine zaman ayırmak isterken, yapmak istediğin neydi? Bilmiyorum, hiç öğrenemedim. Çünkü kendine zaman ayıramadın.
…/…
“Geçen yıllar boyunca, yanından hiç ayrılmadım. Çocukların hastalandığında; yavaş yürüdüm. Mutlu ve huzurlu olduğun günlerde, senin önünde koştum. Sen, beni görmedin. Fark etmedin…”
…/…
Torununla sohbet ediyordun:
—Kızım, zamanın kıymetini bil. Öylesine akıp gidiyor ki… Farkına bile varamıyorsun. Sakın, müsrifçe harcama. Her anını değerlendir. Dedin ve iyi geceler dileyerek odana çekildin.
…/…
“Yatağının başucunda, sana bakıyorum. Seninle seksen iki senemiz geçti. Seksen iki sene önce, senin için ilerlemeye başlamıştım. Bütün o yıllar boyunca, sana kendimi göstermek, hatırlatmak, farkıma varmanı sağlamak için çok çabaladım. Ama sen inatla benim varlığımı reddettin. Şimdi, bu gece, birlikteliğimizin son anlarını yaşıyoruz. Yoruldum ve durma zamanım geldi. Doğmak üzere olan bir bebek var. Yani, yeni bir görev bekliyor beni. Umarım; o görür beni.
Ben kimiyim? Ben, ZAMAN’ım. Güle güle git dostum. “
…/…
Eser Akpınar
01.05.2011
İzmir
YORUMLAR
Eser hanım hoşgeldiniz
çok anlamlı ve akıcı bi yazı ile hemde
kutlarım yürekten
selam ve sevgilerimle
Eser Akpınar
Hoş geldin sevgili Eser, hepimizin ders alması gereken bir yazıyla geldin Ne güzel. Geri dönüşü olmayan andır zaman. Her şeyi alabiliriz ama zamanı asla. Çok anlamlı bir yazı geç de olsa okuyabildiğim için şanslıyım.
Tebrik ederim.
sevgimle...
Eser Akpınar
Çok incelikli yazılmış bir yazıydı.
Ara vermeme rağmen imzasız bile tanırdım yazınızı.
Yavaşça avuca alan ve yumuşakca sarmalayan, incelikle işleyen tarzınızı unutmak kabil değil.
Ustaca ve hayattan.
Kutladım.
Sorgulayan, itiraz edebilen ve güzeli farkedebilen keskin kaleme selam olsun.
Eser Akpınar
O kadar duygulandım ki.. İşyerinde olmama rağmen akıyor gözlerimden yaşlar...
Ne kadar boş bir koşuşturmacanın içindeyiz... Benim istediklerim belli hayattan.. Ama ne kadar başırlıyız?
Gün gelip ölüm çalacak kapımızı, Zaman su gibi akıp gidiyor..
Biz ayak uyduramıyoruz....
Ruhum yorulmuş bekliyor, bazen de bedenimin peşinden koşmaya çalışıyor..
Bu dünya telaşesi içinde kendime vakit ayıramıyorum...
Bir yerlerde oturup beklemem gerek artık Ruhum'u....
Bu kadar içten , bu kadar gerçek yazınız için teşekkürler,
Mutluluklar daim olsun...
Eser Akpınar
Merhaba, hayatımızda anlam ve önemini kavrayamadığımz değerlereden biri de elbetteki zaman...Çoğumuzu eline geçirerek ufak ufak öğütmekte ömrümüzü...Bu tuzaktan çok az kişi kurtarabilmiştir...Ancak zamanın yönetimini bilerek, onun ilkelerine ödün vermeden uyabilenler zamanı yönetmektedirler...Ben de bir çok kere eğitim yöneticilerine "zaman yönetimi" semineri vermişim...Zaman zaman da devam etmekte...Bizim zamanımızı çalma hususunda çok sinsi ve ilginç tuzaklar var...Bunlara düşmemenin yollarını bilmek gerek...Burada önemli bir hususu belirtmek isterim:Hikayedeki betimlemeler ilginç ve sürükleyici...Tarzınız ukuyucuyu zorlanmadan okumaya teşvik etmekte...O nedenle konunun önemi biraz da sizin sanat güüüücünüzle ilintili...Zevkle paylaştım yazınızı...Güne düşmesi nedeniyle ve önemli bir konuyu gündeme taşımanızdan ötürü tebrik ediyorum efendim...Entellektüel
Eser Akpınar
Eser hanım ; epeyce oldu, güzel yazılarınızı okumayalı. Yine güzel bir yazıyla hatırlattınız kendinizi.
Tebrikler.
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Çok güzel ben de merak ettim sonuna baktım .
Tam istediğim gibi dedim içimden.
Hakikatten hangimiz zamanın bizimle eskidiğini,kıymetini ve bizim için muhakkak bir durakta indiğimiz otobüs gibi artık duracağını bilemiyoruz.
Zaman bizi çekiyor unutturuyor kendini her zaman.
Çok beğendim,selam ve saygılarımı sundum.
Eser Akpınar
zaman , geçen zaman ve insanlar
çok güzel yazılmış bir öykü, tebrikler
sevgilerimle...
Eser Akpınar
kamp bitti.....siteye girip ısınma turları atıyordum....nerde bunlar derken birer birer çıkıverdiler....yazını nasıl görmemişim.... şaştım valla....yaşlanmışız....yine kalemine yakışan bir güzellik.... sundun.... günede çok yakışmış....artık içtimada herkes hazır bulunmalı.... yoklamada firar verilirse... üzücü durumlar yaşanır....başta toynak....hadi hep beraber güzelliklere....tebrikler usta.....yine geç kaldım ama kaçırmadım....saygılar
Eser Akpınar
Bir süre daha izin istiyorum, komutanım. Malum Yaz hazırlığı. Sonrasında, yine hep beraber olacağız, söz.
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
Eser Akpınar
Eserrr Hanımmm... Merhaba...
Hoş geldin.
Hoş bulduk...
Yazın mı?
Eser eserse böyle eser işte...
Selam ve Sevgiyle...
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Selamlar, saygılar.
İyi ki tatilden çabuk döndün.Valla kayıp ilanı verecektim,neredeyse.
Tebrikler.
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Tebrik ederim canım benim. Keyif alarak okuduğum bir yazıydı. Senin için güne gelmesi gelmemesi hiç önemli değil biliyorum ama gelişine de sevindiğimi bilmeni isterim. Sevgiyle...
Eser Akpınar
Kutlarım Eserciğim,
Doğduğumuz an kronometreye basılıyor ve koşu başlıyor. Keşke herkes, kulağına fısıldandığını duyabilse ve o zamanı gereksiz harcamasa, içini güzelliklerle doldurabilse.
Çok güzel bir yazı olmuş.. Ellerine sağlık.
Eser Akpınar
zamanla iç sesi bütünleştirmen çok harika olmuş avuçlarımızdan akan zamanın arkasından bakarken hayıflanmak faydasız ne yazıkki ...sevgilerimle
Eser Akpınar
Zaman ve biz insanlar. Harika bir yazıydı Eser Hanım. Tebrik ederim. Sevgilerimle.
Eser Akpınar
Canım hoşgeldin... Yine güzeldi o zamanla benim de problemim var . Yertişemiyorum onun hızına. Yine güzeldi arkadaşım.ç Sevgilerimle
Eser Akpınar
Merhaba, Handan Hanım'ın da dediği gibi ben de son günlerde uğrayamıyorum siteye. Yaşamakta olduğum zaman diliminin her bir dakikasını hesaplamak ve proglamlamak zorundayım. Öyle günlerdeyim. Zaman'ı hiç bu denli hissetmemiştim. Buradan yola çıkarak yazdığım bir yazıydı, sizlerle paylaştığım. Hepinize çok ama çok teşekkür ediyorum. En kısa zamanda görüşmek üzere. Hoşça, dostça ve sevgiyle... Her zaman.
Bu yazıda 7 den 77 ye herkes var. Zaman tünelinden geçip gidiyorlar. Kaleminize sağlık.
Eser Akpınar
Uzun aradan sonra yazinizi okumak güzeldi.
Yüreginize saglik sevgili Eser Hanim.
Sonsuz sevgimle
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Eser kadeşim, uzun bir aranın ardından hoş geldiniz.Şu sıralar ben de çok sık giremesem de siteye, ara sıra kısa uğramalarımda size pek rastlamadım.
İnşallah iyisinizdir.
Yazınızı okurken bayıldım.Hepimizin hoyratça harcadığımız zamanımızı kaleme alışınız, bir ömrün özeti olmuş.
Tebrikler canım, çok güzeldi, selamlar.
Eser Akpınar
zaman, bizi bizimle takip eden en sadık şahlanış belki de...
ki doğurduğu an içimizdeki çocuğun karınca azmi seslenişine özdeş bir başka yoldaştır...
kutladım çok değerli kalemi...
Eser Akpınar
Eser Akpınar
Güzel bir İzmir gününde...Yazınız güzel geldi...tebrik ve selamlarıma