- 452 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Tüm Zamanların Kitabı; Kur'an
Kur’an’ın 1400 yıl önceki Arap toplumuna hitap ettiği ve 21. yüzyılı yaşarken artık geçerli olamayacağı yönündeki iddiaları sık sık duyarsınız. Bu asılsız sözlerin sahipleri, Kur’an’da reform yapılması ve bazı bölümlerinin çağa uygun olarak değiştirilmesi gerektiğini savunurlar.
Kur’an, yalnızca indirildiği döneme değil tüm zamanlara hitap eden ve tüm insanlığa yol gösteren bir kitaptır. O dönemde bilinmesi mümkün olmayan birçok bilimsel bulguyla birlikte, matematiksel ve tarihsel birçok mucizeyi de içerir. Bütün bunlar Kur’an’ın, Allah’ın sözü olduğunun önemli kanıtlarındandır. Kur’an, kendisinden kuşku içindeki kişilere şöyle seslenir:
Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur’an)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. (Bakara Suresi, 23-24)
İlginç olan, Kur’an’a karşı şüphe içinde olan hatta onun -haşa- "insan yazması" olduğunu iddia eden kişilerin Müslüman olduklarını söylüyor olmalarıdır. Bu iddiaların açıklaması, ya cehalettir ya da söz konusu kişilerin Müslüman olmadıklarını açıkça söylemekten çekinmeleridir.
Kur’an, her döneme ve her topluma hitap eden Allah’ın hak kitabıdır. Kur’an’da anlatılan insanların ve toplumların özellikleri, insanlık tarihinin her döneminde olmuştur. Din dışı yaşayan toplumların hataları, yanlışları ve sapkınlıkları, insanların dine karşı gösterdikleri tepkiler ve kişilik özellikleri bugünün dünyasıyla tamamen örtüşür. İnanan insan bu bilgilerden öğüt alır, ders çıkarır ve karşılaşacağı olaylarda nasıl davranması gerektiğini öğrenir.
"Din durağandır, toplum ve bilim ise sürekli gelişiyor" iddiası tam bir safsatadır, kavrayışsızlık örneğidir. Binlerce yıl önce yaşamış inkarcıların da, din hakkında "... eskilerin masalları" (Nahl Suresi, 24) dedikleri Kur’an’da haber verilir. Hatta Peygamberimiz (sav)’den nefislerine uygun başka bir Kur’an getirmesini istemişlerdir:
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi, 15)
İslam’ın ilk dönemlerinde yaşamış bu inkarcıların, Kur’an ayetlerine itirazlarının nedeni, kendi dünyevi çıkarlarına aykırı olmasıdır. Günümüzdeki durum da bundan farklı değildir. Kur’an ahlakının yaşanması, bu kimselerin içinde yaşadıkları cahiliye sisteminin getirdiği çıkarlarına ters düşmektedir. İşte bu yüzden, İslam’ın kazandırdığı ahlak anlayışına karşı çıkarlar. "Kur’an’ın çağa uydurulması" isteği de Kur’an’ı, kendi cahiliye sistemlerine uydurmaya çabasıdır.
Kur’an bugünle içiçedir; anlatılan her olay karşılaşılacak bir olaydır. O dönemde yaşanmış bitmiş demek Kur’an’ın ruhuna aykırıdır.
Dolayısıyla ’Kur’an’da reform’a kalkışma çabası boşunadır. Allah’ın haber verdiği, "Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz" (Hicr Suresi, 9) ayetinin hükmüne göre, Kur’an’ın tek bir harfi bile değiştirilemez. Kur’an Allah’ın tüm insanlığa mesajıdır. Bugün de, yıllar sonra da insanlar için şifa, hidayet, rahmet ve tek kurtuluş yoludur.
Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet geldi. (Yunus Suresi, 57)
YORUMLAR
Yine acik net ve degerli bir yaziydi hep oldugu gibi.
Yüreginize emeginize saglik
Saygim sonsuz