- 808 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
_-_TAHTA TAKUNYALAR_-_
Yıllar geçti hala tam manasıyla anlamış değilim. Neden insanın çok istediği bir şey asla gerçekleşemez? Ama o yaşlarda düşünemiyorum. Her düğün oluşunda gelin hamamına götürülüyorum. İnkar etmiyorum, güzel ama götürülmesem daha iyi. Bu seferde ben gelin olmak istiyorum. Sebep gelinin ipekli sabahlığına, kınalı ellerine, ve pırıl pırıl parlayan bileziklerine vurulmam...
Hamamda tam orta yerde yemek tepsileri börekler, etli yaprak sarmaları, şunlar bunlar,gören kim tüm bunları? Benim aklım gelinde. Zavallı kızı gözümle taciz ediyorum. Kıskanç ve komik iki küçük elâgöz, ayaklarına bakıyorum, beyaz iki nazlı güvercin sanki. Parmakları kırmızı kınalı. Gözüm gümüş nalınlarına takılıyor ister istemez.
Topukları, her yeri gümüş işlemeli. Yanlarında ufacık gümüş toplar sallanıyor, önüme eğilip kendi ayağıma bol gelen, tahta hamam takunyalarına nefretle bakıyorum, İçim sızlıyor, Kendimi küçük sönük ve zavallı hissediyorum. Babaannemin ilgisi, teyzelerimin özellikle beni sevebilmek için getirdiği bastonlu çikolata sürekli kulaklarımda bu ne güzel kız sözlerinin uçuşması. Yoksa hep sevilmek isteyen, ukala bir kızın her an ön planda olmak isteği mi?
Artık ben, benlikten çıkıyor muyum? Bu kadar sevgi ilgi bana kötülük mü yaptılar bilemiyorum. Sevgili babaannem koca beyaz nur yüzlü, hamamda eli yüzü kızarmış, ’ Gelde başını süreyim ’ diye beni kendine çekiyor, başımı yıkıyor yıkıyor. O zamanlar şampuanı bilen yok. Arap sabunundan sonra saçıma doğal şampuan yani kil sürülüyor. Sonra bolca durulanıyor, durulanmadan önce, sabunlu kafam, bol bol yıkanıyor. Sanki kafamda davul çalınıyor. O zamanlar gelin alınacak kızlara hamamda pek dikkat edilirmiş. Kaynanasının görümcesinin başını iyi yıkaması, gelinliğin şanındanmış. Benim aklımsa hep gelinde, ağzıma burnuma sabun dolmuş acıyan gözlerimi açmaya çalışarak hala gelini görmek istiyorum. Karşıdan şişman bir teyze bağırıyor. ’ Hadi oyuna...’ diye.
Hamamda olsa kadınlar kızlar edepli o zamanlar. Yüzlerinde, utanma kızarma belirtileri. Herkes peştemalı ile kapana bildiğince kapanmış. Bir kaç yeni gelin kalkıyor oynamaya. Alı al moru mor. Şişman teyze ’ Madımak oy Madımak ’ diye ünleyip duruyor. Hamamın koca kubbesi onun bet sesiyle çınlıyor. Kadınlar yere eğiliyor madımak toplar gibi yaparak oynuyorlar. Gülüşmeler, şakalaşmalar, yemekler yemeler, nazlı gelinin bin bir edası ve pozları eşliğinde yıkanmalar. Sıcaktan kızarmış zavallı çocuk yüzümle, ayak altında dolanıyorum. Gelinin hamamını kıskanıyorum, süsünü püsünü herşeyini.
Bunda haklıymışım. Benim hiç gelin hamamım olamadı. Gelin olsamda, o günleri hatırladığımda, ayağımdaki tahta takunyalar, içimde bir burukluk, kıskanç çocuk yüreğim gelir aklıma. Aklım yettiğinden beri hiç kimseyi kıskanıp, sadece kıskanılsamda..
RabiaBelgin
Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve/veya temsilcisine aittir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.