- 883 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TOPLUM VE ENGELLİLER
Hayat bir nimettir. Hayatta en büyük iki nimetten birisi iman ötekisi sağlıktır.
Sağlık hiçbir şeyle satın alınamayacak kadar pahalı bir lütuftur. Birimize ‘Sana dünyanın bütün servetlerini verelim ama karşılığında tek gözünüzü alalım’ deseler kabul eder miyiz?
Sakatlık farklı bir bakış açısına göre bir imtihan ve nimettir. Bir bela ve ceza değildir. Belki Allah özürlüler vasıtasıyla sağlıklı olanları imtihan ediyor. Sadece engelli kardeşlerimiz değil, belki de onlardan çok sağlamlar imtihan oluyor. Ve yine herkes yakınlığına göre bunun sorumluluğunu taşımakta. Engellinin ailesine, akrabaya ,komşuya ve sonra da tüm topluma sorumluluklar düşmekte. Bir engellinin sıkıntılarının giderilmesi noktasında birilerinin el atması gerekir ki toplum sorumluluktan kurtulsun. Aksi halde tüm toplum sorumlu olur. Aynen bir müslümanın cenazesine karşı olan görevlerimiz gibi. Birileri o görevleri yani cenaze namazı ve defin gibi işleri yapmaz ise tüm toplum sorumlu olur. Ölmüş birisi için böyle ise düşmüş bir engelli insan için toplumun çok daha hassas olması gerekir.
Hepimizin çeşitli sebeplerle özürlü olabileceği, önemli olanın özürlülük imtihanı karşısında nasıl bir tavır göstermemiz gerektiği noktasında mesele düğümlenmektedir.
Engelliler toplumdan acıma değil, anlayış bekliyorlar. Onlara imkan tanınmasını istiyorlar. Felç gibi,kör olmak gibi ağır musibetlerde bir şok dönemi olmaktadır. Bu dönem hastanın kabiliyetine göre birkaç sene sürebilmektedir. Hatta bazen ömür boyu. Her insan kendisinin dünyanın merkezi olduğunu sanır. ‘Kazalar,kanserler,körlükler, felçler hep başkalarının başına gelir.Ben dünyanın en seçilmiş insanıydım , nasıl benim başıma da gelir’ gibi düşünceler içerisinde hasta şoka girer. Zaten dışarı çıkma imkanı azalmıştır. Daha da kendini hapseder yatağa veya eve. ‘Görmesin insanlar beni bu halde’ der.
Bir engelliye karşı özellikle de bu şok döneminde yapılabilecek en hayırlı,en sevaplı yardım onu ziyaret etmek,onunla sohbet edip sıkıntılarını dağıtmak, elinden tutup dışarı çıkarmaktır. Bir hadisi kudsi de Allah CC.diyor ya hani sorgudaki kuluna ; ‘Ben hastalandım niye beni ziyaret etmedin ‘ diye. Sonra da devam eder ‘falanca kulum hastalandı onu ziyaret etmedin’ der. Bu açıdan olayı değerlendirirsek mümkün olduğunca engellileri ziyaret etmek,sokağa çıkarmak,onlara iş imkanı sağlamak,günlük hayatın içine sokmak gerekir.
Peygamberimiz özürlülere pozitif ayrımcılık uygulayan ilk kişidir” .O dönemde de toplumun %10’u nun özürlü olduğunu varsayabiliriz. Peygamberimiz engelli sahabilerle şakalaşmış, onlara özel bir şefkat ve ilgi göstermiş,ikram ve iltifatta bulunmuştur.Onların sosyal hayata katılımlarını sağlayan kolaylıklar getirmiş, meslekî anlamda ve istihdam boyutuyla yeni imkânlar sağlamıştır Mesela Efendimiz’in bazı bedenî kusurları olduğu için toplum içinde bulunmaktan tedirgin olan ve bu yüzden çölde yaşamayı tercih eden Zahir isminde bir sahabiye çölden bazı bitkileri toplayıp, Medine pazarında beraberce pazarlamayı teklif etmesi ilginçtir
Netice olarak ; engelli insanları sosyal hayatın içine katmak engellinin kendisine de topluma da en büyük faydayı sağlayacaktır.
Av.Ahmet GÖRÜR,
Alaca Engelliler Derneği Başkanı
YORUMLAR
Elinize, dilinize, yüreğinize sağlık Başkanım.
Bu konuda söylenmesi gereken her şeyi söylemişsiniz.
Hizmetleriniz takdireşayan.
Alaca Engelliler Derneği olarak faydalı çalışmalarınızı herkes ilgiyle izliyor.
Başarılarınız daim olur inşaAllah.
Allah yardımcınız olsun.
Saygılar.
Selamlar.