- 863 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BU YAZI , HÜZNE DAİR DEĞİLDİR.
Küçüklüğümde mutluluk biriktirirdim.Hepsi ucuz, kolay bulunur şeylerdi.Tırmandığım ağaç, yuvarlandığım çimenlik , bahçemizde yetişen sebzeler hep mutluluk kaynağı idiler…Öyle ya dünyayı bir bir ağaç dalından izlemek , toprağın saçlarından yükselen baygın kokuları hissetmek ,ya da bir domatesi dalından koparıp yemek gibisi var mıydı? Şimdi, geçmişin bohçasında arşivlenen bu hayat pencereleri bana neler anlatıyor?
Bugün durdum da bir düşündüm.Ne zaman hüzün biriktirmeye başladım ben? Ve neden?
Hüzün ki en çok yakışandır bize diyor şair. Galiba büyümenin bir şartı hüznün varlığı…Olgunlaşıyorsunuz acıyarak ve acıtarak…Sonra etkisi azalıyor acının…Ve sepya renkleri hakim oluyor o karelere…Giderek hayatınızın çoğuna ve benliğinize…
Melali anlamayan nesle aşina değiliz demişti Ahmet Haşim…Yeni nesil “melal”i anlamıyor ama hüznü yakından tanıyor. Bakıyorum ne çok yazar/n var. Ne güzel…okuyorum .Genelde hüznü açmış kelimeler saplarında…Söz bahçıvanları en çok solgun ve ince gülleri sevmişler.Ayrılıklar dikilmiş toprağa, hasretler biçilmiş…Gözyaşları gümrahlaştırmış şiir bahçelerini…
Ben bu bir örnek ruh halini kendimde de gözledim ve sıkıldım açıkçası…Biraz muzip ve güleç edebiyat nasıl olurdu, diye düşünmeye başladım.
Önce ismim…
Gül-ce…
Gülmeye, gülümsemeye çağrışımı olan bir müstear isimSeviyorum böyle yorumlamayı…Gülleri sevdiğim kadar…
(Dikenleri de geçmemeli, gül deyince.Zavallı gülün dikeni olmasa nesli tükenirdi, emin olmalı. Dikeni batsa bile, koparmadan edemiyoruz vatanından.Soluğundan ayırıyoruz.Nedendir bu, sahiplenme isteğinden mi? Bencillikten mi? O , orada nefes alıp verse…Mutluluk sarayını izlemek varken cam-pencere kırmak niye?)
Güller gülümsemeyi, sevda hüznü çağrıştırıyor bana… Çok fazla yalnızlığımız ve bireyselliğimiz de hüzne açılan yollar…Hüzün şiirleri biraz da sitem şiirleri…Yalnızlığa dayanamıyoruz.Yalnızlıktan kaçtıkça güvenli kabuğumuzdan da sıyrılıyoruz.Farkında olmasak da…Bir başına olmayınca bedel ödemek de kaçınılmaz oluyor bazen…Kırgınlıklarım bana çıplak bir kaplumbağa olduğumu düşündürüyor. Zavallı , çıplak bir kaplumbağa…
Her şeye rağmen…
Gülmeyi seviyorum.İçim kıpır kıpır. Günün doğuşu bir güzel, batışı bir başka güzel…İçtiğim suyun boğmadığı zamanlardayım. Başımda bir değirmen dönüyor sanki.Acılar, sitemler, korkular ve her ne varsa koşullandığım , değirmen bir bir öğütüp hepsini, un ufak ediyor.Dört bir yana eliyor sonra hüznü…Yele veriyor…
İçimde, bayramlığının giymiş çocuğa rastladım bugün.elinde pamuk şekeri ve yüzünde kocaman bir sırıtışla…gıcır gıcır ayakkabılarını gösteriyordu eliyle…
Cami önünde bir bölük kuş…Üstlerine koşmuşum da, kanatlarının rüzgarından içmişim sanki aşkı…
Dedim ya, bahardan mı, aşktan mı; neden bilmem içimde bir kamaşma, bir kamaşma… Hayata , getireceklerine açığım. Hüzne galebe çaldım. Beni, hayatın gülümseyen şiirine emanet edin. Sevgiye ve aşka emanet olun siz de….
Gül ce
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.