- 894 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GENÇLİK VE GENÇLER!
“Bugün gençlerin, gençliğin hali nedir ve ne olacak” sorularının cevabını, gerçeklerle yüzleşerek aramak zorundayız. Türkiye ve Müslüman Türk gençliği milli ve manevi değerlerini savunma refleksini ve hassasiyetini yitiriyor mu?
Bir milletin geleceği ve var olma mücadelesini, gençlerin hayat yolculuğundaki milli-manevi çizgisi ve istikameti belirleyecektir.
Bir toplumun geleceğini yok etmenin en kestirme ve tesirli yolu, gençliği dejenere etmek, milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırmakla olur. “Geçmişini tanımayanın geleceği olmaz.”diye bir söz vardır. Şayet gerçekten kurtuluşu, huzuru, mutluluğu istiyorsak yüzyıllardır yaşanan, önemsediğimiz toplumun değerlerini yaşamak ve yaşatmak gerekir. Kültürümüzde var olan gerçek sevgiyi, saygıyı, sadakati, güzelliği, suçladığımız zamana rağmen yine yaşarız. Gençlerimize milli ve manevi hassasiyetlerini yeniden kazandırdığımızda, eskiden yaşanan güzellikleri yarınlara yeniden taşırız.
Gençliğin dinamizmini, moral değerlerini, milli potansiyelini köreltmenin en kestirme yolu gençliğin ahlakını, namus anlayışını, değerlerine bağlılığını içten içe çökertmektir. Milletin değer yargılarını yaşayan ve yaşatan bir gençliği, milletinden, devletinden, kültüründen, örf ve adetlerinden elbette koparamazlar...
İnançlı, şuurlu, ahlaklı ve faydalı olan insan güzel insandır. Büyüklere saygılı davranan, küçükleri ve insanları sevmesini bilen, özü sözü bir olan, kimsenin hakkını yemeyen nesiller yetiştirmek bizlerin görevi değil midir? Tarihe baktığımızda bu millet evlatları namusu, vatanı, dini, devleti, bağımsızlığı için fedakârlıkta sınır tanımamış, canını bile vermiştir… Bu gün de bu ruh yüceliğine sahip olmak için çalışılmalıdır.
Atatürk gençlere diyor ki; ”Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz irfan ve terbiye ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz” “ Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak.”
Türk milleti ve gençliği tarihte birçok zorlukların üstesinden gelmiş ve bunları başarmışsa bu gün de yolu üzerinde ki engelleri aşma başarısını gösterecektir. Yeter ki tarihten ilham alınsın. Gençlerimiz, fazla geriye gitmeden 1919 ruhundan, milli mücadele ve Kuvay-ı milliye ruhundan ilham alarak, günümüze kadar olan süreci gözden geçirerek, kültürüne sahip çıkarak, yeniden bağımsız bir Türkiye’yi yaşatmanın çabası içersinde olmuştur, olacaktır…
Sınır çizgileri ilahi desenlerle belirlenmemiş, milli kültürle bezenmemiş, karşılıklı olarak vazifelerini yerine getiremeyen Anne-Baba-Çocuk ilişkileri insanı ve toplumu huzursuz kılacaktır. Mutlu olabilme ve mutlu edebilme benliğine gerçek manada sahip olmak, devletin geleceğe, gençliğe verdiği önem ve ailenin eğitimiyle orantılıdır
Yeniden duyarlı gençlik oluşturmanın yolu; her türlü, kötü alışkanlıkların, ahlaksızlığın artırıldığı değerlerin yıkılmaya çalışıldığı günümüzde ki olguyu Milli değerlere sahip çıkmayla değiştirebiliriz. Bu ülkenin vatandaşıyım, bu milletin parçasıyım diyen her insanın görevi gençliğe, evlatlarımıza sahip çıkmak olmalıdır.
Peygamberimizin ”Çocuklarını en güzel şekilde yetiştiriniz.”Hz. Ali’nin “Çocuklarınızı geleceğe göre hazırlayınız” sözleri bizlere ışık olmalıdır…
Gençlerin her türlü yabancı akımlardan ve kötü alışkanlıklardan korunması milli bir görevdir.
Aile, arkadaş grubu, okul ve eğitim, çevre ve kitle iletişim araçları, gençleri etkiyen faktörlerden bazılarıdır. Bu faktörlerdeki yetersizlikler gençleri olumsuz etkileyecektir. Bunun için başta devlete, aileye, çevreye ve bizlere düşen görevler vardır. Geleceğimizin aydınlık olması; Müslüman Türk gençliğinin kültürüyle barışık, madden ve manen güçlü olmasına, yetişmesine bağlıdır.
Ülkemizde son yıllarda içtimaî ve kültürel yapımızda değişmeler yaşanıyor… Değişen dünya şartları, global düşünce ve Avrupa uyum yasaları bünyesinde hazırlanan yapılanmalar, toplum düzeni içinde farklı rol beklentileri, bu değişime paralel biçimde değişime zorlanan gençler ruhî bir gerilim ortamında kimlik arayışlarını sürdürmek durumunda kalmaktadırlar.
Yaşı gereği değer yargıları hızla değişen genç, içinde yaşadığı toplumun değerlerinin yeterli öğretilmeyişi ve hızlı değişmeler karşısında bunalıp bocalamakta, ya hiçbir değere inanmayan, idealden yoksun, günübirlik uğraşlar ve maddi zevklerle oyalanmakta, ya da sorumsuz, kendine ve topluma faydası olmayan fert haline dönüşmektedirler.
Kısacası insanlarımıza, gençlerimize milli ve manevi hassasiyetlerini yeniden kazandırmamız gerekiyor. O halde bizi insanlığın zirvesine yükselten muhteşem sebepleri aramak, bizi ızdıraplı bir düşüşe iten sebepleri, bilmek mecburiyetindeyiz.
Türk milletini millet yapan unsurların ciddiyetle korunması ve geliştirilmesi şarttır Bilim, hikmet, ahlak ve erdemle donatılan, sorundan ziyade çözüm üreten, bilge devlet ve bilim toplumu olmak, cumhuriyeti yaşatmak, muhteşem Türkiye’yi büyütmek madden ve manen yetişmiş genç beyinlerle olacaktır.
Bizlere düşen gençlerimize sahip çıkarak medeniyetler kuran; kutsal inancımıza, temiz ahlakımıza, yüce kültürümüze sahip çıkmak, yedi deniz üç kıtada huzur ve adalet dağıtan idealleri canla başla savunmak yaşamak ve yaşatmak düşüyor. Gençlik marşının şu satırlarıyla bitirelim;
“Her geceyi güneş boğar/ Ülkemizin günü doğar/ Yol uzun da olsa ne var/ Yürüyelim arkadaşlar…”