Nazlıcan / 2 / Gördükleri halde göz yumuyorlardı
Tarih:31 Aralık 2008 Çarşamba 22:02:43
manevi destek
İyi yıllar efendim…
Yeterli cesaretim yok ama elimden geldiği kadar yazmaya çalışacağım.
Babam çalışmayı sevmez, geceleri sabahlara kadar içer, gündüzleri uyurdu.
Annem ise bir evde hizmetçilik yapmaktaydı. 7 kardeşten 4 numaralı olanıydım, ben. Benden 3 büyük, 3 küçük vardı. 1 numaralı ablam parke fabrikasında çalışıyor, 2 numaralı ablam benden küçük olan 3 kardeşimize bakıyor, 3 numarada abimle ben okula gidiyorduk. Hayatın acı gerçekleriyle 7 yaşında tanıştım.
Evimize sık sık gelen babamın bir arkadaşı, her fırsata beni taciz ediyor, kimseye söylememem için sürekli tehdit ediyordu. Annem bazı akşamlarda beni de yanına alıp bir ahbabının evine gidiyor, o babamın arkadaşı olan o adamda gelip aynı evde kalıyordu. Ertesi gün eve gelirken annem, nerede, kiminle olduğumuzu söylememem konusunda beni sıkı sıkıya tembihliyordu.
Okul çağım bitip 12 yaşana gelince ablamın bir tanıdığının yanında işe başladım. Orası bir atölyeydi. Herkes benden uzak duruyor, anlamadığım bir şekilde beni dışlıyorlardı. Bir tek ustabaşımız benimle yakından alakadar oluyor, düzenli bir şekilde ilgi gösteriyordu. Bu ilgi, zamanla tacize dönüştü. Tepki verdiğim anda işten kovuldum.
13 yaşında bir ailenin evinde yatılı olarak işe başladım. Yanlarında çalıştığım aile hem çok asil, hem iyi niyetli insanlardı. 15 yaşına kadar hiçbir problem yaşamadan orada çalıştım. Annem aldığım maşı az bulduğunu söyleyerek beni o ailenin yanından aldı.
O dönemde 3 numaralı abim askere gitti. Ben günlük ev işlerine gitmeye başladım. İşe gidip gelirken lüks bir arabanın sürekli yoluma çıkmasıyla, benden yaşça büyük evli bir erkekle tanıştım. Onunla düzenli olarak gezmeye gidiyor, onun düzenli olarak verdiği paraları ( ki, normal kazanabileceğimden çoktu ) anneme getirip veriyordum. Annem ve babam bu durumdan memnun yaşıyor, değirmenin suyu nerden geldi demeden, umurlarında olmadan, eve zamanlı zamansız sarhoş geldiğimi gördükleri halde göz yumuyorlardı.
Bu arkadaşlık sonunda, bir gün benim hamile kalmamla son buldu. Hamile kaldığımı anlar anlamaz, O adam ortadan kayboldu. Henüz 17 yaşında bir kız çocuğunun anne olması korkuttu, sanırım. Üstelik kariyeri ve evliliği ona göre daha önemliydi.
Yirmi yaşına geldiğimde annemin baskısı üzerine, eşimle tanıştım. Her ne kadar bu evliliğe itiraz etsem de eşimi ve annemi ikna edemedim. Geçmiş günahlarımı, karşımdaki insana anlatamadan, evlendim. Eşim bana göre geçmişimden habersizdi, hiçbir şekilde hesap sormadan, evliliğimize devam eti. Ama bana olan tavrı güvensizdi. Beni gönül rahatlığıyla kabullenemediğini gösteriyordu. Ben her fırsatta ayrılmak için bir bahane buldumsa da o buna yanaşmadı.
Eşim namazında niyazında birisidir. Her akşam kuranını okur. İşine ve evine son derecede sadık birisidir. O da zaman zaman ayrılmak istemiştir ama 2 kız çocuğumuz olduğundan, onları anasız babasız bırakmamak için, aşırı çaba sarf ediyordu. Hayırlı evlat yetiştirmek istiyordu.
Evlenmeden önce hayata bağlı, hayatı seven, cıvıl cıvıl bir insandım. Evlendikten sonra eşim, sürekli kitap okumam, namaz kılmam için elinden geleni yapıyordu. Bu ise beni çok rahatsız ediyordu. Sinir krizleri geçirdiğim zamanlarda, bana dualar okuyor, o okudukça ben daha da rahatsız oluyordum. Aslında ben, 7 yaşında tacizden,15 yaşında hayatıma girip te 17 yaşımda hamile kalmama neden olan diğerinden korumayan, beni korunmaya muhtaçken aciz ve yalnız bırakan, bana sormadan, öyle bir annenin ve babanın kızı olarak dünyaya getiren Allah’ı kabul edemiyor, nedenini anlayamadığım bu hayatı bana yaşattığı için, onun varlığını reddediyordum.
Huzursuz bir evliliğimiz vardı. Gelgitler, kaoslar içinde, sık sık ayrılıklar yaşıyorduk. Gene öyle bir ayrılık döneminde ( eşimi hiç aldatmamıştım )karşıma biri çıktı ve ben ona âşık oldum. O kişi için, eşimden beni boşamasını istedim, yalvardım. Eşim,
—kızlarımız için dayan, bir daha deneyelim, kızlar akıları erecek yaşa gelsinler, bende istiyorum ama bu mümkün değil, diyerek, yeniden beni evine aldı.
Evime geri gelmek, minnet duymam gerekirken, ondan nefret etmeme sebep oldu. Yaptığım yanlışa rağmen beni affedip kabullenmesi karşısında eziliyordum. Yüzüne bakmaya gücümün olmadığını görüyordum. Yaşadıklarımı ona anlatamadım.
O gün, yani yeniden evime döndüğüm gün kriz geçirdim. Kızları öldürmek, evi yakmak, eşimi öldürmek gibi aklıma türlü türlü kötü şeyler geliyor, kendime hâkim olamıyordum. Kızları odaya kilitlemiş, evde ne kadar cam varsa kırmış, eşyaları neredeyse hepsini kesmişim. Kendimi tamamen kaybetmişim. Eşim eve geldiğinde gördüğü manzara karşısında şaşırarak, yanıma gelip;
—bunları neden yaptın, defol git, ne hakkın var ki bize bunları yaşatıyorsun, dedi.
—Ya benim yaşadıklarım… Kimin hakkı vardı ki bunları bana yaşatmaya. Yaptıklarımı yapmasaydım, kızlara, kendime zarar verecektim, dedim. O da;
—tamam, sakin ol, herşey yoluna girecek, dedi.
İlk kez o akşam ağladığını, dayanamadığını gördüm. Yardım etmesi için Allah’ına çok içten dualar eti. Ertesi gün işe gitmek üzere evden ayrılırken, küçük kızım;
—baba gitme! Diye ağlıyor, yalvarıyordu. Eşim o gün işe gitmedi. Gün boyu konuştuk. Yaşadıklarımın ilk kez hesabını o gün verdim. Benim ve onun için hiç kolay olmadı. Ben anlatıyordum o ağlıyordu. O ağladıkça ben de ağlıyordum. Gece epey ilerlemişti. Uymak için yatağa yattığımda, ilk kez huzurluydum. İlk kez kendi kendime şükrettim. Nedenini bilmediğim bir huzur kapladı içimi. O an bambaşkaydı.
Ertesi gün kalktığımda içimde tarifsiz, hayatımda yaşamadığım, büyük bir huzur vardı. Eşim ve kızlarım kahvaltılık almak için markete gitmişlerdi. Salonun orta yerine geldiğimde birden titremeye, sendelemeye başladım. Sandalyeye uzandım ama oturamadım. Sandalyeyi sımsıkı tutuyor, ayakta kalmaya çalışıyordum. İçimden kararlı bir ses bana seslenerek,
—kuranı kerimi aç, diyordu. Emre itaat ettim, güçlükle ilerleyerek dolaptan kuranı çıkardım. İlk açtığım sayfada:
—tövbe çokça tövbe et, Allah af eder’’ yazıyordu. Ağlamaya başladım. Tam o sırada eşim içeri girdi. Elimdeki kuran-ı kerimi saklamak istedim.
—O ne, dedi,
—Senin Kuran’ın, dedim. Hımmm.
—İstersen kahvaltıdan sonra sana okurum, dedi.
—Oku lütfen. Şimdi oku, dedim. Sanki o günkü ben, ben değildim. O gün boyunca eşime;
—anlat, O’nu, Allah’ı bana anlat, diye yalvardım.
O gece, rüyamda düz bir tepede, yemyeşil çimenlerin üzerinde, namaza durmuş, namaz kılarken gürdüm, kendimi. Sabahleyin eşime;
—başımı hep örtmemi istemiştin. Acaba örtsem ne derler, dedim. O;
—en çok ben istiyorum, çok sevinirim, dedi. Başımı örttüm ve ilk defa namaz kıldım. Artık hayata başka türlü bakıyordum ama annemi babamı bir türlü af edemiyorum. Onlara karşı öfkem hala devam ediyor.
Babam 10 yıldır yatalak. Annemin hala biriyle münasebeti var. Evet, o adamla beraber oluyor, yıllardır. O adam, beni taciz eden adam, her defasında karşıma çıkıyor. Son bir yıldır o manevi duygularım azaldı, daha da azalacak diye korkuyorum.
Bir de o son bahsettiğim, âşık olduğum kişiyle zaman zaman sadece telefonda hal hatır soruyor, bazen dertleşiyorum.
Hala birilerine, anneme, babama, eşime, kardeşlerime herkese öfkem var.
Bana yardım edin. Bütün bu yaşadıklarımı sileyim. Yaratana daha sıkı sarılayım. Nefsime yenilmeyeyim. Bir daha hata yapmayayım. Lütfen yardım edin. Allah aşkına, dayanamıyorum artık. İki yol arasında sıkışıp kaldım. Yardımlarınızı bekliyor, ellerinizden saygıyla öpüyorum.
İyi yıllar