45
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
5462
Okunma
Küçücüktüm. Küçücük evimizin küçücük penceresine koşardım her yağmur yağdığında…
Bize yağmur yağıyorsa, bütün Dünya’ya da yağıyor sanırdım o yaşlarda…Sonraları bende büyüdüm, aklımda.Meğerse ben bilmiyormuşum.Yağmur bir yere yağarmış. Diğer yerler sıcaktan kavrulsa da…
Sonraki yıllar parayı, zengini, fakiri öğrendim.Kimilerinin gelirleri yağmur gibi sicim, sicim di.Kimilerinin dudakları susuzluktan çatlak çatlaktı.
Hızına yetişilemeyen teknoloji de yağmur gibi her yere uğramıyordu.Ama büyük şehirlerde ki zenginler teknolojiden daha hızlı koşuyorlardı.Her geçen gün ellerindeki kumandalar artarken hemen yakınında ki aç insanları görmüyorlardı.Onlar suyunu kuyudan çekerken kendileri taa Fizan dan gelen suyu beğenmiyordu.Bir gün evvelden artan ekmeği “Bayat” diye çöpe atarken, diğerlerinin alıp götürmesinden, utanmıyorlar, bir ekmek kaç kuruştur bilmiyorlardı…Nasıl bir yağmurdu bu? Nasıl bir düzen di bu?
……………………………………..
Isparta’nın kazalarından biri de Uluborlu ‘ dur.Kiraz yetiştirir Uluborlu’ lular. Çok zordur kirazın yetiştirilmesi bakımı, hasatı.Her yıl Haziranın sonu, Temmuzun başlarında çıkar Uluborlu’ lular yollara, TIR cıları beklerler.Onlar peş peşe gelirler. Ellerinde para dolu
çantalarla...
Uluborlu’ lu ağızlarından çıkacak rakamı beklemektedir.Onlar ise çoktan anlaşmışlardır…
“ Bu sene kiraz İKİ LİRA…”
Üzüntüden yağlı kasketlerini yere çalar erkekler. Ak yemenilerine siler kadınlar
gözyaşlarını.
Kiraz beklemez. Nazlı kiraz dalları, alınıp yenilmesini ister meyvesinin.Emek vermiştir. Çiçek açmış, meyve vermiş, kızartmış tatlandırmıştır. Allahın kendisine verdiği insanlara olan görevini yerine getirmiştir.
Ne yazık ki yapılacak başka bir şey yoktur. Kirazı toplayıp ucuz, pahalı demeden TIRcılara satmak…
Bahçe sahiplerinin dışarıdaki oğlu, kızı, torunları izin almışlar, babalarının, dedelerinin yanındadırlar, kiraz toplamak için…
Akşamdan domates, biber, bir sokum peynir çıkılanır. Kör karanlıklarda düşülür yollara.
Kiraz toplamak ustalık ister Saçtan kovalar la sincap gibi ağaçlara çıkmasını becereceksin. Bastığın dalı iyi seçeceksin. Uç dalları çotuk denilen çengellerle çekip özenle toplayacaksın kirazı.
Dolan kovalar taşıyıcılarla seçicilere gider. Onlar özenle irilerini, sağlamlarını seçer.
Kasalara doldururlar. Bundan sonrası işin en zor bölümüdür. Kirazı alıcılara beğendirmek.
KİRAZ ALIM MERKEZİ ağım ağım insan, binlerce kasa kirazla dolar.Üreticiler endişelidir. Alıcıların yüzleri asıktır. Umursamaz bir edayla kasadaki kiraza bakarlar;
“ Beğenmedim kilosu BİR liradan”
“Peki” der üretici. Başka bir seçeneği yoktur. Avucuna sayılan üç kuruşu çaresiz cebine koyar.Kimisi dayanamaz ışıl ışıl erik büyüklüğündeki ürününün aşağılanmasına;
“ Sana o fiyata vereceğime, dökerim daha iyi” der. Döker de.
Bu sömürü düzeni aşağı yukarı bir hafta sürer. Soğuk hava donanımlı TIR lar üzerlerindeki yağmur bulutlarıyla Amerika’ nın, İngiltere’nin, Fransa’nın yolunu tutar. Harcadıklarının elli, yüz katını kazanmak için…
Benim Anadolu’mun gani gönüllü insanı şenlik düzenler. Yürekleri ağlarken yüzlerinin gülmesi için.Masraflarını dahi çıkaramamıştır. Ama olsun. Canları sağdır ya.Bir de türkü tuttururlar;
Kiraz dalı gevrek olur basmaya gelmez.
TIR cılara ucuz ucuz vermeye gelmez.
Kooperatif kurarız satmayı bilmez.
Bankalar tefeciler boy boy sırada.
Satsak ta tüm malı borcu ödenmez.
Duy bunları vekilim sözlerim sana.
Seçim zamanı da gelme yanıma…