- 804 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAKSİM - 1
.(.devam )
…..Beşiktaş meydanındayız oturduğumuz çay bahçesinde strateji konuşuyoruz ortam hareketli burada başlamayacağız kalkıp çarşı grubunun hakim olduğu bahçelerden birine oturduk herkes siyah beyaz formalı tüm çay bahçeleri dolu ve hareketli bir durum akşama maç var herhalde diye düşündük boş yer ararken yalnız oturan bir bayanın yanına izin isteyerek oturuyoruz ne yazık ki şiir ve edebiyattan uzaktı Pazar alışverişine çıkmış öğle namazımı kılmalıydım yanı başımızda Sinan Paşa cami vardı bu tarihi caminin ruhumda açtığı huzur ve derin anlamın dışarıdaki tüm gürültü şamata kargaşa dünyasını bir anda yok ediyor huzur sükun dünyasına çektiğine şahit oluyordum ne güzel inşa ediyordu insanı sükuna erdiriyordu farklı biri olmuştum birden ruh ve bedenimle değişmiştim sanki kendimi manevi ruhani iklimlerin saygın huzura kabul edilen biri olarak gördüm bu nasıl bir iletişim ki bizi yüceltiyor onure ediyor güçlü kılıyor bir o kadar da naif nazik ve şefkatli ruku ve secdelerle insanı değiştiren namaz gerçekten miraca çıkmaktan farksızdı “..namaz mü’minin miracıdır ..“ peygamber sözünün ne kadar yüksek bir hakikat olduğuna bir kez daha şahit oluyordum babası ile namaza duran çocuk beni yıllar yıllar öncesine götürdü işte ben bu çocuktum bugün bile …şule bahçede oturuyor beni bekliyordu masadaki bayanla koyu bir sohbette taksim öncesi küçük bir prova yapmalıyım işe koyuldum hemen maslarda ikişer dörder oturan gazete kitap okuyan çay nargile sigara içen insanlara merhaba selamlarıyla kısa cümlelerle sessiz ve yalnız şairin kitaplarından alıp almayacaklarını soruyordum hem insanlarla tanışmak yüz yüze konuşmak adına güzeldi hem de bu güzel havanın tadını çıkarmak adına eğlenceliydi her masanın ayrı bir hikayesi vardı ders çalışan öğrencilerin vize öncesi çalışmaları el ele tutuşmuş iki sevgilinin dış dünyaya kapalı baygınlıkları bir ailen tüm fertlerini bir arada tutan börekli çay saadeti nargile içen emekli bir başına oturan gizemli kadın küçük bir taraftar grubunun serkeş koyu sohbetleri simit forma incik-boncuk satıcılarının olağan duruşları herkesle konuştum derdim kitap almamaları değildi kendilerini meşgul eden hikayeleriydi insanların tabi eli boş dönüyordum şule’nin ne düşündüğünü anlamak için gözlerine arada bir bakıyor ya da gözlerimi kaçırıyordum ama o sürekli “..daha bir şey görmedim..hani performans…hani nerede bahsettiğin o çılgınlığın..!! dedikçe “.daha dur zaman var taksime bir çıkalım..demekle laf yetiştiriyordum ...( devam )
..…beklediğimiz otobüse binmek için kalktık az ileride bindiğimiz otobüsün camından Dolmabahçe sarayını stadyum yokuşu ist.teknik üniveristesi fizik-matematik fakültesini gümüşsuyu askeri hastanesini görüyordum saat 14.35 taksim meydanındayız yarın 1 mayıs müthiş bir hazırlık var harika bir duygu farklı bir dünyanın kalbi atıyor gibiydi herkes bulduğu her yere oturmuş herkes özgür ve rahat ve sağlıklı ve mutlu ve memnunca sağa sola bakmaktan meraklı ve hayretle ortamları izlemekten gözlerimi ayıramıyordum saat 14.45 istiklal caddesine girdik Fransız konsolonsluğu ve İbrahim ağa cami önünden geçiyoruz büyüleniyorum caddede sel gibi akıp gidiyor çoğu genç olan bu kalabalıkta neyi görmek istiyorsanız mevcut bütün dünyanın yüzü sesi çizgileri giyim kuşamı burada sanki beni bu kalabalıkta hiç kaybetmeyen şule sürekli destek ve güç katıyordu yanımda “..hadii başla..diyordu bir yerde durmalı insanlara seslenmeliydim yolun soluna geçtik biraz ilerleyince kendisine sokak şairi diyen birine rastlıyoruz kolunda yığınca şiir kitapları ayak üstü konuşuyoruz karşılıklı birer kitabımızı hediyeleşiyoruz şair arkadaşın kitabının adı “sokak kadın kent “ konuluydu kapak tek kelime ile berbat zevksiz ve saygısızcaydı şiire ve şiir kitabına oysa benim sessiz ve yalnız isimli şiir kitabımın kapak resmi daha asilce ve sıcacıktı ( bunu dönüş yolunda da konuştuk ) uygun bir yer bulunca durduk kitapları sol elime koydum sağ elimde bir iki kitap başladım sesimi yükseltmeye “..sessiz ve yalnız şairin kitabı çıktı..yalnızların şairinin kitabını gördünüz mü ? …sevdiklerinize şiir kitabı..aşkınızı bu kitapta okuyun ..şairin çılgın kitabı…sessizlerin şairi yalnızların şairi burada…”…yok..yok olmuyordu yürüyen gezinen insanlara bir şey satmak dikkatlerini kitaba çekmek mümkün görülmüyordu saat 15.30 yürümeye başladık tünel başına kadar yürüdük insanlar sürekli yenileniyor kalabalıklara kalabalıklar karışıyordu caddeye dik düşen ara sokakların her biri masalar sandalyeler çay-kahve-aparatif atışanlarla dolu dolu böyle sokakların birine daldık yüzleri genç insanlar ağırlıkta olan bir sokak kadın kadına oturanlar arkadaş grupları ile neşe içinde konuşanlar üniveriste gençliğinde genç lise öğrenciler masalar arasında dolaşarak her masanın konusunu kültür düzeyini romantik ya da siyasi güncel sosyal konuşmalara kulak veriyordum bu arada şiir kitaplarımı gösteriyor bir iki etkileyici cümle ile konuşmalarını kesiyordum önce biri sonra diğeri az ileride bir çift daha beride yalnız biri kitaplarımdan aldılar fiyatını soranlara “..verdiğiniz miktar ne kadarsa fiyatı odur ..”diyordum kimi 10 verdi kimi 5 şule’nin ne düşündüğü nasıl bulduğunu çok merak ediyordum ama hiç renk vermiyor üstelik “..hani nerede kaldı aktivistliğin..daha bir şey görmedim ..hayal kırıklığı yaşatıyorsun..” ..haklıydı şule kendimi fazla abartmış olmalıyım şöyle yapacağım böyle olacağım bak göreceksin cadde benim gibi renklisine rastlamamıştır ve tarihe not düşeceğim vb..bir başka ara sokağa dalıyorum ( caddeden ümidimizi kesmedik ama ) yine insanlar özellikle karşılıklı oturan sevgililerin rağbeti vardı hava sıcaktı ve hiçbir rahatsız ediciliği yoktu bir çok ara sokağa girip çıktık Galatasaray lisesi ve arka sokakların birinde Galatasaray tarihi hamamı ve İtalyan lisesi yunan konsolosluğu yüksek duvarlarında otlar çiçekler çıkmış dar sokaklardan geçiyoruz tarihsel dokunun tüm izlerini kokusunu hissediyoruz ev ve binaların arasında sıkışmış ya da asla yok edilemez görkemli bakışları ile tarihi binaların batı mimarisinin yer yer kendini gösterdiği geçmişin azınlık kültürünün silinmeyen gerçeğine tanıklık ediyorduk şule’nin birden hayret ve meraklı çığlığı ile bu turistik geziye ara veriyoruz melekler kahvesi (ne tuhaf dinsel öğelerin böyle mekanlara verilmesi çelişki olmalı ) denilen mekanın önünden geçtiğimizi fark ettik meğer ünlü fal merkezi olan bir mekan olarak kullanılıyormuş burası kapıdan giriyoruz loş ve gölgeli gri mor kırmızımsı renk yoğunluğu olan odalar yetişkin kadın genç kız ağırlıklı insanların olduğu bir yer dışarıda oturma yerleri var dört basamaklı bir merdivenle içeri geçerken görevli gizli mikrofonla içeri iki kişi geliyor ilgilenin mesajını veriyordu her masada bir falcı ve karşısında bir ya da iki müşteri hayatımda ilk kez görüyor ve böyle bir ortamda ilk kez bulunuyordum bir ev fakat ev değil iç içe geçili açık ve kapalı odalar iskemle ve maslarla çevri uzun bir koridor sağlı sollu odalarla çevrili koridorun ortasına düşen küçük bir kapıdan yangın merdivenini hatırlatan dar sevimsiz bir yerden alt zemine geçiyoruz oturmamızla kalkmamız bir oldu sevmedik sevimsiz ve itici bir konumdaydı temiz deldi insanı boğan bir havası vardı yukarı çıktık tekrar kapısı açık odalarda masalar dolu olması dikkatimi çekti tarot falı açandan içilmiş kahve fincanların başını bekleyen meraklı müşterilere kadar loş tahta zeminli odalara çekinmeden girdim şiir kitabımı isteyen falcı bayanın gözlerinde ve yüzünde canını sıkan müşterisinin falından kurtulmak ister gibi benimle konuşma ihtiyacı hissettiğini düşündüm kitabımı satın alma dostluğunu gösterdi fakat mutsuz fakat inandırıcılıktan uzak yalancıydı bakışları oradan bir an önce çıkmayı istedim sağolsun şule (belki kendisinin inanmışlığı ve bağlılığı olmasına rağmen ) hiçbir itirazı olmadan kendimizi sokağa atıyoruz yorulduğumuzu hissediyorduk ara dar bir sokak içinde çay içmeye oturduk bir yandan müzik sesleri bir yandan insan sirkilasyonu arı kovanı gibi dar sokak zaman zaman caddede genç liselilerin bağrış çağrışları bazı mekanlarda 1 mayıs ile ilgili canlı yüksek volumlü müzikler duyuluyor caddeye tekrar çıkıyoruz saat 17.40 …(DEVAM EDECEK )
30.04.2011/ taksim
MUSTAFA KAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.